Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '11

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

İran’ı keşfediyorum

Eminim içinizden “Bu sıcak mevsimde İran’a gitmek de ne oluyor? şeklinde düşünüyorsunuz. Aslında temmuz sıcağında İran’a gitmek bana da pek akıllıca görünmüyordu. Gezi tarihi önceden kararlaştırılmış olduğundan İran’a gerçekten gitmek istiyorsam bu tarihe uymak zorundaydım. Ya da İran’a gitme sevdamdan vazgeçecektim. İran’daki hava sıcaklığı dışında beni endişelendiren diğer konu ise örtünecek olmamızdı. Neyse ki sevgili rehberimiz Zafer Bozkaya gitmeden önce İran’daki bayanların nasıl giyindiğine dair bazı fotoğraflar yollamıştı. Fotoğraflarda İranlı bayanlar genellikle pantolon ve kalçalarını kapatan uzun bluzlar giyiyorlardı. Başları yarı örtülüydü. Saçlarını topuz yapıyorlar ve başörtüsünü bu topuz çıkıntısı üzerinden başlatarak takıyorlardı. Saçlarının ön tarafı tamamen açıktaydı. Şeriat kanunları halen geçerli olduğu için başörtüyü tamamen çıkartamıyorlardı. İran’da M.Ö 3000’ lerden kalan eski kültürleri göreceğim için çok heyecanlıydım. Ünlü şair Sa’di, Hafız, Firdevs’in doğduğu, Ömer Hayyam ve hatta Mevlana’nın bulunduğu bu güzel ülkeyi görmeyi sabırsızlıkla bekliyordum. 10 günlük İran gezim süresince Tahran, Qum, İsfahan, Yezd, Shiraz şehirlerini gezdim. Gezide 5 güzel insan ile birlikteydim. Sevgili rehberimiz Zafer, Bangkok gezimde tanıştığım sevgili dostum Leyla ve İran gezisinde tanıştığım güzel insanlardan Nuray, Şenay ve Ayhan.

İran gezi yazımı diğer yazılarımdan farklı olarak döndüğümde yazmaya başladım. Size şimdiden İran hakkında kopya verebilirim. Diyebilirim ki iyi ki gitmişim. Sizin de bir gün mutlaka yolunuz düşer ise bu ülkeyi görmeyi ihmal etmeyin. İnşallah benim keyif aldığım gibi İran yazılarımı okurken siz de keyif alırsınız.

Sevgiler Önemli Not:Gezim hakkında yazdığım yazıların arasında tarihe dayalı hikayeler Sevgili Zafer Bozkaya’nın İran Gezi Rehberinden alınmıştır. Siz de benzer geziyi yapmak isterseniz irangezi.com’dan Zafer Bozkaya ile irtibata geçebilirsiniz.

Diğer Önemli Not: Gezi anılarımdan önce İran Hakkında Bilgi sahibi olmak isteyen aşağıdaki notları göz gezdirebilir. Aşağıdaki bilgiler Wikipedi ile Sevgili Zafer Bozkaya’nın İran Gezi Rehberi kitabından alınmıştır.

İran’da konuşulan Dil: Yoğun olarak Farsça konuşulmaktadır. Farsça Aryan veya Hint-Avrupa dillerinin Hint-İran dilleri dalına ait bir dildir. Eski Farsça’ya ait en eski kayıtlar Ahameniş İmparatorluğuna kadar gitmektedir ve Eski Farsça örnekleri günümüzde İran, Irak, Türkiye ve Mısır’da bulunmaktadır. Farsça dışında İran’da kullanılan görece yaygın olan diğer Azerbaycan Türkçesi, Kürtçe ve hatta izafi olarak çok yaygın olmayan Arapça ve Ermenice dillerinde de yapılan birçok yayın ve basılan eser vardır.

İran ülkesini 1500 yıl boyunca Türk hanedanlar, aşiretler, ordular yönetmiştir. Türk lehçeleri İran’da çok yaygındır. Yirminci asrın başlarında İran'ın ekseriyetinin ana dili Türkçe idi. 100 yıllık asimilasyon politikaları sonucu bugün bile nüfusun %40-45'ı Türktür.

Edebiyat: İran birçok ünlü şair yetiştirmesine rağmen ne yazık ki Ömer Hayyam gibi ancak birkaç isim batılı okurlar tarafından bilinmektedir oysa Hafız Sadi ve Firdevs gibi isimler çoğu İranlı için çok değerlidir. 1634’ten beri ünlü şairlerin kitapları batı dillerine çevrilmektedir. Ayrıca Firdevsi’nin yazdığı Şehname ‘de İran edebiyatının önemli eserlerindendir.

