Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanlık Dini ya da Dünya Dinine doğru…

İnsanlık Dini ya da Dünya Dinine doğru…
 

Karikatür: Mehmet Tevlim


 

    İnsanoğlu varoluşundan bu günlere, on binlerce, kimi araştırmacılara göre de; 35binin üzerindeki din ve benzeri İnancın içinden gelmiştir…

Bu dinler ve inançlar, İnsanoğlunun aklının ve sosyal kültürel yapısının da gelişimiyle birlikte süreç içinde yok olmuşlar ve süreç içinde de yok olmaya devam ediyorlar…

Tüm din ve inanç sistemlerinin geçirdiği değişim ile insan akıl ve düşüncesinin geçirdiği değişimleri birlikte ve aynı paralellikte değerlendirmek oldukça zordur… Henri Bergson;  Dinin ve Ahlakın kaynakları adlı kitabında belirttiği gibi; süreç içinde “dinlerin ahlaksızlığı buyurduğu, cinayetleri mecbur kıldığı görüldü. Bir din ne kadar kaba ise, o kadar da bir milletin hayatında maddi olarak yer tutar; o sonraları bilim sanat ve felsefe ile paylaşacağını, ilkin kendisi için ister ve elde eder. İnsan akıllı bir varlıktır, diye tarif etmekle işe başladıktan sonra, doğrusu şaşılacak bir şey var bunda. Bilgili insan(homo sapiens) biricik akıllı yaratık, hayatını akılsız şeylere bağlayabilen bir tek varlıktır da. Dinlerin geçmişte gösterdiği, şimdi de bazılarının göstermekte olduğu manzara, insan zekâsı için pek küçültücüdür.”

     Sosyolojinin kurucusu Auguste Comte, insanoğlunun din serüvenine üç hal yasası diyor:

Comte göre; insanlık önce Teolojik hal içindeydi, daha sonra metafizik hale, günümüzde de pozitif hale geçmiştir. Kısaca bu hallere şöyle bir değinelim. Teolojik Hal: Buna hayali hal de diyebiliriz… İnsanoğlu ilk önceleri çevresindeki eşyaları tıpkı kendisi gibi canlı ve akıllı olarak düşünmüştür(Fetişizm) Bu anlayış binlerce yıl sürerken, insanın din düşüncesi evrilerek, çevresindeki olayların, doğa olaylarının görünmez varlıklarca yönetildiği inancı doğmuştur. (Çok tanrıcılık) Teolojik halin son gelişim basamağı ise, bu görünmez varlıkların tek ve büyük bir iradenin yönetiminde olduğu inancına varılmıştır. (Tek Tanrıcılık)

Metafizik halise insanoğlunun soyutlama halidir. İnsanoğluna göre artık evreni yöneten insana benzeyen bir varlık değil soyut bir güçtür.

Ortaçağın sona ermesi ve aydınlanma düşüncesi ile birlikte insanoğlu metafizik halden pozitif hale geçmiştir… Bilimsel ilerlemeler, nedeni bilinmeyen çoğu şeyleri bilim kanunlarıyla açıklamaya başlamıştır… Doğa ile ilgili dinsel verilerin yanlışlıkları, deney, gözlem, bilimsel buluşlarla birlikte çürütülmüştür…

Kısacası süreç içinde insanoğlunun; teolojik açıklamalarının yerini metafizik açıklamalar ve metafizik açıklamalarının yerini de, pozitif açıklamalar almıştır…

A. Comte’nin  üç hal yasasının genel bir değerlendirme olduğunu tüm toplumların bu süreçten geçişlerinde farklılıklar olduğunu düşünüyorum.  Bugün Dünyamızda bu üç halin ilk devrelerini yaşayan toplumların da var olduğunu düşünüyorum…  Milattan binlerce yıl önceki bazı düşünceler, dinsel sözler, erdem anlayışları günümüzde de konuşulmaktadır. İşte, size öyle bir metin.  Bu metnin hangi dine veya inanca ait olduğunu şöyle bir tahmin edin ve düşünün…  

"Hiç kimseye kötülük etmedim.
Yakınlarımı bahtsızlığa sürüklemedim.
Gerçek evinde alçaklık etmedim.
Kimseyi gücünün dışında çalıştırmadım.
Benim yüzümden kimse korku duymadı,
yoksulluk ve acı çekmedi, bahtsız olmadı. Tanrıların kötü gördükleri şeyleri hiç bir
zaman yapmadım.
Kölelere kötü muamele etmedim ve ettirmedim. Kimseyi aç bırakmadım.
Kimseye göz yaşı döktürmedim.
Kimseyi öldürmedim ve kimsenin
kahpece öldürülmesini emretmedim.
Kimseye yalan söylemedim. Hiç bir utandırıcı davranışta bulunmadım.
Yiyecekleri pahalı ve eksik satmadım. Terazinin dirhemi üzerine hiç bir
zaman elimi bastırmadım. Teraziyle tartarken hiç bir zaman hile yapmadım.
Süt çocuklarının ağızlarından sütü uzaklaştırmadım. Hayvanları çalmadım.
Tanrının kuşlarını avlamadım.
Ölmüş balığı tutmadım. Hiç bir arkın suyunu başka yöne çevirmedim.
Ben temizim, temizim, temizim..."

