Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '17

 
Kategori
Deneme
 

insanlığın inanılmaz serüveni ve yükselişi

IX-Kuantumlar Evreni

Günümüzde kuantum sözcüğünü duymayan kalmamıştır denilebilir. O denli yaygınlaşmıştır. Evde kalmış kızlar; sorunu olanlar bile kuantumdan medet ummaktadırlar. Kuantum kolyeleri, piyasada alıcı bulmaktadırlar.

Bu denli yoğun ilgi çeken kuatum nedir? Yaşamımıza neler getirmektedir? Kuantum hakkındaki görüşleri gözden geçirirsek;bu sorulara yanıt bulabiliriz.

Kepler ve Galileo;”matematik-gözlem-deney”i birleştirmişlerdir. Bilimsel araştırmaların yöntemi budur. Buna göre değişimler; maddenin uzay ve zamandaki kütle ve hızı ile açıklanmalıdır. Ancak; bu bilimsel kural; atom altı parçacıklar araştırmalarında geçerli olmamaktadır. Kuantum kavramı; bu değişik, bu klasik fizik kuralına aykırı durumdan ortaya çıkmaktadır. Kuantu  kuramı; determinizme(doğada değişmezlik-sabitlik vardır. çocuk iki kollu ve iki bacaklı doğar); indirgemeciliğe(parça bütünün aynıdır. Su damlası ile bardaktaki su aynıdır) ve realizme(her şey gerçektir) karşıdır.

Kuantum araştırmaları; ışığın atılan taşın suda yarattığı dalga gibi mi; yoksa fotonlardan(bir tür atom altı parçacık)mı olduğu konusundan çıkmıştır. Çift yarık deneyi denilen bir deney yapılmış(çift yarığa atom altı parçacıklar yollanmıştır)ve buradan ışığın hem parçacık hem dalga boyu olduğu anlaşılmıştır. Bir parçacık, aynı anda iki ayrı yerde olabilmektedir. Aynı anda; hem dalga hem parçacık özelliği gösterebilmektedir.

Bu durum; mantıktaki “üçüncü durumun olasılıksızlığı”ilkesine terstir. Bir varlık burada ise, orada olamaz. Bir varlık, katıysa aynı anda sıvı da olamaz. Düz mantığa göre bir kedi; ya canlıdır ya da ölüdür. Kuantum mantığına göre ise bir kedi; hem canlı hem ölü olabilir.

Kuantum kavramı ilk kez Niels Bohr’un atom modelinde kullanılmıştır. Buna göre; atomların çekirdeğin çevresinde farklı, değişik yörüngeleri vardır. Ay, yerkürenin çevresinde bir yörüngede döner. Yerküre, güneşin çevresindeki bir yörüngede döner. Elektron da(atom;çekirdek-pozitron da denir-nötron-çekirdekteki parçacıktır- ve çekirdeğin çevresinde dönen elektrondan oluşur)atom çekirdeğinin çevresinde döner. Ancak, elektronlar sabit bir yörüngede değil farklı, değişik yörüngelerde dönerler. Bu değişik yörüngeler arasında, sıçramalar yaparlar. Bu devinimler sonucu radyasyon(ışınım)kuantalar(kesikli paketler) biçiminde ortaya çıkar.

Bohr, aynı zamanda “tamamlayıcılık ilkesi”ni de kurmuştur. Deneylerde ve kavramsal yaklaşımlarda(matematikte de)atomlar düzeyindeki varlıkların özelliklerini bizler; gözlemciler belirleriz. Bizler, deneyin tamamlayıcılarıyızdır. Berkeley de benzer görüşler ileri sürmüştür. Buna göre; algılayan zihinlerden bağımsız olarak maddi cevher(varlık)yoktur. Her şey, biz onu algılayınca var olur.

Tamamlayıcılık ilkesi; aynı zamanda dalgaboyu olma ya da parçacık olma gibi özelliklerin, biribiriyle çelişkili değil; biribirlerinin tamamlayıcısıdır anlamındadır. Burada belirtilen tamamlayıcılık ilkesi ile kuantuma ait indeterminizm ilkesi(sınırsız,kuralsız,bağımsız olma durumu)kuantum kuramının temelini oluşturmaktadır.

