Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '13

 
Kategori
Deneme
 

İntihar üzerine bir Deneme

İntihar üzerine bir Deneme
 

Haber  yakın geçmişten: “Kahramanmaraş’ta meydana gelen olayda 4 kardeş intihar etti. Alınan bilgilere göre olay 19.00 sıralarında merkez Aluçsekisi mevkiinde meydana geldi. Bir hafta önce anneleri Leyla S.’yi kaybettikleri öğrenilen Beraris, Mulin, Sacen ve Rade  kendilerine ait bağ evinde kendilerini iple tavana asarak intihar ettikleri öğrenildi.”  (Gazeteler, 22 Nisan 2011)

İntihar Üzerine Birkaç Söz

Bir yandan herhangi bir sebepten depresyona (ruhî çöküntü) giren insan aklın uç noktalarında gezer, diğer yandan son noktayı koymak için büyük bir “kararlılık” gösterir. Aslında bu durum bir paradokstur.

İntihar, genellikle insanın başa çıkamadığı ağır hissi acılar sonucu ortaya çıkar. Bu acının sebebi  farklı temel özellikler gösterse de sonuçta  depresyona giren kişi çâresizdir ve hissettiği “acı”yı ortadan kaldırabilecek bir “çözüm” bulamadığından kendini yok eder.

İntihar Eden Edebiyatçılardan

Edebiyat dünyasında da intihar eden yazar ve şairler uzun bir liste oluşturur. Meselâ sosyalist Mayakovski “üçlü aşk ilişkisi” ne (Osip – Liliya – Mayakovski) dayanamaz, 14 Nisan 1930’da kendini tabancayla vurarak öldürür. O ilişkinin  kahramanlarından Liliya Yurevna Brik de 78 yaşında intihar eder.

Edebiyatçılarından intihar eden ikisinin intiharı karamsarlık boyutu ve insanın doyumsuzluğu açısından bana çok düşündürücü gelir.

Bunlardan biri Avusturyalı Stefan Zweig. İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Hitler’in yükselişi karşısında karamsarlığa düşer Zweig. Hitler’in idare ettiği bir dünyada yaşayamayacağını düşünür ve karısını da yanına alarak mutfağa geçer, hava gazını açarak karısıyla birlikte intihar eder.(23 Şubat 1942)

Bir diğeri ise Amerikalı ünlü yazar Ernest Miller Hemingway. Dünya Edebiyatı’na onlarca cilt eser bırakan Hemingway (Silahlara Veda, Çanlar Kimin için Çalıyor, Yaşlı Adam ve Deniz) kendi iç dünyasındaki fırtınaları bir türlü dindirememiştir. 1917’de Amerikan’ın da Birinci Dünya Savaşı’na girmesinden sonra Hemingway orduya katılmak için başvurur. Ama gözündeki bozukluktan dolayı alınmaz. Ama cepheye gitme düşüncesinden vazgeçmez. Kızılhaç’ın gönüllü aradığını duyunca hemen başvurur. Ambulans şoförü olarak görev alır. 1918’de çok yakınında patlayan bir top yüzünden ağır şekilde yararlanır.

Sonrası savaş biter. Hemingway sanatının doruğuna ulaşır özellikle “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” eseriyle. Ama ruhunda esen fırtına bir türlü dinmez. İkinci Dünya Savaşı patlar 1939’da. 1942’de Hemingway Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne girer. 1944’te Fransa Çıkartması’na katılır.

1950 başlarında şaheseri Yaşlı Adam ve Deniz’i yazar. Aslında bu eserde daha sonra yaşayacaklarına dair ipuçları var gibidir. Eserde bir yandan hayata nasıl bağlanılması gerektiğini vurgularken diğer yandan hayatın “boş” olduğunu işler. Bu eserle 1953’te Pulitzer Ödülü’nü alır. Bu da tatmin edemez onu. 1954’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü alır. Bu da dindiremez içindeki sonsuz fırtınayı. Kararını verir ve 2 Temmuz 1961’de kendini av tüfeğiyle vurur.

Güzellik Şan Ve Şöhret De Yetmiyor Bazen Yaşamaya

İntihar üzerine elbette birçok araştırma yapılmıştır. Yapılıyor da. Psikolojiyle ilgilenmekle birlikte “mektepli” değilim bu sahada. Ama ünlü müntehir yazar Hemingway’in torunu oyuncu, model Louise Margaux Hemingway’in 42 yaşında dedesinin intiharının yıldönümünden 1 gün önce ( 1 Temmuz 1996) yüksek dozda uyku hapı alarak intihar etmesi, “İntihar ırsî mıdır?”  sorusunu sormama sebep olmuştur kendi kendime. Torun güzeldir çünkü. İşinin zirvesindedir. Milyon dolarlar kazanmaktadır. Amma disleksi (bir öğrenme bozukluğu) bir kayak kazası, biten evlilikler, alkol bağımlılığı güzel toruna bu sonu hazırlamıştır.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..