Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '08

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

İnsuyu mağarası

İnsuyu mağarası
 

Dilek gölü


Yurdumuzun turizme açılan ilk mağarası…

Müthiş bir tabiat harikası, doğal bir abide… Tabiat sanki özene bezene, milyonlarca yıldır oya gibi, nakış gibi işlemiş, hiç bıkıp usanmadan…

1965 yılında turizme ve işletmeye açılmıştır. Burdur’dan Antalya’ya doğru hareket edildi mi, çıplak ya da Orman Dairesi’nin faaliyette bulunduğunun ve ağaçlandırma çalışmaları yapıldığının kanıtı olarak yer yer küçük fidanlardan oluşmuş yeşilliklerle kaplı dağların arasındaki vadilerin tabanlarından kıvrılıp giden çift yolun 13. kilometresinde birdenbire geniş bir düzlüğe çıkarsınız. İşte bu düzlük alan Çine ovasıdır. Bu ovanın doğu kenarındaki tepelerin eteklerinde bulunmaktadır mağara. Kaldı ki, yol üzerinde o anıtsal giriş kapısını görmemek mümkün değil, Sagalassos’un anıtsal çeşmesini andıran…

İnsuyu mağarası, doğal bir yapım… Doğa bu harikayı 10 milyon yıl önce inşa etmeye başlamış. Yapılışın esası toprak yapısına dayanıyor. Tüm Akdeniz toprağında olduğu gibi Göller yöresinde de toprak karstik yapıdadır. Kayatuzu, jips ya da alçıtaşı, kalker ya da kireçtaşı gibi suda kolay eriyebilen kayaçların bulunduğu arazilere karstik araziler adı verilir. Bu arazilerde suların etkisiyle birtakım şekiller oluşur. Bu şekillere karstik şekiller denir.

İşte o harika, müthiş güzel, insanın beynini ateşleyen ve yaratıcı imgelemini coşturan şekillerin yaratıcısı bu toprak yapısıdır; yani kayatuzlu, alçıtaşlı ve kireçtaşlı topraklardır. En büyük hatta tek yaratıcı olan tabiattaki nedensellikler, başka bir deyişle determinizm sonsuzdur. Bu ölçülemez sonsuzlukta ortaya çıkan en belirgin karstik şekiller ya da yapılar lapyalar, polyeler ve uvalalar şeklinde ortaya çıkan dolinler, obruk denen erime çukurları ile mağaralardır.

***

Dolin, lapya, polye vs…

Nedir bütün bunlar?

Bu kavramlar, karstik yapı gösteren arazinin sonsuzca yarattığı coğrafi şekillerdir ve eğer sizleri sıkmayacaksam kısa kısa açıklamayı uygun görürüm.

Bu girişimimi cüretkârlık ve ukalalık olarak da görmeyin lütfen! Zira bu konularda uzun yıllar ders verdim. Tarih öğretmeniyim ama uzun yıllar Sosyal Bilgiler dersleri konusunda neredeyse uzmanlaşmış olarak emekli oldum. Yani bilgiçlik değil yaptığım; derinliğine bildiğim kavramlar… Ama buna rağmen bu yazıyı kaleme almazdan önce gene de geniş ve derin bir araştırma yaptığımı da açıklamayı bir borç bilirim.

Kayatuzu, alçıtaşı ve kireçtaşının toprakta eriyebilme kapsamındadır tüm bu şekillerin oluşumu. Yani toprağın yapısında bu maddelerin oranı ve erime kapasitesi belirler şekillerin miktarını. Ama tüm Akdeniz arazisinde ve başka yerlerde bol miktarda görülen bu şekillerin birçoğu verimli arazı olarak karşımıza çıkarlar.

Dolin yapısı…

Aslında sözcüğün yapısı ve ilk verdiği izlenime bakılırsa insanda hoş duygular oluşturmaktadır. Ancak coğrafya bilimi bağlamında bakarsak, tabiatta karstlaşma sonucu oluşmuş bir şekil olduğunu görürüz. Boyutları yörenin karstik özelliklerine bağlıdır. Esasen kapalı ya da yarı açık çukurluklar… Kireçtaşlarının kimyasal çözülmesiyle çevresine göre çukurda kalmış alanlardır. En küçüğüne lapya en büyüğüne ise polye denir. Dolin, uvala ve polye, kapalı havza ve çukurlukların tabanında ya da kenarında bulunurlar. Gelen suları yeraltına drene eden şekillerdir.

Uvala yeni kavram…

Neyin nesi kimin fesidir?

Zamanla genişleyen ve derinleşen, bu süreç içinde jeolojik olarak çok kısa bir zaman diliminde şekilleri birbirinden ayıran kısımları ortadan kalkan dolinlerin birbiriyle birleşmesi sonucu ortaya çıkan karstik şekillere uvala denmektedir.

Polyeler ise, birleşen uvalaların oluşturduğu, daha büyük boyutlarlardaki erime şekilleridir. Burada esas olan erime sürecinin geçirimsiz bir tabakada sonlanmasıdır. Polyeler erime şekillerinin en büyükleri, onlarca km.yi geçen boyutlarıyla ve Muğla, Elmalı, Kestel, Çeltikçi, Suğla, Bozova, Kızılova, Bademağacı, Kızılkaya, Seki ve Gembos polyeleri gibi örnekleriyle verimli ova görünümünde olan erime çukurlarıdır. Bazı polyelerin üzerinde göller de bulunur. Türkiye’nin en büyük ikinci büyük polye sistemi olan Elmalı polyesi gibi, göllü olan polyeler Toros boylarında ünlüdür.

