Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

İran ve Suriye Türkiye'ye saldıracakmış...

İran ve Suriye Türkiye'ye saldıracakmış...
 

Mübarek kurban bayramının olabildiğince kutlanmaya çalışıldığı ülkemizde şimdi de kafalara bu hikaye sokulmaya çalışılıyor.

Emperyalizmin uşağı ülkelerden birinin emperyalizm denetimindeki bir gazetesinde paraları malum efendilerce ödendiği ortada olan biri çıkıp bayrm üfürüğünü yapıyor. “Suriye ve İran birleşip Türkiye'ye saldıracaklar” İnandırıcı olabilmek için de hedefin Türkiyedeki ABD üsleri olduğunu yazıyor. Amaçsa bir süre sonra ABD ve İsrail'in ortadoğudaki ABDnin önünde diz çökmemiş son iki devlet olan Suriye ve İran'a saldırıyı ciddi ciddi düşünmesi vardır.

Eeeee, saldırırsa saldırsın, Türkiye ye ne diyenlere anlatalım.

Yaklaşık 60 yıldır Türk ordusunun ihtiyaçlarının büyük bir kısmı NATO kanalı ile veya doğrudan ABD tarafından karşılandı. Borç, hibe, yardım gibi isimler altında silahından elektronik gereçlerine kadar savaş gücünün büyük kısmı oradan geldi. Subaylar seminer, toplantı gibi birçok isim altında ABD de eğitildi, beyinleri yıkandı. Nedeni soğuk savaş döneminin ikinci gücü Rusya ile yapılması olası bir savaşta Türk ordusu ön saflarda savaşsın diye. Bütün bu yıllar boyunca sivil halka öyle propoganda yapıldı ki, Rusları adeta uzaylı düşman sandık. Rusya komünizmden kapitalizme geçtiğinde kapılar karşılıklı açılınca o insanların da bizim gibi insan olduklarını hayretle gördük. Bu gün Rusya gerek ekonomik gerek sosyal olarak en az sorunumuz olan dostlarımızdan biridir. Değişen tek şey Rusya artık ABD düşmanı değil.

Uzun yıllar besleyip iaşesini karşıladığı bu devasa orduyu ABD soğuk savaş bitti diye bir kenara atamazdı. İlerde ortadoğuyu ve orta asyayı ele geçirme planlarında Türk ordusu da vardı. Irak' a girmek istediğinde Türk ordusunun da yanında olmasını çok istedi. Ama vatansever bazı üst rutbeli subayların direnmesi yüzünden bu olmadı. Tabii ABD askerimizin kafasına çuval geçirerek, o dönemin hemen hemen bütün subaylarını silivri esirhanesine göndererek cezayı kesti. Türk hükümeti de bundan çok iyi ders aldı ki, Libya ya yapılan haçlı saldırısında, deniz kuvvetlerimiz, 1974 Kıbrıs harekatında yanımızda olan tek dostumuza haçlı orduları ile birlikte saldırdı.

Bu ne ifade eder? Denebilir ki, Türkiye birlik yollamasa da NATO Libyayı işgal edebilirdi. Doğrudur. Bu şunu göstermiştir. “ABD bundan sonra Türk ordusuna şuraya saldır derse Irak saldırısında olduğu gibi bir direniş ile karşılaşmayacaktır.” ABD bizi belkide en iyi dostumuza saldırtarak hepimizin kafasına bunu sokmuştur.

Bop planının devamında ortadoğuda ABD hegemonyasına girmeyen İran vae Suriyenin halledilme zamanı geliyor. Zira her türlü korsanlığa rağmen ABD ekonomisi kriz içinde ve orta asyanın müthiş Yer altı zenginliklerine bir an önce ulaşması gerekiyor. Bu anlamda kapı ağzında İran ve Suriye duruyor. Onlar halledilmeli yoksa ABD halkı ve hükümetleri vede başkanları çok zor durumda kalacak. Fakat ABD halkı bütün bunlar için çocuklarının ortadoğuda ve asyada ölmesini istemiyor. Onların yerine ölecek başkaları olmalı. Bu noktada ABD haklı. Türk ordusunu biz besleyip büyüttük, bizim için savaşsınlar, ölsünler diyorlar.

Bu konunun askeri tarafı. Sivil propoganda tarafı da müthiş bir hızla ilerliyor. Düşünün, daha geçen yıl Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplamadık mı? Esad sevgili kardeşimiz değilmiydi? İrana komşu kapısı gibi büyüklerimiz gidip gelmedi mi? Başbakanımız ile Ahmedinecatın sarmaş dolaş olduğu günler daha dün. Ne oldu da onlarda tıpkı Kaddafi gibi düşmanımız oluverdiler? Bize ne yaptılar? Boşuna kafanı yorma sevgili okur. Hiçbir şey yapmadılar. Dün ne iseler bu günde o lar. Sadece ABD öyle istiyor.

Şimdi kimileriniz “Yok artık daha neler, bizim hükümet bu kadar bağımlı olamaz” diyebilirler. Yıkılan kuzey Afrika rejimlerine bir bakın. ABD Afganistan ve Irak'ın işgalini askeri ile yaparken çok büyük bedeller ödedi. Hala da tam hedefe ulaşabilmiş değil. Yani sizin anlayacağınız pahalıya geldi. Maliyeti düşürmek için daha sonraki işgalleri o ülkenin kendi halklarından birine ve NATO ya yaptırıyor. Yugoslavya örneğini ne çabuk unuttuk. Birden bire Kuzey Afrika ülkelerinde özgürlük rüzgarları esti. Ayaklanan bir avuç insan nasıl bir güce sahiptiler ki kocaman rejimleri (sözde) yıktılar. Bütün bu olaylar cereyan ederken bizde PKK güneydoğuda sivil uzantıları ile özerklik ilanına bile gitmedi mi? Bu durum ABD nin aba altından göstyerdiği bir sopadır. Tercümesi ise, “benim dediklerimi yapmazsan yarın seni de onlar eli ile yıkarım. Kaddafinin, Saddmın sonunu unutma” şeklindedir.

Ancak bu rezil duruma halk da alıştırılmalıdır. İşte sevgili okur gazetelerde sık sık haber diye gözümüze sokulan bu yazılar bizim beynimizi yıkamaya, komşularımızın bize düşman olduğunu beynimize kabul ettirmeye çalışmaktır. Bir zaman komünizmi bir nevi yönetim şekli değilde din dışılık olarak kafamıza sokmuşlardı. Bakalım bizi komşularımıza düşman edip yarın onların üzerine saldırtmak için daha neler üfürecekler.

İzmir 2011

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..