Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '18

 
Kategori
Dilbilim
 

İnternet ve Sosyal Medya Kullanma Alışkanlıklarının Gençlerin Dil Tutumları Üzerindeki Etkileri (1)

İnternet ve Sosyal Medya Kullanma Alışkanlıklarının Gençlerin Dil Tutumları Üzerindeki Etkileri (1)
 

Dr. Sibel ÇELİKEL

ÖZET

Bireylerin kullandıkları kelimeler onların bilinç altını ve  düşünme şekillerini belirler. Bu sebeple yeni bir dil öğrendiğimizde o dili ana dili olarak kullanan toplumun düşünme biçimine de hakim oluruz. Dil, yüzyıllar boyu gen şifrelerimizde kodlanmış olan duyuş, düşünüş ve hayatı algılama şeklimizin mükemmel bir şekilde aktarımını sağlar. Hal böyle olunca gençlerimizin diline girmekte olan kelime ve kelime gruplarını yakından takip etmeliyiz. Zira toplumsal kimliğimiz gelecek nesilllere bu kelimelerle aktarılacak.

Makalenin  amacı günümüzde sosyal medya kullanımının özellikle gençler üzerindeki etkilerini tespit etmektir. Sosyal medya üzerinden konuşma dile geçen “stalklamak[2]”, “trollemek[3]”, “like etmek” gibi sözcüklerin oluşum aşamaları belirlenmiş ve gençlerin sosyal medyadan etkilenmelerinin olumlu mu olumsuz mu olduğu konusunda bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Sosyal medyanın dil üzerindeki etkilerini inceleyen özgün bir tutum ölçeği hazırlanarak Lüleburgaz Anadolu Lisesindeki tüm  öğrencilere uygulanması sağlanmıştır. Bu doğrultuda çıkan tablolar üzerinden sonuçlara varılmıştır.

Giriş:
Almanyadaki görevimin ilk yılını tamamlayıp yurda döndüğümde sokakta yanımdan geçen gençlerin söylediklerine kulak verdim. “trolledik.” “stalkladık” gibi daha önce duymadığım bazı kelimeler kullanıyorlardı ve  ben onların ne demek istediklerini anlamıyordum. On dört yaşındaki yeğenime bu kelimelerin anlamlarını sordum ve bana açıkladı. Daha sonra buna benzer kelimeleri açıklamaya devam etti. Sayısı oldukça fazlaydı.

Bu değişimin hızı şaşırtıcıydı. Dil, değişken bir canlıdır. Bunu her zaman söyleriz ama bir yıl gibi kısa bir sürede gençlerin tam olarak ne demek istediklerini bağlamdan bile çıkaramadığımız bir konuşma dilinin oluşumuna neden olacak kadar dillerini etkilemiş olan ne idi?

Bir çeşit  “gençlik argosu” diye tanımlayabileceğim, kendilerine özgü, yetişkinlerin anlamakta zorlanacağı bir dil oluşturmuşlardı. Bu durum beni bilimsel bir meraka sürükledi. Bunu bir proje halinde incelemeye karar verdik.  Şöyle ki gençlerin dil tutumlarını çözümleyebilmek için kendilerine başvuracak, onların dilsel alışkanlıklarının farkında olmalarına yardımcı olacaktık.

Projemiz sırasında dilimizi bu kadar hızlı değiştiren unsurun akıllı telefonlarımızdaki bazı uygulamalar, sanal oyunlar, sosyal medyadaki konuşmalar kısacası bu değişimin sorumlusunun  internet kullanımı olduğunu fark ettik.

İnternet, Dili Nasıl Etkiliyor?
İnternet teknolojisiyle bütünleşen medya günümüzde önüne geçilemeyecek büyük atılımlariçerisindedir. Alışılagelmiş bir düzen içerisinde bireylere aktarılan materyaller artık yenimedya aracılığıyla kullanıcılara sunulmaktadır. Yeni medyayı tanımlayacak olursak; özellikle sürekli gelişen bilgisayar teknolojisiyle birlikte geleneksel mecraların çok yönlü ve sayısal mecralara dönüşmesi ve teknoloji aracılığıyla gelişen etkileşimli medya alternatifleridir. (Misçi, 2006: 128)

