Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

İrade sorunu

İrade, sözlük anlamı itibariyle, 1-cazip gelen yerine doğru olanı yapabilme gücü- 2-insanın kontrol mekanizması- 3-insanın ne yapıp ne yapmaması gerektiği konusunda kendinin karar verici olmasını sağlayan güç olarak tanımlanmaktadır.

Burada bir çataldan ya da bir yol ayrımından bahsediyoruz. Her insan bu yol ayrımına gelebilir. Yol ayrımına geldiğinde bir tercih yapmak zorunda kalabilir. Muhtemelen de her insan kendisince doğru karar vermek isteyecektir. Fakat insanın doğru karar verebilmesi için iradesini kullanması ya da iradeli olması gerekmektedir. Aksi halde insan yanlış karar verecek ve istemediği bir takım sonuçlara katlanmak zorunda kalacağı açıktır. Bu gündelik yaşantımızda hepimizin yaşadığı bir durumdur. Hepimiz insan olarak yaşadığımız her ortamda bir takım tercihler yapmak ve kararlar vermek durumunda kalabiliriz. Önemli olan yaşadığımız hayatın olumsuz etkilenmemesi ve sonuçta zarar görmememiz için iradeli davranmamız ve iradeli olmamızdır. (Bir de azim konusu var tabii ki azimli de olmamız ve yaptığımız tercihi veya verdiğimiz kararı uygulamamız ve hayata geçirmemiz de gereklidir.)

Gündelik yaşantımızda iradeli olmak, iradesini kullanmak, millet iradesi, sandık iradesi en çok ve yaygın kullandığımız deyimlerdir. Son günlerde de siyasi boyutu itibariyle hükümet iradesi şekilde ifadeler çok sık kullanılmak durumunda kalınmıştır. Öncelikle siyasetçiler de başta iktidar sahipleri, milletvekilleri, bakanlar, bakanlar kurulu, başbakan da aynı şekilde iradeli olmalı ve iradesini kullanmalıdır. Ortada bir sorun varsa iktidar bu soruna karşı alacağı tavırda, alacağı kararda, uygulayacağı politikada ve sorunun çözümünde sonuna kadar iradeli olmalıdır iradeli davranmalıdır.

Bu durum hem iç politikada, hem dış politikada, hem ekonomide hem de eğitimde, sağlıkta geçerlidir. Ama maalesef bugün AKP iktidarı ülkemizi getirdiği noktada birçok alanda ve alınan bir çok kararda iradeli olamamış, iradesini ortaya koyamamıştır. Dış politikaya şöyle bir göz attığımızda, komşularımızla sıfır sorun politikası diyerek yola çıkılmasına rağmen tüm komşu ülkelerle sorunlu bir hale gelinmiştir. Düne kadar kardeş ilan edilen, ortak kararlar alınan, vizeleri kaldırılan Suriye yönetimi bir anda kötü ilan edilmiş, savaş ilan edilecek duruma gelinmesinde iktidarın iradesizliği açıktır. Irak’ın işgal edilmesi ve ABD yönetimi tarafından parçalanması, sözde Kürt devletinin ilan edilmesi ve bölücü terörü desteklediği, barındırdığı her vatandaşımız tarafından bilinen Irak ve uzantısı Kuzey Irak yönetimine karşıda bir irade ortaya konulamamıştır. Libya’ya karşı aynı şekilde önce müdahaleye ve işgale red yaklaşımı daha sonra Nato müdahalesi talebi yine aynı iradesizliğin sonucudur.

Bugün ülkemizin en önemli-bir numaralı sorunu bölücü terör örgütünün yarattığı Terör Sorunudur. Terör sorunu ile mücadele de AKP iktidarının iradesi yoktur. Niçin mi? Nasıl mı?

Bir kere bölücübaşına sözde hapishane de tanınan ayrıcalıklar (Avukatları ile görüşme serbestisi vb.) örgütü bulunduğu yerden yönetir kumanda eder hale getirmiştir. Sonra bir yandan askeri mücadele edilirken bir yandan ne olduğu belli olmayan kanıtlarla uydurulmuş iddianamelerle üst düzey askeri yetkililer özellikle terörle mücadele edenler cezaevlerine gönderilmişlerdir.

Yine bir yandan seçim dönemi MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin ortaya çıkardığı üzere hapishane de bölücü başı ile müzakereler yapılmış bir yandan da “hayır görüşme yapılmamıştır” (Başbakanın bunu miting meydanlarında ifade eden siyasi parti başkanlarına küfürler ederek red etmesi) diğer yandan da “görüşmeleri devlet yapmıştır” diyerek görüşmelere kılıf uydurmaya çalışarak görüşmeleri kabullenmiştir. Bir yandan bölücübaşının yol haritalarının ortalara saçılması, bir yandan da Kürt açılımı, Demokrasi Açılımı, Kardeşlik açılımı gibi kılıflarla terör örgütü ve onların siyasi destekçilerine hoş-iyi görünme çabaları… Sonra bir yandan MIT Müsteşarı düzeyinde ve devletin üst düzey bürokratları düzeyinde görüşmelere devam edilirken bir yandan da başkent Ankara’nın göbeğinde patlatılan bombalar, şehir merkezlerinde polis karakollarına ve polis araçlarına yapılan uzun namlulu saldırılar, kısaca şehre inen terör… Listeyi ve örnekleri uzatmak mümkün.

Tüm bu ifade edilenler AKP hükümetinin terörle mücadele konusunda bir irade ortaya koyamamasının sonuçlarıdır. AKP hükümeti ülkeyi şehit haberlerine sığınarak, artık analar ağlamasında ne olacaksa olsun, kan akmasında ne olursa olsun (ülkenin bölünmesi dahil) yeter ki kan dursun, terör bitsin noktasına getirmiştir.

Hükümetin yapması gerekenler nelerdir? Ana hatları ile AKP hükümeti, Terör örgütünün yurt içi ve yurt dışı maddi-manevi destekleri-kaynakları kesilmelidir. Teröre zemin hazırlayan ve insan kaynağı oluşturan Kürt kökenli vatandaşlarımızın etnik ve kültürel kimlikleri ve yaşayışları önündeki engeller her neyse bunlar demokratik haklar temelinde kaldırılmalıdır. Etnik-kültürel yaklaşımlar tek başına yetmez, ekonomik kalkınma ve eğitim seferberliği ile tüm ülke olarak desteklenmelidir. En önemlisi terörle terörün anlayacağı dille konuşmak gerektir (sınır ötesi hareket dahil), etkin bir silahlı mücadele edilmelidir. AKP hükümeti Libya’nın, Suriye’nin iç işlerine gösterdiği ilgiyi ve ayırdığı mesaiyi ülkemizin terör belası için kullanmak zorundadır. Her şehit haberi sonrasında boş nutuklarla, sloganvari sözlerle terörü uyutmaya çalışmamalıdır.

Sonuç olarak; Terörle mücadele bir irade gerektirir. AKP hükümeti artık bir irade ortaya koymalı ve iradeli davranmalıdır. Çok geç bile kalınmıştır.

 
Toplam blog
: 3
: 6886
Kayıt tarihi
: 15.09.08
 
 

Gaziantep'te yaşıyorum. İnsan Kaynakları Uzmanıyım. PRO-DA Yönetim Sistemleri Geliştirme şirketind..