Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '09

 
Kategori
Anılar
 

İnsanlık hali

Geçenlerde davet sahibinin davetini nasıl unuttuğumuz hala çözemedik. Nasıl unutulur böyle bir arkadaşımızın daveti. Ne kadar pişman olduk daveti unuttuğumuzdan dolayı hiç sormayın. Unutmadan dolayı çok pişman olduk. Uzun süre telefonda nasıl söyleyeceğiz diye istişare ettik. Arkadaşımızı yalnız bırakmanın üzüntüsünü yaşadık.

Arkadaşımıza söz vermiştik verilen söz unutulur mu? Kasıtsız unuttuk. Hemen telafi etmek içinde yeniden vaatleştik. Öyle boş vermedik. Özür diledik. Telafi edeceğimize dair söz verdik. Şükür sözümüzü bir şekilde yerine getirdik. Samimiyetimiz aynı.

Unuttuk işte deseydik. İnandırıcı olur muydu? İnandırıcı olamazdık.

Aslında söz verince zamana mutlaka riayet etmeliyiz. Bu durumda söz verip de unuttuğumuz nadirattandır. İnsanın başına geliyor işte. Önemli olan hatamızı anlamaktır.

Verdiğimiz sözlerin üstüne yatmak âdetimiz yoktur. Söz verdik ne olacak, yapsak da olur, yapmasak da hiç demedik. Gereğini yapmışızdır. Verilen sözünde gereği yapılmalıdır.

Bunda da vardır hayır dedik.

İnsanın kusursuz olmadığını biliyoruz. İnsanları kusursuz düşünebilir miyiz? Kusursuz insan düşünemeyiz. Kusurların kaynağı bazılarının dediği gibi dünyamız değil, insanın kendisinden doğan noksanlıklardan kaynaklanıyor.

Telâşe, dertler, sıkıntılar, vurdumduymazlık, bizim gibi unutmak.

Dünya telaşı o kadar arttı ki bizlerin, kendimizden kaynaklanan tüketim furyası, özenti, onun var benimde olsun düşünceleri insanların meşguliyetini arttırıyor.

Çocuklarımızın aşırı isteklerine isteyerek veya istemeyerek isteklerini karşılamaya çalışmamız.

Meşgale artınca da ne oluyor hiç unutulmaması gereken sözlerimizi unutmuş oluyoruz? Aklımıza gelince de pişmanlık duyarız genel de, pişmanlık da duymalıyız.

Vaatte bulunduğumuz kişinin aradığını telefonda görünce eyvah deriz.

Bazen kendimizden, bazense arkadaşlarımızdan sözümüzün ihmal sebebi kaynaklanabiliyor. Umulmadık anda, umulmadık durumlar ortaya çıkabiliyor. Hastalık, babamızı ziyaret, akrabaların sıkıntısı olabiliyor.

Hani senden hiç beklemezdik sende mi böyle yapar oldun sözü yabancı olabilir bizlere? işte nasıl olduysa oldu deriz dostumuza elbette nadirattan olunca karşımızda ki arkadaşımızda anlayışlı olmasından dolayı bize darılmaz.

Her zaman yaşatmış olsaydık aynı durumu, zaten doğru söylediğini görmedik ki derdi. Doğru söylersek o zaman şaşırırdı.

Niçin işte insanın beklemediği hallerin olabileceğini düşünmesinden dolayı bizim mazeretimizi severek kabul eder.

Tabi ki bu kabullenmeler dostumuzun ne kadar sosyal olayların içinde olduğuna çok ama çok bağlıdır. Sadece evde ikamet edenlerdense işiniz zordur.

Halimizi evden dışarıya çıkmayanlara anlatamayız. Ama evden dışarıda da hayatın olduğunu bilen biriyse arkadaşımız mesele olmaz.

İnsanız hepimizde oluyor, hepimizin başına gelmiştir veya gelecektir. Misafirlik için söz veririz, eşimize, dostumuza o günün getireceği meşgaleyi bilemeyiz.

Burada derdimizi anlatacağımız muhatabımız çok önemlidir. Eğer sosyal hayatın içinde pişmiş biriyse dert edinmeyin o sizi anlar.

Yok, sosyalleşmede zayıfsa iniz çok zordur. Anlatma imkânınız olmaz. Tavırlar alınır. Yüz göz karartılır. Kaşlar çatılır. Söz vermiştin işte tam size hazırlanmışken bizi kabul etmediniz derler. Ancak sosyal itesi yüksek olanlarsa olabilir hepimizin başına geliyor. Müsait olunca biz sizi tekrar ararız derler. İmtihan bu ya. Yine belki sıkıntı doğdu. İşimiz çıktı derdimiz oldu. Umulmadık iş başımıza geldi. Darılacak mı hemen. Yok darılmayacak. Siz müsait olduğunuz da bizi çağırın diyecektir. Toplumun içinde yaşamakla dışında yaşamanın belki en büyük farkı da bu olsa gerek. İşte Allah tan bizim randevu verip unuttuğumuz kişide toplumun içinde de sıkıntısız atlattık.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..