Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '08

 
Kategori
İnternet
 

İnternet ve biz

Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişimini sürdürmektedir. Artık insanoğlunun buna yetişmesi mümkün olmadığı gibi kontrol etmesi de mümkün olamamaktadır. Hatta teknolojinin insanlığı kontrol ettiğini söyleyebiliriz. Artık ürettiğimiz makineler bizleri köleleştirecek.

İnternet bir mucizevî buluştur. Artık bilgisayar ve İnternet insanlık için vazgeçilemez bir ihtiyaç halini almaktadır. Dünyamızı küçülten (globalleştiren), bütün sınırları ortadan kaldıran bir ortak beyin bu. Harika bir buluş. Bilgi aktarımı, bilgi paylaşımı, zamanı daha uygun kullanma acısından son derece faydalı bir buluş.

Ancak biz insanoğlu, dünyayı daha hızlı tüketme, değer yargılarını hızlı bir şekilde yozlaştırma, daha çok kazanma ve daha çok tüketme konusunda kâinatın en korkunç dönemini yaşıyoruz. Özellikle dünyayı idare edenler değerleri öldürüyorlar ki daha çok tüketen bilinçsiz nesiller yetişsin. Onlar da daha çok tüketsin. Bunun sonucu uluslararası sermaye belirli tekellerin elinde toplansın. İnternet bir nimettir. Ancak eğitimsiz, hedefsiz toplumlarda bir tehlike olarak karşımıza çıkmaktadır. Televizyonda olduğu gibi İnternet’te de sınıfta kalıyoruz.

İnternet duvarları ortadan kaldırdı. Bunu insanlığın hizmetinde kullanmak isteyenler mutlaka vardır. Ancak insanlığın, özellikle gençliğin yok olmasında kullananlar çok daha fazladır. İnternet ahlaki çöküntüyü kamçılayan, aile mahremiyetini ayaklar altına alan, sırları deşifre eden bir vasıta olabilmektedir. İnternet güzelliğinin yanında daha çok tüketen bir canavar olmaktadır. En çok da zamanı tüketiyor. Günde ortalama 4-5 saat İnternet’te zaman geçiren genç sayısı hiç de az değildir. Bu gençlerin ömürlerinin 10 yılı boşa geçmektedir. Uyku dışında üretimle geçirebilecekleri zamanlarını baz alacak olursak ömürlerinin yaklaşık %25’ i heba olacaktadır.

Okula devam eden, bir sınava hazırlanan gençlerin en büyük düşmanı bu sanal dünya dediğimiz İnternet ortamıdır. Ailelerle yaptığımız görüşmelerde çoğunun şikâyet ettiği konu çocuğun ders çalışma süresinden daha çok süreyi İnternet’e ayırması olmaktadır. Bu durumdaki gençlerin İnternet’e ayıracakları süre günde ortalama 1 saati bulmamalı. Bundan fazlası bir ihtiyaç değil, zarardır. Öğrencilerin zamanı okul ve dershanelerde hep dinlemeyle geçiyor. Hâlbuki öğrenci kendi öğrenme tarzını geliştirmek, yorum gücünü artırmak, soru çözümünde hızlanmak için kendisine zaman ayırmalıdır. Bu da evde tek başına yapacağı çalışmalarla mümkün olacaktır.

İnternet hastalığına(!) tutulmuş bir öğrencinin ders çalışması mümkün olmamaktadır. İnternet bir dünya. İnternet başına oturan bir insanın bir günde dünyayı dolaşması mümkün değildir. Bir günde ülke sınırları aşılamıyor ki dünya dolaşılsın. Üstelik bir genç her ne kadar İnternet’te gezerken dinleniyorum dese de İnternet’in insanı yorduğu bir gerçektir. Bilgisayardan yorgun bir şekilde ayrılan bir beynin öğrenme faaliyetini sürdürmesi mümkün değildir. Bu yüzden İnternet’in başından ayrıldıklarında ya gün bitiyor ya da yorgunluktan tersleri dönüyor. Dolayısıyla derse ayıracak sağlıklı bir zamanları kalmıyor.

