İntihale karşı değilim!

Bu intihal lafları benim de canımı sıktı!

Telefonda da birine söyledim! Burada çok meşhur o!

“Tertip , sevdalarımı bilnmedik isimlerden seçiyorum ki demesinler intihal yapıyor diye! Yoksa ne güzel isimler bulurum ben!”

Aslı desem vaay Ahmet, Kerem oldun bakıyoruz da derler!

Bu da bir intihaldir!

Munise, Naciye, Saniye ve Patrisya isimleri şiirler dünyasında yok! Birtek Fahriye var! Bildiğim kadarıyla divan edebiyatında bir fahriye var! Ama orada pek ünlü değil! Ahmet Muhip Dıranas ünlü etti Fahriye’yi. “Fahriye Abla” şiiriyle.

Ama benim Fahriyem o Fahriye Abla değil!

Dikkatinizi çekti mi bilmem, Ahmetlerin Fahriyelere karşı bir zaafı var! Abla olsun olmasın farketmiyor!

Fahriyeye olan sevdamı bir şiirimde şöyle dile getirmiştim!

“ Ferhat gibi dağları delerdim senin için Fahriye!

Ama nalet Melen’i bağladılar Ömerli’ye!

Sen de Şirin olmaktan kurtardın Fahriye!”

Buradaki amacım sevdamızın bize özgü olarak kalması ve her türlü destansı yıpratmalardan korunmasıydı!

Korunduk Allah’a şükür!

Bugüne kadar bir Allahın kulu demedi ki Ahmet sen şuna yahut buna öykünüyorsun! Diyemezler de!

Nev-i şahsına münhasır bir sevda benimki !

Bu konuda müsterihim!

Bir de, Fahriye Beşiktaş taraftarı biliyorsunuz! Maçtan önce yazdığım ama yayınlamadığım bir şiirim vardı ona!

“Saçların katran karası Fahriye!!

Yüzün ayın ondördü beyazı !

Obez olacaksın kızım!

Çiroz kalacak yanında Agop’un kazı!”

Bu Agop’un kazı olayını köyde çözdüm! Kazı kesmeden önce birkaç gün kapalı bir ortamda beslerler. Mısır unundan lokmalar verirler hayvana. O birkaç gün zarfında kaz iyice yağlanır. Fazla da beklemezler ki ölür yoksa ! Eti de batak kokmaz böylelikle!

İntihalle ilgili görüşümü merak edenler vardır diye düşündüm de bu yazıyı yazayım dedim!

Tüm yazılarım halkımıza helal olsun!

Herkes intihal edebilir!