Yukarıdaki okuma parçasını okuduktan sonra, hangi dine mensupsanız veya tüm erdem, ahlak kurallarını şöyle bir gözden geçirdikten sonra  bir değerlendirme yapabilirsiniz… Sonra da günümüzden yedi bin yıl önce papirüs tomarlarında gizlenen eski Mısır Ölüler kitabının, ölümden sonra Osiris’in muhakemesinde okunan, yukarıdaki bölümüyle bir karşılaştırabilirsiniz…

     Dünden bugüne on binlerce din ve inancın içinden evrimleşerek gelmiş olarak, günümüzün din ve inançlarını özgürce tartışabilir hale geldik mi?

Ne yazık ki, her ne kadar insan düşüncesi bir evrim geçirmiş buna bağlı olarak tüm sistemler de bundan nasibini almışsa da; günümüzde de korkuya dayalı bir din dayatmasıyla da karşı karşıyayız…

Eleştirilemez, tartışılamaz, yorumlanamaz bir anlayışın içinde sürüklenip duruyoruz… Günümüzde hâlâ Din adına savaşlar yapılıyor, siyasetler yapılıyor, insanlar öldürülüyor, işkenceler yapılıyor. Din adına insanlar sömürülüyor ve aç bırakılıyor… Çağımız tüm bu dinsel tabuları yıkmak zorundadır.

     A. Comte’nin pozitif dediği hal, insanoğlunu mutluluğa götüren bir yol olmalıdır… İnsanoğlu, pozitif bilimler ve pozitif düşüncenin ışığında daha insani bir yola sevk edilmelidir… O. Comte’nin dillendirdiği ama arkasını getiremediği – İnsanlık Dini – Dünya Dini- anlayışı artık tüm insanlık tarafından tartışılmalıdır…

Tanrı mı insanı yarattı, insan mı tanrıyı yarattı veya dini yapan insan mıdır, insanı yapan din midir, gibi sorular binlerce yıldan beri hep sorula geliyor…

On binlerce din ve inanış şeklinin adı dinler tarihinde yerini almış, Dünyamız bir dinler mezarlığına dönüşmüştür ve süreç içinde de dönmeye de devam edecektir…

     İnsanoğlu, Ortaçağ sonrası Aydınlanma çağı ile birlikte günümüze uzanan süreçte kendi mutluluğu için Evrensel nitelikte önemli yasalar çıkarmıştır. Bu yasalara tüm ülkeler uymak durumunda kalmışlardır. Uymayanlar dışlanmış veya cezalandırılmışlardır…

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile birlikte Irk, din, dil, cinsiyet, renk ayrımlarının yasaklanması, bu ayrımı yapanların cezalandırılması bu haklarla birlikte bir evrensellik kazanmıştır. Bu evrensel yasalar tüm ülkeleri bağlar duruma gelmiştir. Açlığa, susuzluğa, yoksulluğa, savaşlara karşı da bir evrensel yaptırımlar gitgide hızlanmaktadır…

A. Comte’nin (1798–1857) yaşadığı dönemde seslendirdiği ve günümüzde de Uluslar arası yasalarla Evrensel hale getirilen insan Hakları ile ilgili yasalar bir ölçüde “İnsanlık Dini” gibi bir oluşum sürecini hazırlamıştır diyebiliriz… İnsanoğlu, tüm insanları kapsayan evrensel değerler, erdemler içinde tüm insanlığa mutluluk getirecek yasaları yürürlüğe koyabilecektir…

Tüm bunlar, bugünden hemen yarına olabilecek şeyler değil ama insan düşüncesinin bir evrimi olarak süreç içinde de olsa, adım adım gerçekleşecek insanoğlu Comte’nin adını koyduğu “İnsanlık Dinine” ulaşabilecektir… Zaten kısmen de olsa “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve benzeri uluslararası yasalarla tüm Dünyayı – insanlığı – ilgilendiren  ve yaptırımı olan bu uygulamalar için zaten önemli adımlar atılmıştır…

Kısacası; Tanrı Dini mi, İnsan dini mi özne arayışı, insandan ve insanlıktan yana doğru hızla evrilmektedir…   

  

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..