Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Irak savaşı ve 655 bin ölü

Irak savaşı ve 655 bin ölü
 

Irak topraklarında huzurun sesini duyabilmek için sadece 26 milyon kişinin daha ölmesi gerekiyor. Bunun için de biraz daha sabretmeli! Dünyanın süper gücü ABD amacına mutlaka ulaşacaktır. Huzuru götüreceğiz dediği Irak’a eli boş gitmediği gibi, eli boş da dönmeyecektir!

Irak Savaşı, savaş olmaktan çoktan çıktı. İnsanların gözünün önünde yaşanan bu dram, artık bir insanlık ayıbıdır. Masumların ölmediği bir gün yaşanmıyor ki, bunun adı huzur için savaşmak olsun.

20 Mart 2003 günü sabaha karşı Irak topraklarına ölüm yağmaya başladığını, sabah olduğunda gazetelerinden öğrenmiştik. Manşetlerden verilen bu haber, Amerikan askerlerinin eşlerinden, çocuklarından ve ailelerinden ayrılma fotoğrafları eşliğinde veriliyordu. Düşen bombaların yarattığı dehşet görüntüleri neredeyse tüm gün boyunca yayınlanırken, aile fotoğrafları ile süslendiği için barış elçisi gibi algılanmalarına neden oluyordu.

Birinci günün ardından savaş fotoğrafları Iraklı çocuklara yardım eden Amerikalı askerlerin görüntüleri ile dolmuş ve ölüm haberleri ile sanat bir araya getirilmişti. İlk günlerde belki de bazılarımızın içindeki ölüm haberleri için duyulan acıya, Amerikalı askerlerin sevdiklerinden Iraklı çocuklara mutluluğu götürmek için ayrıldıkları düşüncesi eşlik ediyordu.

Bu süreçte en fazla gerilen ülkelerden biriydik. Hava sahamızın açılması, Irak’a asker gönderilmesi ve topraklarımızın bir bölümünün lojistik amaçlı kullanılması gibi konular karnımızı ağrıtıyordu. Biz Kuzey Irak topraklarına müdahale edebileceğimizi söyledikçe, İngiltere ve ABD de üstü kapalı bir şekilde bizi tehdit ediyordu.

Sonuçta biz geçit vermeyince, hava indirme harekâtı ile Irak’a farklı bir cepheden girdiler. Bu ilk günlerin hemen ardından, ABD askerleri bir süre direnişle karşılaşmıştı. Hem Irak askerleri, hem sivil direnişçiler, hem de aşiretler savaşıyor diye söyleniyordu. Irak’ın en güçlü ve çetin cepheleri henüz savaşa başlamadığı için de ABD’nin yaş tahtaya bastığı konuşulur olmuştu. Hatta kimi devlet adamlarımız bile, “iyi ki savaşa girmemişiz” diye düşünürken, hatta “savaşanlar düşünsün” anlamına gelen açıklamalar yapılmıştı.

Ancak çok geçmeden tablo birden değişti. Ne ortada direniş, ne de dayanması beklenen bir cephe kaldı. Saddam’ın fedaileri de buhar olup uçtu. Hepsi sır oldu gitti. Üstelik Saddam ABD için sürprizler hazırlıyor diye beklenirken, o da birden yok olup gidivermişti. Kimyasal silahlar patlayacak diye bekleyenler de yanılmıştı.

Ardından zaferin bir sonucu olarak heykellerin yıkıldığı görüntüler önümüze geldi. Derken Saddam yakalandı. Yargılama sürecinin ardından da, dünyanın dört bir yanında katliamlara imza atanlar iplerde ancak salıncak sallanırken, O bir bayram sabahı apar topar asılıverdi.

Bugün savaşın başlamasının üzerinden tamı tamına 4 yıl geçti. Bu süreçte 655 bin sivil Iraklı öldü. Ölen asker ve direnişçi sayısı ise bilinmiyor. Amerika’nın kaybı ise ölen 3200 Amerikalı asker ve harcanan 340 milyar dolardır. Bu da her geçen gün 250 milyon dolar artıyor.

Sonuç bu işte! Irak’ta bebekler öldü. Anneler yavrusuz kaldı. Evi başına yıkılan ve göç etmek zorunda kalan masumlar da cabası. Kadınların seks köleliği için kaçırıldığından tutun da, savaşın organ mafyasına yaradığına dair pes dedirten söylentilere kadar dudak uçuklatan pek çok iddia da ayyuka çıktı. Savaşın başlamasından bu yana 1, 5 milyon Iraklı göç ederken, ailelerinin de göç etmesiyle birlikte bu sayının artacağı tahmin ediliyor. Mezhepler arası gerginlik ve etnik ayrımcılık nedeniyle de Irak bölünme söylemleri altında ölüm meleğini ağırlamaya devam ediyor!

Savaşın ABD’ye açtığı maliyetle, Irak’ta ölen ve göç eden 2 milyonu aşkın Iraklı düşünülünce bunun bir huzur operasyonu olduğuna inanmak mümkün değil!

Eğer ABD, “bu bir huzur operasyonuydu” diyorsa, benim ABD’ye naçizane bir tavsiyem olacak: “Lütfen bir sonraki huzur operasyonuna çıkmadan önce, 340 milyar doları o ülkeye verin. Huzurun kralını bulurlar! Böylece masum insanlar sizin kurşunlarınıza hedef olmamış olur!”

Bu arada 1936’da İngiliz Avam Kamarası’nda petrolün İngiltere için önemini anlatan İngiltere Başbakanı Churchill’e ait şu sözü hatırlatmadan geçemeyeceğim: Churchill, “Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir” demiş!

Bütün bunlardan sonra, bireysel de olsa bir insan olarak tepkimizi gösterebiliyor muyuz? Yoksa hâlâ “bu bir huzur operasyonudur” mu diyoruz?

Görsel kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Iraq_War
Galeri kaynağı: http://www.milliyet.com.tr 2003 yılı internet sayfaları.

 
Toplam blog
: 66
: 5959
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Anadolu benim, ben de Anadolu'nun canıyım!   ..