Sanat : İran UNESCO tarafından arkeolojik mimari kalıntıları ve yerler açısından dünyadaki en önemli yerler arasında yedinci sıradadır. UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'ndeki on beş mimari eser İran mimarisine aittir.

Din: Halkın çoğu şii dinine bağlıdır. 5 vakit namaz yerine 3 vakit namaz kılarlar. İran’daki tüm şehirlerde Hz Ali’nin imajına rastlayabilirsiniz. Şiiler namaz sırasında Mühr-ü Namaz taşını kullanıyorlar. Bu taş Kerbala toprağından gelmektedir.

En Önemli Tarihi Eser: Kurus Silindiri: Tarihte ilk insan hakları bildirisi Kral Kurus tarafından hazırlanmış. Maalesef eserin aslı British museumda sergileniyormuş.

Para birimi: İran riyali ve tümendir .

Yüzölçümü: İran Türkiye’nin 2 katı büyüklüktedir.

İran Bayrağı :İç savaştan sonra İran İslam hükümeti kendine yeni bir bayrak belirlemiştir. Bayrağın renkleri yeşil, beyaz ve kırmızıdır. Bayrağın tam ortasında “laillahe illallah” yazısı, bu yazının kenarlarında şerit şeklinde 11 adet “ allahü ekber” yazısı yer almaktadır.