Gelelim lapya sistemine…

Karstik arazide, yağışlara bağlı olarak ve yağışların kireçtaşlarını aşındırması ve eritmesi sonucu oluşan, Toroslar’da, Bolkar Dağları ile Aladağların yamaçlarında yaygın olan yarıklar ve oyuklara coğrafyada lapya denmektedir. Lapyalar karstik şekillerin en küçük boyutlusudur.

Karstik şekillerin, Kızılören, Timraş, Kuruobruk ve Çalıdeniz obrukları gibi özellikle Konya bölümünde çok yaygın olarak görüleni olan obruklara gelince, yeraltındaki mağara ve galeri tabanlarının çökmesiyle oluşmuş derin karst kuyularına coğrafyada verilen addır. Öte yandan obruklara Akdeniz bölgesinde de raslanır, özellikle Akseki ilçesinin doğusunda çok derin obruklara raslanır. Örneğin Silifke’deki Cennet-Cehennem obruğu turistik değer ve ünü olan tabiat şaheserlerimizdendir. Bazı obruk tabanlarında sular birikmiş ve obruk gölleri oluşmuştur.

Böylesi coğrafya bilimi konularıyla kafaları şişirdik ancak son bir söz olarak belirtmek isteriz ki, -esas konumuzda buydu- karstik alanlarda yeraltında eriyen kalker ya da kaya tuzlarının oluşturduğu derin ve uzun mağara ve galeriler vardır. Bunlar doğal yeraltı boşluklarıdır ve en yaygın olarak turizme açılmış olanları Alanya- Damlataş ve Dim, Antalya- Karain, Burdur- İnsuyu, Isparta- zindan, Mersin- Dilek kuyu ve Narlı kuyu mağaralarıdır. Mağaraların en yaygın ve doğal oluşumları sarkıt ve dikitlerdir. Mağara tavanlarından sinişerek akışan ve havayla temasa gelince donarak oluşan şekillere (kalsiyum karbonat çökeltiye) sarkıt, tabandan yükselenlerine de dikit denmektedir. Sarkıt ve dikitlerin birleşmesinde ise sütunlar oluşmaktadır. İşte İnsuyu mağaramızda bu tür karstik şekiller boldur.

***

Bilmiyorum yararlı oldu mu yoksa canınızı mı sıktık ama geçenlerde gezdiğim İnsuyu mağarası bildiğim mağara olmaktan çıkmaya başlamış. Bakımsızlık, ilgisizlik ve gezenlerin sorumsuzlukları nedeniyle doğal özellikleri yokolmaya yüz tutmuş. Bir yandan da tabiat kendi yaratığını vurmaya başlamış kuraklıkla. Ancak özellikle kuraklık olayının etkilerini insani faaliyetler, örneğin bilinçsiz ve kaçak sondajlar iyice etkinleştirmiştir ve şiddetlendirmiş durumda. İçim acıdı ve cız etti de bu makaleyi kaleme alma zorunluluğunu hissettim. Şekilleri düzenlerken özellikle ((cografyadersanesi.blogcu.com) adresinden yararlandım.

Yenilere kadar ve özellikle 1965 yılında turizme açıldığında girintili çıkıntılı ve çeşitli yönlerde ilerleyen dehlizler boyunca, aralarında kesintisiz bir akıntı ilişkisi bulunan irili ufaklı 9 göl vardı. Kültür Bakanlığı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 9.7.1976 gün ve A–113 sayılı kararı ile I. derece Doğal Sit olarak tescil edilmesine rağmen kültür bağlamında ortaçağlı zihniyetin paslandırıcı etkisinden tamamen kurtulamadığımız için doğal ve tarihsel eserlerimiz bu hale gelmektedir. Son zamanlarda basında İnsuyu mağaramızın hali perişanı eleştiri konusu olunca özellikle Özel İdare Sekreterliği turistlere olumsuz propaganda olacağı ve dolayısıyla turistin azalacağı korkusuyla rahatsızlık olduğunu duydum. Ve yazıklar olsun dedim kendi kendime.

Sen ilgisizliğinle ve bakımsızlığınla doğal etkiye katla; sonra da kol kırılır yen içinde kalır anlayışınla habercilere serzenişte bulun! Sevsinler… Kol kırılıp yen içinde kalmaz, kangren olur ve kol kesilmezse öldürür Sayın Şimşek… Nedir o duvarlardaki aşk meşk yazıları, sloganlar vs. kirletme ve doğal dokuyu zedeleyici insan faaliyetleri? Buradan, geçen yıl 55 binden fazla insanın ziyaret ettiği mağaranın işletme yetkisini elinde bulunduran, Burdur İl Özel idaresi ve Burdur Merkez Belediyesi işbirliği ile kurulmuş olan "Burdur İli, İnsuyu ve Çendik Turistik Tesisler Birliği" yetkililerine sesleniyorum: Elinizdeki sadece işletme yetkisi değildir kanımca, aynı zamanda bakım yetkiniz de bulunmaktadır. Bakım ise korumayı da içerir. Eğer havzadaki kaçak sondajlar durdurulmazsa, kuraklıkla beraber, geçen yıla kadar 6 metre derinliğe sahip olan Büyük göl ve Dilek Gölü'ndeki su miktarı tamamen biteceğe benzer. Sayın valimizin kaçak sondajlara karşı önlemler alındığını ve mağaranın ışık ve ses sisteminin modernize edilmesi için talimat verdiğini açıklaması yüreğimize su serpti.

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..