Ancak; kuantum kuramından Berkeley’in” evreni zihin yaratır” yaklaşımına geçmek ve ona destek vermek,doğru olmamaktadır.

Kuantum kuramının ilkeleri şunlardır:

Tamamlayıcılık ilkesi: Gözlemci ile gözlenen varlık biribirini tamamlar ve ışığın dalga olma  özelliği ile parçacık olma özelliği çelişkili değildir. Bunlar, biribirini tamamlar. Ancak; kuantum kuramı tamamlayıcılık ilkesinin bazı din bilginlerince dinde kullanılmasına da karşıdır .Hristiyanlıktaki tamamlayıcılık olan üçleme(çocuk allah-ruh allah-bizatihi allah)kuralına da karşıdır.

Diğer yandan; klasik fizikte de tamamlayıcılık ilkesi vardır. Her iki durumun önemli verilerle desteklenmesi durumunda ortaya çıkar. Tek bir varlık türü; değişik deneylerde değişik özelliklerle ortaya çıkar. Fotonlar ve elektronlar böyledir.

Belirsizlik ilkesi: Bir atom altı parçacığının nasıl devineceğini; nerede bulunacağını saptamakta belirsizlik vardır. Evrende determinist(önceden belirlenmiş-düzenli)bir yapı yoktur. Bilimsel olasılıklar, belirsizlikler vardır. Bu belirsizliğin açıklanmasında üç öneri gözlenmektedir.

1-Cehaletimizden-bilgisizliğimizden kaynaklanan belirsizlik :Einstein;”determinizm vardır, tanrı  zar atmaz”demiştir. Doğada, bulamadığımız, bilemediğimiz gizli değişkenler vardır. Mikro evren de birgün gelecek, matematiksel formüllerle açıklanabilecektir.

Kuantum felsefesine göreyse, tanrı zar atmaktadır ;hem de birden fazla zarı aynı anda atmaktadır.

2-Deneysel ve kavramsal sınırlılıklardan dolayı belirsizlik: Bu görüş, adından açıkça anlaşılmaktadır. Önemli olan, bu sınırlılıkların nasıl yok edileceğidir.

3-Objektif determinizm olarak belirsizlik: Belirsizlikler, doğanın bir gerçeği olarak vardır. Doğanın gerçek yapısıdır. Her deneyde, birden çok süperpozisyon-biribirine girmiş değişik durumlar-vardır. Gözlemci, bunlardan yalnızca birini gözlemlemektedir.

Kuantumun belirsizlik görüşü, bu sonuncu olmaktadır.

İndeterminizm ilkesi: Her atom altı parçacık her yerde ve zamanda; aynı biçimde davranmaz. İstenen ya da varsayılan yerde bulunur.

Yerel olmayan nedensellik ilkesi: Parçacıkların bu davranışlarının nedeni bilinemez. Ancak; seçenekler arasından seçim yapılabilir.

Üçücü durumun olasılığı ilkesi: Birşeyin mutlaka beyaz ya da siyah olmayacağıdır. Arada, sayısız seçenekler vardır. Ayrıca, bir şey hem beyaz hem siyah olabilir. Kritikçi realizm-eleştirisel gerçekçilik-görüşünü benimser. İki kere iki dört etmeyebilir.

Uzaktan etkileme ilkesi: Atom altı parçacıkların devinimlerinin (tanrı eli)nce yapıldığına dair olan görüşe karşılık, bu ilke kurulmuştur. Parçacıkları, tanrının eli değil, parçacıklar etkiler. Atom altı parçacıklar biribirlerini uzaktan etkilerler(Kelebek etkisi).

Einstein’a göre; kuantum kuramı eksiktir tamamlanması gerekmektedir. Kuantumcular da, Einstein’ın izafiyet(görecelik) kuramının eksik olduğunu; tamamlanması gerektiğini ileri sürmektedirler.

Kuantum kuramı; bu eksik olduğu ileri sürülen durumu ile bile; öngörülerde bulunmayı olanaklı kılmıştır. Bunun sonunda; lazer, maser ışınları, transistör, süper iletkenlerin bulunması ile başarılı olmuştur.