İran Tarih: M.Ö 3000-2000 Elamlılar geliştirdikleri çivi yazısının eşsiz yapısı ile İran uygarlığında önemli bir yere sahip olmuşlar. M.Ö 3000 Aryanlar soğunun artması ile çeşitli yerlere göç etmiştir. Aryanlardan sonra Med uygarlığı geliyor. Bunlar etnik olarak hint –avrupa ırkına mensuplarmış. Sonra M.Ö 500 yılında Parslar geliyorlar. Pers kralı Kurus Med’leri yeniyor. Büyük Kurus’ın kurduğu Agemenyan imparatorluğu M.Ö 550-333 yıllarında bölgede hüküm sürüyor. Kurus’tan sonra I. Darius sonrasında ise Darius’ın oğlu Xerkes Hindistan ve Egeye kadar topraklarını genişletmişler, Mısır’ı topraklarına katmışlardır. Persepolis’in kuruluşundan sonra 23 ayrı ülkeyi imparatorluklarına katmışlar. M.Ö 334 yılında Büyük İskender Agemanyon kralı III Darius yeniyor ve Persepolis’i yakıp yakıyor. Sonra Aşhaniler Bölgeyi ( Partlar) işgal ediyor. Su yollarını geliştiriyorlar. M.Ö 224-638 Şaşaniler hakim oluyor. Zerdüştlar devlet dini haline geliyorlar. Sasaniler döneminde bilim alanında gelişmeler olmuş. Yollar, köprüler yapılmış. Zamanla burası büyük bir bilim ve felsefe merkezi haline gelmiş. İran İslam sanatı olarak bilinen mimari, yazı, edebiyat ve şiir sanatları Sasaniler döneminde gelişmeye başlamış. Sonra Arap istilası ile İslam dininin kabul edilmiş. İmamlık sistemi ile günümüze kadar devam eden şii-Sünni kavgası filizlenmeye başlamıştır. Abbasiler İran’ı 600 yıl yönetmiş. Ülkede sürekli bir savaş halinin olması ile sırayla Selçuklu Türkleri, Moğollar ve Timur’un kuvvetleri ülkeyi işgal etmeye başlamış. 1051 yılında Selçuklular İsfehan’ı başşehir yapmışlar. Bu dönemde edebiyat ve bilim gelişmiş. Ömer Hayyam bu dönemlerde yetişmiştir. 1220 yılında Moğol hükümdarı Cengizhan ülkeyi istila etmiş. Cengiz Han‘nın torunu Hülagu Han hiristiyanlık ve Budizm arasında gidip gelirken sonunda Müslümanlığı seçmiştir. 1402 yılında Moğol Türk hükümdarı Timurlenk bölgede hüküm sürmeye başlamış. Sonra kısa bir dönem Karakoyunlu ve Akkoyunlu adlı 2 türkmen kabilesi hüküm sürmeye başlamış. 1502 yılında Şii hanedanı olan Safevilerin yönetimi ele geçirmesi ile İran tekrardan doğmuştur. Safevi devletinin güçlenmesi ile Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail’in üzerine yürümüş ve Çaldıran ovasında Osmanlı orduları galip gelmiştir. 1736 Safavilerin zayıflaması ile 1736 yılında Afgan-Azeri kralı Nadir Şah İran’ı işgal etmiş. Nadir Şah, Hindistan’dan getirttiği değerli taşlarla süslenmiş meşhur tavus kuşu tahtı ve Kuh-i Nur elmasının keyfini sürerken 1747 yılında suiskata kurban gitmiştir. Sonrasında Zend hanedanı ülkeyi yönetmiş. 1796 yılında Koçar kabilesi ülkeye işgal etmiştir. Aga Muhammed Han İran’ı batı kültür ile tanıştırmıştır. İlk meşrutiyet 1906 yılında ilan edilmiş. İran I.Dünya savaşında tarafsız kalmakla birlikte Rusya ve İngiltere’nin etkisi altında kalmıştır. 1917 Ekim devriminden sonra Ruslar İran üzerindeki iddialarından vazgeçmişlerdir. İngilizler İran’a hakim olmuştur. 1926 yılında Koçar kralı Ahmet Şah’ı deviren Rıza Han Pehlevi hanedanlığını kurmuş. İran’da modernleşme başlamış. Rıza han sürekli Atatürk’ü örnek alırmış. Atatürk’ün yaptığı reformları İran’a adapte etmeye çalışmış. 2.Dünya savaşında tarafsız kalmayı seçmiştir. Bazı toprakları Rusya tarafından ele geçirilince, Amerika ve İngiltere’ye yaklaşmış. 1941 yılında sürgüne gönderilmiş yerine 22 yaşındaki oğlu Muhammed Rıza Şah beyaz devrim adıyla büyük bir reform hareketine girişmiştir. Bu reform hareketi kapsamında; kamu kuruluşları özelleşmiş, toprak köylülere satılmış, sosyal güvenlik sistemi kurulmuş, Köylere eğitim gönderilmiş, eğitim sistemi baştan aşağıya gözden geçirilmiştir. Batı tarzı giyim, yaşam şekli teşvik edilmiştir. Ancak maalesef halk Şah’ın vizyonunu paylaşmıyormuş. Batı tipi yaşam ile halk kültür şokuna girmiş. Bu sıralarda halka tek destek veren grup ulemalar ( din adamları) olmuş. Ulemaların büyük toprak sahibi olmaları, toprak reformunun onların aleyhine olması, seçme ve seçilme haklarının Müslüman olmayanlara da tanınması ve yüksek enflasyon sebebiyle Şah’ın otoritesine karşı gelenler olmuş. Ekonominin kötüleşmesi petrol üretimi ve satışındaki başarısızlık sonucundan sürgündeki dini lider Ayetullah Humeyni’nin gittikçe popülaritesi artmış. 1.2.1979’da Humeyni İran’a geri dönmüş. 10.2.1979 da İran İslami hareketi zafere ulaşmış. İran Halkının %97 sinin evet oyu ile, halkın devrimi desteklediği ispatlanmış olmuş. 1980 de İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin beklediğinden daha kuvvetli bir ordu ile karşılşamış. Ve 1988 ‘de ateşkes ilan edilmiş. 1989’da Humeyni ölünce bir süre belirsizlik yaşanmış. Cumhurbaşkanı Rafsancani belirli bir modernleşme hareketi başlatmış. Fakat çok başarılı olmadı. 2005 yılında ise Ahmedinejad cumhurbaşkanı olmuştur. İran’daki Etnik Gruplar: İrani Gruplar : Tatiler, Talişler, Gilekler, Taberler, Leler, Kürtler, Guranlar, Şemmanik, Raciler, Sangseriler, Aştiyanlar, Lorlar, Farslar, Larlar, Sistaniler, Beluçlar, Tacikler, Afganlar Hintli grupları: Çingeneler, Brahoiler, Jatlar, Hintler Hint –Avrupalılar: Ermeni, ruslar Türkler: Azeri, Türkmen, Kaşkayı, Halaç, Kazak, Özbekler Sami ırkından olanlar: Araplar, Asuriler, Aramiler, Yahudiler, Afrikalılar, Kafkasyalılar: Gürcüler, Çerkezler 

 
Toplam blog
: 615
: 248
Kayıt tarihi
: 09.11.10
 
 

Geçmişte finans sektöründe ağırlıklı olarak iyileştirme ve geliştirme projelerinin hayata geçiril..