Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '13

 
Kategori
Dünya
 

İran Azerilerine uygulanan zulüm

İran Azerilerine uygulanan zulüm
 

İran'ın kuzeyinde büyük bir Azeri nüfus yaşamaktadır. Resmi kaynaklara göre İran'ın %16'sını Azeriler oluşturmaktalar. Bu açıdan bakıldığında dünyada en fazla Türk azınlığın yaşadığı ülke İran'dır. Ama milli kimliklerini koruyacak hiçbir hakka sahip değildirler. Farslarla tek ortak özellikleri Şii müslüman olmalarıdır ve bu özellikleriyle kolayca asimile olmaktadırlar. Kendi dillerinde eğitim hakkına, basın, yayın hakkına sahip değiller.

Öyle ki İran'ın başkenti Tahran'da Azeriler üzerinde yapılan bir ankette buradaki Azerilerin %30'u ana dilini Farsça olarak belirtmiştir. Bunların hepsinin Azerice konuştuğu teyit edilmiştir. Bu asimilasyon politikasının resmi kanıtıdır. Bir topluma soykırım uygulamakla onları asimile etmek arasındaki fark nedir? Ölmezsiniz kimliğinizi kaybedersiniz. Ama nihayetinde öleceğiniz için kimliğini kaybetmiş nesillerin ataları olarak tarihe geçersiniz.

İran'da yasal ve kültürel haklarını talep eden pek çok aktivist İran hükümetince tutuklanmakta, işkenceye maruz kalmaktadır. Bazı aktivistler de idam edilmiştir. Çin'de Uygurların hakkını savunanlar  kendileriyle hemen hemen aynı dili konuşan İran Azerilerinin hakkını niye savunmuyorlar?

Gayri-resmi rakamlara göre İran Azerilerinin nüfusu 30 milyondur ki bu da % 40 oranla Perslerle aynı sayıda olduklarını gösterir.

Asimilasyonun en açık kanıtı İran halkının kimlik aidiyetini gösteren anketler olmuştur. Humeyni iktidara geldiğinde İran halkının % 40'ı kendisini Farsi olarak ifade ederken, bugün bu oran % 60'a çıkmıştır.

İnsan Hakları raporlarına göre İran cezaevinde 1000'in üzerinde Azeri öğrenci Pan-Türkist fikirler yaymak ve terörist faaliyetlerde bulunmak suçuyla yatmaktadır. Toplam 20.000 Azeri Türkü aynı suçlamalarla hapiste bulunmaktadır. Milli kimliklerinin Azeri olduğunu ifade edenler kamu sektöründe çalışmaktan mahrum edilmektedir.

İran Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlığında da açıkça Ermeni tarafında yer almaktadır. Öyle ki İran 1990'larda Azeri-Ermeni çatışmasında Ermenilerden kaçan Azerileri kabul etmemiş ve ölüme terk etmiştir.

Pers faşizmi Pehlevi hanedanının kurucusu Rıza Pehlevi ile başlamış ve onun döneminden beri en önemli etnik grup Azerilerin üzerinde sistemli bir asimilasyon politikası uygulanmaktadır. 1979 İslam Darbesi'nden sonra da asimilasyon politikası Şii mezhebi üzerinden devam ettirilmektedir.

Bugün İran'da Azerilerin Farsi olduğunu iddia eden tezler ileri sürülmektedir. Bu tezlerden biri Azerilerin Fars kökenli olduğu ama Moğol istilasından sonra Türkleştiğidir. İkinci tez ise Osmanlı'nın İran'da egemenlik kurmak için bu bölge ahalisini Türkleştirdiği yönündedir. İran bu tezleriyle bile yanılgıya düşmektedir. Zira Azerilerin nasıl Türkleştikleri değil, şu anda hangi ulustan oldukları ve hangi dili konuştukları önemlidir. Sonradan Türkleşmiş olsalar bile şu anda Türk kimliğine sahipler, haklı olarak eğitim ve kültürel haklarını istemektedirler.

İran Azerilerin yoğun olduğu kuzeydeki bazı şehirleri bağlı bulundukları eyaletten kopararak Fars nüfusu yoğunluklu eyaletlere bağlamaktadırlar. 1994'te Zencan eyaletine bağlı Kazvin bu eyaletten ayrılmıştır. Bununla Azerileri bölmek, nüfuz alanlarını daraltmak, siyasi birlik gayretlerine darbe vurarak, onları sindirmek amaçlanmaktadır.

Azerbaycan Azerileri ile İran'daki soydaşlarının arasındaki farklılıklar Fars zulmünün kanıtıdır. Kuzeydeki Azeri kadınlar istedikleri gibi giyinip, gezebilmekte, siyasal haklarından faydalanmaktadırlar. Ama İran'daki Azeri kadınlar sokakta bile özgürce dolaşamamaktadır. Giyimlerine ve sözde dini ahlakı bozabilecek hareketlerde bulunmaları tehlikesinden ( ! ) dolayı hareketlerine bile müdahale edilmektedir. Zira coplu ahlak polisleri her yerde karşılarına çıkmaktadır.

Türkiye'nin turancıları sürekli olarak Çin'in Sincan Uygur özerk bölgesindeki Uygurların zulme uğradığını ve Türkiye'nin de buna sessiz kaldığını iddia ederler. Rusya'nın Çeçen-İnguş özerk cumhuriyetindeki Çeçenler için de hakeza aynı iddiaları vardır. Ama Gürcistan'daki Abhazların ve İran'daki Azerilerin maruz kaldıkları baskıları hiç gündeme getirmezler. Acaba bu durum iki ülkenin Türkiye ile dostluğundan mı kaynaklanıyor? Yoksa Türk milliyetçilerinin özellikle Ruslara ve Çin'e olan kadim düşmanlığından mı kaynaklanıyor? Sovyetler ve mirasçısı Rusya Türk azınlıklara özerk cumhuriyetler kurma hakkı vermiş, kendi resmi dillerini, bayraklarını, milli marşlarını kabul etme hakkı tanımıştır. Rusya nüfusunun % 20'si azınlıklardan oluşmaktadır ve bunların çoğu Türk kökenlidir. Federasyon dahilinde olan 21 özerk cumhuriyetin çoğu Türklere aittir. Türkler kendi dillerinde eğitim hakkına da sahiptirler va bu da asimilasyon önünde ciddi bir engeldir. Rusya'da milliyetçi adıyla bir parti kurulması yasaktır. Rusya'nın faşisti Jirinovski'nin bile partisinin adı Liberal Demokrat Parti'dir ve bu şahıs etnik ayrımcılık yaptığı için pek çok kez ceza almıştır. Çin Uygurları da özerk cumhuriyete sahip olarak yerel ve kısmen bağımsız devlet teşkilatını kurmuşlardır.

Mesele Türklerin hangi devletlerde yaşadığı değil, hangi devletlerde haklarından mahrum olduğudur. Dini totalitarizmin temsilcisi İran'da Türkler asimilasyon ve baskı politikalarına maruz kalmakta ancak Türkiye bu Türk azınlığın hakkını savunmamaktadır.

 
Toplam blog
: 45
: 1915
Kayıt tarihi
: 28.03.12
 
 

1981 yılında Bursa'da doğdu. İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü ve Uludağ Üniversitesi Türkçe Eğitim..