Her ne kadar tanımda alternatif olarak nitelendiriliyor olsa da günümüzde yeni medya neredeyse rakipsiz bir duruma gelmiştir. Cep telefonları, sayısal kameralar, CD-ROM ve DVD gibi sayısal içerik taşıyıcılar, set üstü cihazların hepsi yeni medyanın sunduğu kitle iletişim araçlarıdır. İnternet aracılığıyla iletişimin kolay, bir o kadar da ucuz bir hal almasıyla birlikte başlı başına bir dönüşüm yaşanmış ve sosyal medya adını verdiğimiz bir kavram ortaya çıkmıştır. (Kırık, 2012)

İnternet dili kullanım alanı olarak daha çok teknik bilgi ve bereciye dayanması yönünden ayrıcalıklar taşımaktadır. Kısaltmalar kullanarak yeni bir dil oluşturması, kendine has jargonlar kullanmaya başlaması, smiley gibi harf yerini alacak simge kodlarının geliştirilmesi internet dilinin iletişim alanında açtığı yepyeni boyutlara örnek teşkil etmektedir(Çakır ve Topçu, 2005:95). Bugüne kadar gerçekleştirilen birçok araştırmada internetin dil üzerine etkileri incelenmiştir (Merchant, 2001; Obrien,Moje, Stewart 2001; Çakır ve Topçu, 2005; Aksüt,Batur, Avşar, 2006; Yaman ve Erdoğan, 2007,Kırık, 2012). Bu çalışmalarda genellikle internetteki sohbet ortamlarının bir yazı dili değil de daha çok konuşma dili özellikleri taşıdığından,dilde “en az emek kanunu” gereği birtakım kısaltmalar veya semboller kullanıldığından kısacası internetteki yazı dilinin standart dilin ölçütlerinden ne yönde ve ne ölçüde kaydığından bahsedilmektedir.

Bu tür çalışmaların değindiği bir diğer konu ise internette İngilizcenin baskısıdır. Bu çalışmalarda Türkçe harflerin kullanımında başlayan özensizlik gereği Türkçesi olan terimlerin bile İngilizce’lerini kullanma özentisine dönüşmesi (Öner, 2006:257), bazı dillerdeki karakterlerin elektronik posta adreslerinde kullanılamaması (Tarcan, 2006:6), sosyal, ekonomik, teknolojik ve kültürel alanda yaşanan gelişmelerin internet aracılığı ile hızla yayılmasının dilimize yabancı dillerden yoğun bir sözcük ve terim akışına neden olması (Taşkın ve Üsküplü, 2004:2) gibi konulara değinilmiştir. Birçok araştırmacı bunu bir “bozulma” veya “yozlaşma” olarak  değerlendirmektedir.

Bizim araştırmamız ise internet kullanımı sırasında oluşan ve yayılan birtakım dilsel öğelerin sözlü dile yansımış olanlarını incelemektedir.

Bu Dilsel Öğelere “Gençlik Argosu” Denebilir mi?
Geniş anlamıyla argo, ortaklaşa kullanılan ölçünlü dilin dışında kalan her türlü kullanımdır. Günay Karaağaç Dil Bilimi Terimleri adlı eserinde toplum ile çatışan bireylerin dillerinin argolaşmaya başladığından bahseder. Yazar bu gizli dili bir tür toplumdan kaçış veya başkaldırı olarak değerlendirir. (Karaağaç 2013:148-149) Günümüz gençlerinin dilinde de mevcut sosyal yapıyı umursamadığını gösteren dilsel öğelere rastlanmaktadır. Bu sebeple internet yoluyla oluşan ve yayılan dil için  “gençlik argosudur” diyebiliriz.

Teknolojinin hızla hayatımıza girmesiyle gençlerin özel dillerinde yeni söz kalıplarının eklenmesi kolaylaşmıştır. Örneğin bir ölçü ifade etmek için “bir tık, iki tık…” şeklinde birimler kullanmak, bilgisayarın hayatımıza girmesiyle dilimize girmiştir. Dilimizdeki bu söz kalıbı “tıklamak” sözcüğünden daha eski olamaz. Günümüz gençleri bir nesnenin değerini ölçerken veya iki öğe arasında karşılaştırma yaparken bilgisayarlarındaki farenin tıklama sayısına gönderme yaparak “Bir tık daha iyidir.”şeklinde cümle kurmaktadır.  