Kuantum kuramına üç yoldan yaklaşılmaktadır.

1-Bilimsel realizm: Bilimsel kuramlar, teknoloji üretmeli ve öngörülerde bulunmalıdır. Einstein bu görüştedir.

2-Araçsalcılık : Kuramlar, mutlak gerçeği açıklamak ve ona ulaşmak için değildir. Öngörülerde bulunmak, gözlemleri sistematize etmek(belirli bir sisteme bağlamak)ve mühendislik alanlarında bundan yararlanmak, kuramların amacıdır. Stephan Howking bu görüştedir.

3-Kritikçi realizm: Bilimsel kuramlar doğayı tamamen ve doğru olarak açıklayamaz. Çünkü, işin içine deneyi yapanların “zihinsel”, felsefi ve dinsel inançları girmektedir. Deneyler; bu durumdan etkilenmektedir. Kuantum kuramının benimsediği anlayış bu olmaktadır.

Kritikçi realizm; din alanında da vardır. Vahiylerin yorumlanmasından çeşitli tarikatlerin çıkmış olması bundandır.

Işığın hem dalga hem parçacık özelliği gösterdiğini ilk kez Louis de Broglie söylemiştir. Elektronların da, parçacık özelliği yanında dalga özelliği de olabilir. Madde de, dalga özelliği gösterebilir. Her varlığın çevresinde gözlenen “aura-parlaklık” bunun bir belirtisidir. Benim de bir dalga boyutum bulunmaktadır.

Kuantum kuramı; matematik olarak Heisenberg’in “matrix mekaniği” ile Erwin Schrödinger’in “dalga mekaniği”nden ortaya çıkmıştır. Paul Adrian Maurice Dirac, bunları birleştirmiştir.

Kuantum kuramı, eksiksiz bir kuramdır-teoridir. Klasik fiziğin karşı çıktığı, Aristoteles’in varlıkların içinde “potansiyel”olduğu görüşü ile birleşmektedir. Potansiyelin(devinim ve değişim)in hangi seçenekle, nerede, nasıl gerçekleşeceği belli değildir. Görüldüğü gibi; günümüzde bilim; atomculukla ve potansiyelcilikle eski Yunana dönmüştür.

Kuantum kuramı;” gizli değişkenler”olduğu varsayımına karşı çıkmaktadır. Bu kuramın temelinde; yereysel olmayan nedensellik(uzaktan etki)olgusu vardır. Evrendeki bütünsel yapı; Uzak Doğu dinleri ile kuantum kuramı arasında uyum bulunduğunu göstermektedir.  kuramında; atom altı parçacıklar parça olarak devinirken”kuantum paketleri” durumunda değişik yörüngelere sıçrarlar.

Kuantum paketleri arasındaki boşluklar; tanrısal etkinliklerin olduğu alan olarak belirtilmiş ve tanrıyla ilişkilendirilmiştir. Tanrı, bu boşluklarda dilediğini yapar denilmektedir. Bu nedenle;CERN’de aranan atom altı parçacık olan Higgs parçacığına,”tanrısal parçacık”da denilmektedir. Kuantum belirsizlikleri; tanrısal etkinliklerdir. Bu nedenle; kuantum kuramının, kaos kuramı ile de ilişkisi vardır.

Dinsel yakaşımlara göre;evren determinist yasalara bağlı değildir. Karl Heim’e göre; kuantum boşluklarını tanrısal etkinlik doldurur. Evren yasaları olasılıklıdır .Kişioğlu, beyni ile düşünüp tüm bedenine etkide bulunur. Tanrı da buna benzer olarak,uzayın bütününe etki  eder. (Tanrı, düşünen kutsal bir beyindir.O düşününce evrendeki her şey etkilenmektedir)

Buna karşılık  Tracy’ye göre; kuantum boşlukları ontolojiktir-varlıkbilimseldir- Dinsel değildirler. Din dışıdırlar. Bunların, tanrıyla bir ilgisi yoktur. Buna karşılık Russell, tanrının DNA ya kuantum düzeyinde müdahale ederek-karışarak-mutasyonlar-değişimler-oluşturduğuna ve yeni türler yarattığına inanır. Bu görüş benimsenecek olursa; o zaman tanrı, günümüz kişioğullarından çok daha akıllı(süper zeki)yaratıklar da yaratabilir.