Evet İnternet, bir bilgi paylaşım ağıdır. Her türlü bilgiye anında ulaşılabilmektedir. Öyle ki günümüzde bu artık neredeyse bir gereklilik halini almıştır. İnternet kullanımının giderek artması, sınırsız, denetimsiz ve yasaksız her türlü bilgiye veya kişilere erişimin kolaylığı, çok olumlu gelişmelerin yanında bazı olumsuz neticelerin doğmasına da sebep olabilmektedir. Bilgisayar oyunu, İnternet gezintileri, çocukları, gençleri sosyal hayattan giderek uzaklaştırmaktadır. Evinde kendine ait bir bilgisayarı olup da bütün gününü ekran başında geçiren gençler robotlaşıyorlar. Sosyal ilişkileri gelişmiyor, konuşma yetenekleri azalıyor sosyal ilişki kurmakta zorlanıyorlar. Ailede muhabbet ortamı oluşmuyor, aile diyalogları zayıf kalıyor. Kolay arkadaş edinemiyorlar. Zamanla asosyal ve problemli bireyler haline geliyorlar. İnternet kültürüne yabancı olduğumuz için, birçok ekonomik, sosyal sıkıntılara sebep oluyor. Gazetelerde zaman zaman bununla ilgili haberler okuyoruz. Hem maddi hem manevi yönden aile facialarına varan yıkımlarla karşılaşmaktayız.

Çocuklarımızı bilgisayar ve İnternet bağımlılığından korumak zorundayız. Bu yüzden çocukların bilgisayar başında geçirecekleri zamanın sınırlı tutulması çok önemlidir. Tümden yasaklamaya gerek yok. Çünkü çocuklar bilgisayardan olumlu şeyler de öğrenebiliyor. Ancak sapla samanı iyi ayırmalı, onu da çocuklarımıza bilinçli ve kararlı bir şekilde açıklamalıyız. Yani ebeveynlerin öncelikle kendilerini iyi yetiştirmesi, aile bağlarını geliştirmesi, çocuklarıyla iyi bir diyalog kurmasıdır en uygun çözüm. İnternet’i bir arkadaş olma durumundan kurtarmalı, bilgiye ulaşma vasıtası haline getirmeliyiz.

İnternet bağımlılığının ortaya çıkardığı semptomları şöyle özetleyebiliriz:

Aile ilişkilerinde zayıflama, yakın arkadaş ve akraba ilişkilerinde azalma gibi olumsuz etkilere neden olmaktadır.

Aile fertlerine yeterli zamanı ayıramama nedeni ile aile bağlarının zayıflaması

Bilgisayar kullanımı nedeniyle eşler arasında anlaşmazlık ve sorun çıkmaktadır.

İnsanlarla İnternet üzerinden konuşmayı yüz yüze konuşmaktan daha kolay bulmaktadırlar.

Toplumdaki en büyük hastalıkların başında yalan söylemek hastalığı gelmektedir. İnternet ortamında cetleşme ile gençler çok kolay yalan söyleyebiliyorlar. Bu, zamanla alışkanlık yapıyor ve normal davranış haline geliyor. Millet olarak en önemli vasfımız olan dürüstlük ve yalan söylememek bu sayede eriyip gidiyor.

Çocuklarımız, olumsuz cinsel bilgiler, şiddet davranışları, alkol ve sigara alışkanlıkları, kumar, sağlıksız beslenme gibi istenilmeyen alışkanlıklar edinebiliyorlar.

Bilgisayar önünde uzun süreler harcanması gelişim çağında olan çocuklarda duruş ve oturuş pozisyonlarına bağlı olarak iskelet kas sisteminde hasarlara, görme problemlerine, dil becerilerinde gerilemeye, beyin gelişiminde problemlere sosyal gelişimde olumsuzluklara da neden olabilmektedir.

İnternet'e bağlı olan bilgisayarları, açık bir alanda ve çocukların yatak odalarının dışında tutmak gerekir. İnternet ve bilgisayarı çocukların odasından çocuklarla da anlaşarak, onları da ikna ederek çıkarmalıyız. Bilgisayarı herkesin ortak kullandığı bir odaya koymalıyız. Çocukların da katkısıyla İnternet ev kuralları listesi oluşturmalıyız.

Gece belirli saatlerden sonra İnternet kullanılmamalı. Eğer aile gece normal saatte yatarsa İnternet’in kötü etkilerinden %50 uzaklaşılmış olunacaktır. Bu durumda doğal olarak İnternet’i sınırlama ve zararlı sitelerden de kurtulma yoluna gidilmiş olur.

Bilginin paylaşımı ve iletişimi konusunda yeni ufuklar açan İnternet, yerinde kullanılmadığı durumlarda tehlikeli bir silaha dönüşebilmektedir.

Ne mutlu aklını kullanabilen, eşyanın kölesi olmayan insanlara.

Her şey gönlünüze göre olsun.

İsmet YALÇINKAYA

Final Dergisi Dershanesi

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..