Yazımızın başından beri “gençler” tabirini kullanmamızın sebebi özellikle teknolojik araçlar yoluyla oluşan ve yayılan argonun “ergen” diye tabir edebileceğimiz lise çağındaki 14-17 yaş aralığındaki öğrenci gruplarında daha sık rastlanmasıdır. Günay Karaağaç “Dil Bilimi Terimleri” adlı eserinde “kapalı grup argosu”  maddesi altında yatılı okulda okuyan öğrencilerin özel dillerini kast ederek bir “öğrenci argosu”nun varlığından bahseder ancak “gençlik argosu” terimine yer vermez. (Karaağaç 2013:150)İnternet dili ise  kapalı bir grup değildir, herkese açıktır ancak interneti daha çok gençler kullanmakta olduğu için bu özel dil gençler arasında yaygınlık kazanmaktadır.

Söz konusu internet olduğunda kullanıcı istatistikleri incelendiğinde genç kesim ön planaçıkmaktadır. Çünkü yetişkinler bilgisayar teknolojisiyle geç tanıştıklarından dolayı internetteknolojisine de o denli yabancıdırlar. (Kırık, 2010: 198) Sosyal paylaşım ağlarının altyapısını da internet oluşturduğuna göre bu ağlarda gençlerin daha aktif yer alacağını söylemek pek de yanlış olmayacaktır. Ancak bu durum sosyal paylaşım ağlarında yetişkinlerin var olmayacağı anlamına gelmemelidir. Facebook örneğinden gidecek olursak sosyal paylaşım ağlarında gençlerin daha fazla yer aldığı açıkça görülmektedir.Türkiye’de 18–24 yaş grubunun %34’lük oranla ilk sırayı aldığı görülmektedir.Bu istatistik[4] gençlerin sosyal paylaşım ağlarında daha fazla yer aldığı tezini güçlendirmektedir. Aynı istatistiklerin diğer sosyal paylaşım ağları
(Twitter, Google+, Myspace… vb.) için de benzer olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. ( Kırık, 2012:1025)

Yöntem ve Bulgular:
Araştırmamızda anket ve gözlem metodu kullanılmıştır. Öğrencilerin okulda öğrendikleri, kitaplarda okudukları ve sözlüklerde yer alan sözcük ve söz kalıpları yerine sosyal medyada öğrendikleri sözcük ve söz kalıplarını tercih edip etmediğinin farkına varmasını amaçlayan 28 sorudan oluşan özgün bir ölçek hazırlanmış ve  Lüleburgaz Anadolu Lisesi öğrencilerinin tümüne uygulanmıştır.

Anket sonuçlarını inceleyecek olursak[5] gençler birtakım söz kalıplarını sosyal medya yoluyla öğrendiklerini ve bunları sadece sosyal medya platformu ile sınırlı tutmadıklarını başka iletişim kanallarında da kullandıklarını kabul etmektedirler. Gençler Türkçeyi doğru ve hatasız kullanmanın önemine inanmakta ancak sosyal medyada öğrendikleri bu kelimeleri Türkçeye zararlı bulmamaktadır; hatta bu kelimeleri kullanmaktan hoşlandıklarını ifade etmektedirler. Gençlerin büyük çoğunluğu, internetteki yazışmalarında yazım kurallarına uymadıklarını, kısaltmalar yaptıklarını, sözcükler yerine emoji kullandıklarını kabul etmişlerdir. Buna rağmen Türkçeyi en kusursuz şekilde kullandıklarına inanmaktadırlar.

Ankete katılan öğrencilerin çoğu genel olarak internetin dile zarar verdiğini düşünmekte ama internet dilini kullanmaktan keyif alıp almadıklarıyla ilgili sorulara ise genellikle olumlu yanıt vermektedir. Bu durum gençlerin sosyal medya yoluyla oluşturdukları bu özel dili Türkçeyi yozlaştırmak olarak görmedikleri aksine hızlı ve etkili iletişimin bir yolu hatta bir ayrıcalık olarak gördüklerini göstermektedir.

Ankete katılan gençlerin yarısından fazlası kendi yaş grubundan olmayan insanlarla internet dilini bilmedikleri için iletişim sorunu yaşamaktadır. Bu durum bu dilin kullanılmasını eğlenceli kılan bir unsurdur ve kullanıcıların kendilerini özel hissetmesini sağlamaktadır. Yetişkinler de benzer sitelere girerek bu argoyu anlamaya başladıklarında bu özel dil cazibesini kaybedecek ve yerini yeni ve başka bir platformda oluşan yeni bir argoya bırakacaktır.