Murphy’ye göreyse; tanrı tüm kuantum belirsizliklerini belirlerken; elektronun,  protonu ,bütün olarak atomun kendilerine has özelliklerini ihlal etmez-bozmaz-yok etmez. Aynen, kişioğlunun özgür iradesi ile eylemlerini gerçekleştirmesine izin verdiği gibi; diğer varlıkların “doğal haklarına-özgürlüklerine-“da karışmaz.

Kasos kuramına göre tanrı; sisteme bilgi ekleyerek etkinlikte bulunmaktadır. Buradan, bilginin önemi ortaya çıkmaktadır. Hind felsefesine göre tanrı, bilgidir. Kuantum felsefesine göreyse bilgi ruh-tin-tur.

Kuantum kuramı; kaos kuramından daha etkin olarak doğayı açıklamaktadır. Kaos kuramı; daha çok teolojiye yatkın görünmektedir. Kuantum kuramı; tanrısal etkinliğin olabileceği boşlukları benimser. Ancak; bu etkinlikler, doğa yasalarının ihlali-onlara uyulmaması-olmadan ortaya çıkarlar. Yani; tanrı da kendi koyduğu doğa yasalarına uyar. Newton  mekanik-kuantumlu olmayan-evreni savunmuş; ancak tanrının doğa yasalarını ihlal ederek(bir eliyle yaptığını sanki diğer eliyle bozarak)karışmalarda bulunacağını benimsemiştir. Bir bakıma; kuantum kuramının tanrı anlayışını,  değişik bir yaklaşımla kendi çağında görmüş olmaktadır. Newton’a göre; doğa yasaları ,tartışma dışı  yasalar değildir. Bu konuda ;dört yaklaşım ortaya çıkmıştır.

1-Düzenci yaklaşım: Bilimsel kuramlardaki yasalar; mutlaklık ifade etmez. Bu yasalar, gözlenen düzenin ifadesidir. Olgular, yasalardan önce gelirler ve vardırlar ve hep var olacaklardır.

2-Araçsalcı yaklaşım: Kuramlar, doğa yasalarının ontolojik(varlıkbilimsel)gerçekliğini açıklayıcı olarak değil;teknolojik buluşlara aracılık eden olgular olarak kurulmalıdır.

3-Zorunlukçu yaklaşım: Doğa yasaları  zihin dışında,ontolojik olarak vardır. Yasalar; zaman ve uzamla sınırlı değildir. Yasalar, olgulardan önceliklidir.

4-Olasılıkçı nedensellilk: Bir olgu, birçok nedenden dolayı ortaya çıkabilir. Bir nedenden, birçok olgu ortaya çıkabilir. Termodinamiğin ikinci yasası olan entropi-fiziksel olarak yararsız enerji-de bunu belirtmektedir.

Kuantum teorisine göre mucize “tanrının baştan işe karışması olmadan” ve “doğa yasaları ihlal edilmeden”-onlara ters düşmeyen-ortaya çıkan olay ya da olgudur. Ontolojik olan kuantum belirsizlikleri-boşlukları-belirlenerek;evrende önemli değişiklikler oluşturulabilir. Kuantum boşlukları ve kuantum indeterminizmi; Kızıl Deniz’in yarılması dahil; tüm mucizleri açıklayabilecek yapıdadır. Mucizeler; tanrının  doğa yasalarını ihlal ettiği olaylar ve olgular değildir.

Kuantum kuramı; özgür irade sorunuyla, dolayısıyla kötülükler sorunuyla da ilgilenmektedir. Kötülükler iki türlüdür

Ahlaki kötülükler: Birisinin bir başkasını öldürmesi

Doğal kötülükler: Depremin kişioğlullarını öldürmesi.

