Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Internet ve insan halleri

Internet ve insan halleri
 

Google'dan alıntıdır


Internet üzerine yanılgılar... Internet sanal mı, gerçek mi? 

Teknolojik gelişmelerle sanala doğru hızla sürükleniyor dünya.
Herşey sanallaştı artık diye, üstelik şikayet ediyor insanlar.
Herşey internette, internetle artık… sanal paylaşımlar, sanal dostluklar, sanal aşklar, sanal oyunlar…
Sanal sevinçler, sanal kimlikler, sanal üzüntüler, sanal mutluluklar…
Boşuna vakit kaybı… böyle diyorlar.

Oysa nesi sanal, basbayağı, eni konu gerçek işte.
Ben bu makinanın başında gerçek bir insan değil miyim? Ben kullanmıyor muyum bunu?
Sen yine karşı tarafta o makinanın başında gerçek bir insan değil misin?
Sevinmelerimiz de, üzülmelerimiz de, hatta birşeylere tepemiz atıp sinirlenmelerimiz de yine gerçek değil mi?
Niyetlerimiz asıl işte…. herşeyden önce niyetlerimiz, yine gerçek değil mi… ister iyi niyetli olalım, ister ard niyetli??
Sen iyi niyetliysen de, kötü niyetliysen de… söyle bana şimdi… bu gerçek değil mi???
Anla işte artık bunu.
Sanal değil, gerçek bu!

Aslında sanallık, sadece insanın kendi düşüncesinde; yoksa internet ortamında falan değil!
Ama gel de anlat bunu insana.
Hele de böyle zannedişlerdeyse, hep kendini kandırmakla meşgulse o insan, hadi gel de anlat bakalım gerçeğin o sandığı gibi olmadığını.

Oysa gerçek şu: Internet dünyası da esasen yine gerçek dünyanın sadece bir parçası.
Yani, o da aslında gerçek bir dünya.
Hani zorlasak, olsa olsa arada tek bir fark olabilir belki, buna da zaten fark denirse tabii.
O da şu ki:
İnternet dünyası gerçekliğinde, insanlar asıl dünyalarında olduğundan çok daha fazla “zan” içinde.
Bütün mesele, ve insanı yanıltan da bu işte.
İnternette insan daha da zannettikçe, internet dünyasının da sanal olduğunu zannediyor.

Şöyle ki:
Mesela diyelim, birtakım insanlar internette bir site kurmuş. Kurucu onlar ya, kendilerini kral sanıyorlar.
Yine diyelim ki mesela, o site de çok rağbet görmüş, çünkü zanneden insan da çok ya…
Adamlar da bu rağbeti görünce, kendilerini internetin de kralı zannetmiş.
Adam emrediyor, adamın astığı astık, kestiği kestik.
Onun o anda canı öyle istiyorsa öyle, istemiyorsa öyle değil.
Keyfine göre adamın, kural mural yok. Kural kendisi.
Ama kural mural da var tabi, çünkü “tebaa” neye uyacak? Bu kurallara tabii, ama kendi değil!
Adam küfreder de, hakaret de eder, hakir de görür… Ahaliye saygı duymak, insan yerine koymak falan ne kelime… saygı duyulacak olan, adam yerine koyulacak olan, o sadece!!
Adam kral bile değil aslında, diktatör sanki.
Krallığı bile diktatörlük zannediyor :)

Oysa kral buna mı denir? İnsanların kralı olmak kolay mı zannediyorsun sen?
O “kral adamdır” denildi mi, akan sular durur.
Ama insanlara bunu söyletmek öyle kolay mıdır sanıyorsun?
Zanlarda yani işte… internette olduğu için de daha da bir zanlarda, sanrılarda, yanılgılarda. Çünkü oranın daha farklı bir dünya olduğunu düşünüyor; Oysa değil.
Orada da yine aynı insanlar var, asıl dünyadaki insanlar…
İnternetteki insanlar da, uzaydan veya başka bir yerden, başka bir gezegenden gelmedi oraya.
Ve bu insanlar için de gerçek şu;
Kral şuna denir; şuna kral der, kral kabul eder insanlar:
Kral mert olur, dürüst olur, cesur olur, emin olur, güvenli, güçlü ve güvenilir olur, insanından yana olur, korur, kollar gözetir…
Gücünü insana karşı değil, insandan yana kullanır
Bilir çünkü, ancak hak tanırsa halkına, krallık da hakedilir…
Bilir çünkü, ancak saygı duyarsa insanına, o da saygın olur.
Bilir çünkü ancak halk varsa zaten, kendi de kral olabilir.
Bilir bu gerçekleri, zanlarda değildir.
Bilgedir, olgundur, akıllıdır, asildir kral.
Peki var mı sende bu bilgelik, bu gerçekleri bilirlik, bu asalet..? Düşün bir bakalım…
Var mı?
YOK.
İşte bizim de bu sanallığa karnımız tok.
Gerçek bu!

Ama kendini bu kral zannedenler anlamıyor işte bir türlü bunu.
Oysa, ne krallığı, neyin krallığı, ne diktatörlüğü be kuzum? Aklınızı toplayın lütfen...
Devlet içinde devlet olur mu? Muz cumhuriyeti mi burası? Değil.
Sen bir insansın, ben de bir insan… insana yakışan da zaten sadece demokrasi!! Krallık değil.
O halde neyin krallığı bu.. olsa olsa sanal bir krallık olur işte ancak:
Hayal krallığı;
Hayali krallık;
Krallık hayali...!

Tamam, anlıyorum ben seni, kendini önemseme ihtiyacı hissediyorsun.
O yüzden de kendini bir kral gibi görmek istiyorsun.
Bu nedenle de zaten, kendini bir kral "zannediyor"sun.
Ama ne yazık ki işte gerçekten “gerçek insanların” bulunduğu bir dünyada böyle bir krallık YOK!!!!
Senin sanal sandığın o dünyadaki krallık da maalesef işte böyle, "sanal" kalır ancak.
Kendini bilen hiç kimse de kralmış, mıralmış takmaz tabi haliyle.
Çünkü, gerçek bir krallık değil ki, o internet dünyası sanal değil, bir gerçek… ve gerçek de, gerçek krallık da, dünya da senin sandığından bambaşka.
Siz kendinizi kendi sanallığınıza, sanal dünyanıza fazla kaptırmışsınız anlaşılan.
Sizinkisine krallık sanrısı, krallık yanılgısı, zaten sanal olan bir krallıkta kendini kral "sanmak" denebilir ancak.
Gerçek bu!!

Bir de internet sanalmış, boşuna vakit kaybıymış diyorlar…
E biliyorsunuz işte, şimdi bu yazıyı yazan ben, bu yazıyı yazan şu el, gerçek değil mi?
Ve yine, bu yazıyı yazdığım ve yazılı olanlar da gerçek değil mi?
Ya siz, siz işte.. siz de bunu şimdi okuyanlar, siz de gerçek değil misiniz?
Eeee, o halde?
Nesi boşuna vakit kaybı şimdi bunun?
Gerçeği bilmek, gerçekleri düşünmek;
Gerçeği paylaşmak, gerçekleri yazmak;
Gerçeği aramak, gerçekleri okumak,
Siz söyleyin madem
Gerçeğin peşinde, gerçeklerle iştigal etmek,
Gerçeğin altını çizmek…
Gerçekler…
Vakit kaybı mı?
 

 

 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..