Gençler bu dilin geçici olduğunu bilmekte ve bunları kompozisyon ödevlerinde kullanmamaya dikkat etmekte buna rağmen internetteki yazışmalar sırasında bu dili kullanmakta sakınca görmemektedir.  Öte yandan bu sözcük  ve söz kalıplarının günlük hayatlarındaki konuşma diline de sıçramış olduğunu henüz fark etmemektedir. Bununla birlikte ankete katılan öğrencilerin yarısından fazlası bu argoyu kullanan birini uyarırsa tepki alacağını belirtmiştir. Bu da gençlerin sosyal ortamda dil konusunda farkındalık kazanmalarını engelleyen bir tutumdur. Sonuç olarak gençler bu argoyu sosyal hayatlarında kullanmaktan keyif almakta ancak bunun bir yozlaşma olup olmadığı konusunda farkındalık kazanmamış durumdadır. Bu doğrultuda farkındalık yaratacak projemize benzer başka çalışmaların da yapılması gerektiği kanısındayız.

Sonuç ve Öneriler:
Dil, duyduklarımızı nasıl algıladığımızı ve sonuç olarak hissettiğimizi belirleyen güçlü bir olgudur. Dil, bizim gerçeklik algımızı değiştirir, çünkü biz dünyayı kelimeler aracılığıyla görürüz. Dil, düşüncenin temelidir ve  düşünce duygunun uzantısıdir. Bu yüzden, doğru kelimeleri  kullanarak bir insanın bir haber karşısındaki tepkisini önemli  ölçüde değiştirebilirsiniz.  (Lieberman 2009: 156-157) O halde dilimiz, kimliğimizi tanımlamamız için korunması gereken bir değerdir. Çalışmamızın verileri de gösteriyor ki özellikle kişiliğin  oluştuğu genç  yaşlarda dilimizin bu kadar  hızlı bir değişim geçirmesi dikkat çekicidir.

Teknolojinin günlük hayatımızda önemli bir yer kapladığının farkındayız. Her fırsatta göz gezdirdiğimiz sosyal medya hesaplarımız bize yüzlerce habere anında ulaşma imkanı sunarken; hiçbir denetimden geçmeyen yazılı metinlere maruz kalmamıza da neden olmaktadır. Kişisel bloglar, forumlar,tanınmış kişi sayfaları, sınırsız bir özgürlük ortamında bilgi paylaşma fırsatı tanırken; birtakım kişisel dil kullanımlarının oluşmasına ve yayılmasına da sebep olmaktadır.

Bir zamanlar evin baş köşesinde olan televizyonların yerini son yıllarda aile bireylerinin kişisel olarak sahip olduğu akıllı telefonlar, tabletler ya da diz üstü bilgisayarlar almıştır.  Özellikle genç yaştaki insanlar televizyon yerine internette ilgili sitelerden kendi seçtikleri videoları seyretmekte, gazete yerine kendi takip ettikleri blog yazarlarını okumaktadır. Hal böyle olunca hiçbir denetimden geçmeyen sözlü ve yazılı dilsel öğeler gençler arasında hızla yayılmaktadır. Yetişkin ve iyi eğitim almış bir birey, bu bilgi kirliliği içinde doğruyu yanlışı ayırt edebilecek durumdadır ve bu kanallardan edindiği bilgileri kendi akıl süzgecinden geçirebileceği gibi, yeni ve uydurulmuş bir kelimeyi de kolaylıkla diline katmayacak, anlamını bilse bile günlük hayatında bu sözcükleri kullanmayacaktır. Ancak gençler için durum böyle olmayabilir. Bu kelimeleri kullanmanın dili bozduğu bilincine sahip olmayan bir genç birey, internet ortamındaki yazılı metinleri -eskiden kitapların ve gazetelerin olduğu gibi- “basılmış metin”  olarak gördüğünden buradaki ifadeleri kabul görmüş olarak algılayabilir ve bunları günlük konuşma dilinde  kullanmanın yanlış olduğunu düşünemeyebilir. Basılmış metinler,  özellikle kitaplar, konusu ne olursa olsun dilbilgisi olarak saygı duyulan yazılı metinlerdir ve içindeki dilsel öğeler okuyucular tarafından doğru kabul edilir. Sonuç olarak gençlerin okuduğu metinler üzerinde -basılmış olsun ya da olmasın- daha fazla denetim olmalıdır. Gençlerin internet yoluyla oluşturdukları ve yaydıkları bu “gençlik argosu” konusunda bilinçlenmeleri sağlanmalıdır.