Wykstra;”tanrının sınırsız aklının yanında kişioğlunun(ve diğer varlıkların)sınırlı aklı vardır.Bu akılların arasında derin uçurumlar vardır.”demektedir. (Bilgiler arttıkça,uçurumlar daralmakta ve azalmaktadır) Bilgilerimizin artmasını tanrı istemektedir. Doğa kuralı olarak, bilgimiz arttıkça teknoloji gelişmekte, teknoloji geliştikçe-bilgisayar ve internet-bilgimiz artmaktadır

Searle’a göre; kuantum indeterminizmi, yalnızca mikro evrende(atomlar ve atom altı parçacıklar alemi)geçerlidir. Kişioğlu beyni gibi, makro evrenlerde kuantum indeterminizmi(belki de büyük sayılar kuralı gereği) belki de vardır  ancak önemli olmamaktadır .Pollard ise;  tanrının, bilinç ortaya çıkana dek tüm kuantum belirsizliklerini   belirlemiş olduğunu ,bilinç ortaya çıktıktan sonra kişioğlunun özgür iradesiyle seçim yapmasına izin verecek biçimde belirsizlikleri belirsiz bıraktığını söylemektedir. Roger Panrose ise; kuantum kuramının,  kişioğlu zihninin(neden yalnız kişioğlu zihninin-beyninin-)bilinç gibi özelliklerini ve özgür irade sorununu çözmede yararlı olacağını söylemektedir.

Özgür iradede en önemli sorun, üç belirlemenin(tanrısal belirleme-doğa yasalarının belirlemesi-kişioğullarının özgür iradesinin belirlemesi)nasıl ilişkilendirileceğidir.

Kuantum kuramı ile ilgili temel görüşler şunlardır:

1-Bütün maddi alemde ve kişioğlu beyninde “objektif olasılıklar”vardır.

2-Bu olasılıklar; özgür iradenin seçeneklerden birini gerçekleştirmesinin olanaklı olduğunu göstermektedir.

3-İndirgemeciliğe karşı(kul tanrının bir parçasıdır)bütünselliği destekleyerek ,özgür irade demek olan”zuhur etme-ortaya çıkma-”yaklaşımlarını benimser.

4-Atom altı parçacığın yerini, fiziksel yapı değil, özgür irade(gözleyenin iradesi)belirler.

5-Yeni Berkeley’ci görüş: Her kuantum olayı, tanrının yaratmasının ürünüdür. Tanrı, evreni sürekli gözleyerek(kuantumdaki  gözlemci odur)sürekli var eder.

6-Kuantum kuramını anlamak ve ileri götürmek için”kuantum mantığı”diye yeni bir mantık, bir düşünce sistemi gereklidir..

Nitakim; yapay zeka çalışmalarında buna benzer uygulamalar  yapılmaktadır. Bu konuda çalışanlar, beyne benzer bir yazılım hazırlamaya çalışmaktadırlar. Bu tür yazılımlarda, normal hesap işlemlerinde kullanılan katı mantık kuralları yerine, bir tür belirsizlik mantığı denilebilecek bir yazılım kullanılmaktadır. İfadeler artık doğru ya da yanlış değildir. Yalnızca daha az ya da daha çok olasıdır biçimindedir. Yazılım, en yüksek olasılığı taşıyan ifadeleri bulmağa çalışır. Daha az olası olarak değerlendirilen diğer sonuçlar yanında, bu en yüksek olasılık çözüm olarak benimsenir.

Elektronlar neden aynı(tek tip) yörüngede dönmemektedir? Elektronlar neden sıçramalar yaparak, kuantum paketleri halinde dönmektedir? Bir atom altı parçacığı neden hem dalga hem parçacık özelliği göstermektedir? (Gerçekte,atom altı parçacık,parçacık özelliğini aynı bir dalga boyunda gösteriyorsa,ikicilik-düalist-sorununun olmaması gerekir.)

Bir kedi neden hem canlı hem ölü olabilir? (Gözlemcinin öyle algılaması)Neden doğada belirsizlikler vardır? Kelebek etkisi neden ortaya çıkmaktadır?

