Irak’ta neler oluyor?

2003 yılının Mart ayında Irak işgaline başlayan Amerika Birleşik Devletleri, Nisan ayında Saddam Hüseyin’i devirerek amacına ulaştığını sanıyordu. Oysa ki, hesaba katmadıkları çok daha önemli sorunlar vardı ve savaş bitmemişti.

2003’ten 2007 sonuna kadar bölgeye ‘’demokrasi’’ getiren ama akan kanı durdurumayan ABD’nin Mart 2008’de düşmanı Irak’ta Şii grupların bağlı olduğu Mehdi Ordusu oldu.

Mehdi Ordusu’nun başında genç bir lider olan 1973 doğumlu Mukteda Es-Sadr bulunuyor. Genç yaşına rağmen Irak Savaşı’nın en önemli figürlerinden biri olan Es-Sadr’ın ismini ilk kez duyuşumuz değil bu… Saddam Hüseyin’in yükselişi gibi Es-Sadr’ın yükselişi de ABD eliyle oldu. Köklü bir aileden gelen Mukteda’nın yıldızı 2003’te savaşın başlamasıyla beraber duyuldu. 4 Nisan 2004’te ilk büyük saldırısını gerçekleştiren Mehdi Ordusu, Saddam’ın devrilmesinden sonra ABD’ye karşı geniş çapta mücadele veren tek örgüt olmasıyla dikkat çekti.

Merkezi Necef’te bulunan Mehdi Ordusu 2004 yılının Nisan ve Haziran aylarında Amerika’ya karşı büyük isyanlara girişti. İsyanların ‘’kısmen başarısız’’ olmasının nedeni Mehdi Ordusu’nun sadece Şiiler’in desteğine sahip olması ve ülkenin diğer unsurları tarafından desteklenmiyor olmasıydı.

İsyanın bitmesine karşılık olarak Es-Sadr’ın 2005 Seçimleri’ne katılma isteği vardı. Es-Sadr’ın seçimlere katılmasına izin verilmedi ama Şii lider Nuri El Maliki Başbakanlık görevine getirildi.

‘’Ordu’’, Ağustos 2007’den bu yana sessiz kalırken Mart 2008’de Basra’da isyan patlak verdi. 30 bin kişilik Irak ordusuna karşılık 16 bin kişilik Mehdi Ordusu’nun savaşı kısa ama çok kayıplı sürdü. Toplamda 320 insan ölürken, 500 kadar insan öldü. Es-Sadr ‘’ateşkes’’ ilan etti.

ABD’nin Es-Sadr’a ateşkes karşılığında ‘’mahkumları affetme güvencesi’’ verdiğini tahmin ediyoruz. Peki, bu bizi barışa götürür mü? Sadece kısa vadede. Şiiler’in yeni bir devlet kurmak istediklerini ve İran’dan etkilendiklerini hepimiz biliyoruz. Mehdi Ordusu, 2005 sonrası hala ne kadar güçlü olduğunu ispatladı.

Ölenlerin ve yaralananların ‘’insan’’ olduğunu üstüne basa basa hatırlatma ihtiyacı duyuyorum. Irak’ta ölenlerin ve yaralananların insan olduğu unutulmuş durumda. Kayıpların hangi taraftan olduğunun hiçbir önemi yok, çünkü onlar ‘’insan’’ !