2017 yılının “Türk Dili Yılı” olması sebebiyle gençlerimizde millî dil bilincimizin oluşturulması ve yayılması için buna benzer farkındalık çalışmalarının artacağını umuyor, Türk dili yılının  tüm gençlerimize ve halkımıza faydalı olmasını diliyoruz.


[1] Türk Dili Kurumunun 2017 Türk Dili kapsamında düzenlediği “Dilimiz Kimliğimizdir” konulu makale yarışmasında Kırklareli ili çapında birinciliğe layık görülmüştür.

[2] İngilizce “gizlice sokulma” anlamına sahip olan “stalk” sözcüğüne Türkçe isimden fiil yapım eki getirilerek türetilmiş olan “stalklamak” sözcüğü gençler arasında “birisini veya bir şeyi internet üzerinden gizlice araştırmak” anlamında kullanılan bir fiildir.

[3] İnternet ortamında ortaya çıkan bu tabir günümüz gençleri arasında “doğru olmayan bir şeyi ortaya atmak, kandırmak, şaka yapmak” anlamına gelecek şekilde konuşma diline yansımıştır.

[5] Kelime sayısı sınırı olması sebebiyle anket soruları makaleye alınmamıştır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde düzenlenen 2017 Türk Dili yılı etkinlikleri kapsamında Türk Dil Kurumunun düzenlediği makale yarışmasında Kırklareli il birinciliğine layık görülen bu eser, Türk Dil Kurumunun hazırlayacağı ve derece alan makalelerin bulunacağı bir kitapta yayımlanma aşamasındadır. 

 

 

Kaynakça:

  • Aksüt, Batur ve Avşar, (9-11 Şubat 2006), Sanalca, Sanal Odalarda (İnternet) İletişim ve Türkçe, Akademik Bilişim Konferansında sunulmuş bildiri, Pamukkale Üniversitesi, Denizli.
  • Çakır, H. ve Topçu, H. (2005), Bir iletişim dili olarak İnternet, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Erciyes, 19 (2), 71-96.
  • Karaağaç, Günay, (2013), Dil Bilimi Terimleri, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara
  • Kırık, Ali Murat, (2012), Sosyal Medyada Gençlerin Dili Kullanımı ve Yozlaşma Problemi, nternational Symposium on Language and Communication: Research Trends and Challenges (ISLC), İzmir
  • Lieberman, David J. (2009), Herkese Her İstediginizi Yaptirin, Butik  Yayincilik, İstanbul
  • Merchant, G., (2001), Teenagers in cyberspace: an investigation of language use and language change in internet chatrooms. Journal of Research in Reading, 24 (3), 293-306
  • Misçi, S., (2006), Yeni Medya Kullanımının Organizasyon Yapısı Üzerindeki Etkileri, NewMedia and Interactivity International Conference 2006, 128–137
  • Obrien, D. G., Moje, E. B. and Stewart, R. A. (2001), Constructions of Literacy, New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.
  • Öner, T. (2006), Bilişimde Özenli Türkçenin Önemi. Bilişim ve Bilgisayar MühendisliğiDergisi, 1 (1), İstanbul
  • Tahiroğlu, Tahir; Yıldırım, Faruk (2006), İnternette Türkçe Kullanımı Sorunları, Türkçenin Çağdaş Sorunları (Haz. Gürer Gülsevin), Gazi Kitabevi, Ankara
  • Tarcan, A. (2006), Sanal Dünyada Dil Savaşları. Üniversite ve Toplum Dergisi, 6 (1), 1-9.
  • Taşkın, G. ve Üsküplü, S. (11-13 Şubat 2004). Bilişim Türkçesi. Akademik Bilişim Konferansında sunulmuş bildiri, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon.
  • Yaman, Havva ve Erdoğan Yavuz (2007), İnternet Kullanımın Türkçeye Etkileri: Nitel Bir Araştırma, Journal of Language and Linguistic Studies Vol.3, No.2, 237-249
 
Toplam blog
: 7
: 3133
Kayıt tarihi
: 10.09.13
 
 

Doktora mezunu bir  hayalperest... Gezer, tozar, okur, yazar, düşünür, konuşur... Aşırı duygusall..