Tüm kuantum kuramının temel sorularının bir tek yanıtı olmalıdır. O da şudur:

Atom altı parçacıkların da (tüm diğer varlıklar gibi-canlı cansız ayrımı olmaksızın-)özgür iradeleri bulunmaktadır.

O zaman; kurulacak yeni kuantum mantığında; atom altı parçacığın özgür iradesi ile en üstün organizma olan kişioğlunun özgür iradesi arasında nasıl iletişim kurulucağı önemli olmaktadır. Kişioğulları; kendi özgür iradeleri arasında bilgisayar makineleri ve internet aracılığıyla bu ilişkiyi kurmağa başlamıştır. Bu ilişki, giderek yaygınlaşmaktadır. Ayrıca; beynimizi daha da geliştirip edindiğimiz tüm bilgileri oraya yerleştirince, artık bilgisayar makinelerine gerek kalmayacaktır. Beyinler arasındaki internet ile iletişim sağlanacaktır. Sonraki aşamada; kişioğulları, tüm diğer varlıkların(bu arada atom altı parçacıkların)özgür iradeleri ile de iletişime geçebileceklerdir.

Hind  felsefesinin dediği gibi; tanrı bilgidir. Bu mutlak bilgiye ve tüm bilgilere ulaşıldığında; kuantumlara, yapan ve bozan tanrı ellerine, tanrılarca atılmış ve atılacak zarlara gerek kalmayacaktır.

Nitekim, kişioğulları, bu konuda oldukça yol almış durumdadır. Ben, babamdan daha çok şey biliyorum. O da babasından daha çok  şey  biliyordu. Sonuçta ben,  bilgi düzeyimle mağara adamının bilgi düzeyine göre, neredeyse onun tanrısı sayılacak bir yerde bulunmaktayım.  Neredeyse; benim bilgi düzeyim ile mağara adamının bilgi düzeyi arasındaki uçurum;t anrının bilgi düzeyi ile benim bilgi düzeyim arasındaki uçurum kadardır.

Şunu benimsemek zorundayız. Mikro evrende, çok yüksek enerji düzeyinde, çok büyük yerçekimi alanlarında olanları tam  anlamış değiliz. Ama, kuantumlar fiziği ve bulunacak başka fizik  kuramları ile bu alanlarda da başarılı olacağız. Bilgiler, uzayın boşluğunda uçuşup duruyorlar ve bizlerin onları yakalayıp öğrenilmelerini ve uygulanmalarını bekliyorlar. Kişioğlu bir şey yaratmış değildir. Uzayda varolanları keşfederek(bularak)bu günlere  gelmiştir.

Bunu başaracak kişioğulları; bizden çok ayrık, değişik, gelişmiş bir “süper organizma”olacaktır. Bunu başardığımızda da kara delikte yok olacağızdır. Karadelikten geldik, karadeliğe döneceğiz. Topraktan geldik, toprağa döneceğiz. O’ndan geldik O’na döneceğiz.

Böylece; alnımıza yazılmış olan bu yazgı tamamlanmış olacaktır. Kimbilir; belki de bu yeni  Big Bang’ten(Kıyamet gününden)sonra; yeni bir yaşam türünde ortaya çıkacağız.

Yoksa bizler,hayvanlarla üstüninsan arasındaki geçiş kuşağımıyız? Yoksa bizler, bir laboratuvardaki denek varlıklarımıyız? Durmaksızın bizlere eklemeler yapılarak üstün insana mı ulaşılmaya çalışılmaktadır?  Bu deneyleri bizzat bizler mi yapıyoruz? Yoksa bizler;   bir uygarlığın CERN laboratuvarındaki hızlandırıcısı ile çarpıştırılan kuarklar mıyız?

Uzayın büyüklüğü ve derinliği düşünüldüğünde,bizler de birer kuark mıyız?

Bu bilimsel görüşler yanında,  kötümser kahinlerin görüşleri vardır.’ Günümüzden itibaren yaklaşık i elli yıl içinde dünyamız yok olacaktır. Bu kehanetlere  NASA da inanıyor olmalı ki, bizleri Mars’a ya da Titan’a taşımanın yollarını arıyorlar.

Neyse, sonumuz  hayırlı olsun diyelim.

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..