Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İş Bilenin Huni Sabredenin

İş Bilenin Huni Sabredenin
 

Yazma motivasyonumu yitirdim, ayda 1 blog zor yazıyorum! Siyaset, futbol, din konuları bana uzak; şu ortamda duygusal şiirler, öyküler yazacak halim de yok! Okuyorum bol bol. Aklı tutuk, gözleri perdeli ne çok insan var çevremde! Biyolojik yaşı kemale ermiş, akıl yaşı yerlerde! Şükrediyorum Râbb’ime onlardan biri yapmamış diye!

Zerre umudum yok; ama dilerim güzel günler geri gelir ülkeme! En pembesinden aşk şiirleri, sonu sürprizlerle biten öyküler yazarım yine. Bugünse -edebiyattan uzak- lay ile lomu paylaşayım bari sizlerle!

Hani bir söz vardır, “Adam olacak çocuk mokundan belli olur!” derler, işte, bizim Ekrem de moku mor olanlardandır!

Daha ilkokul dördüncü sınıfta rüşvet simit dağıtmış, gamzeli Pervin’i elimden almış, sınıf başkanı olmuştu!

Deli fişek bir çocuktu. Ne benim gibi izci oldu ne de okul bandosunda trampet çaldı.

O hep sınıf başkanı oldu, bense Kültür Kolu.

Hayata atıldığımda anlayacaktım ki bir şeyin başı olmanın yolları benim bildiklerimden farklıydı.

Birlikte büyüdük!

En güzel kızlarla o, en akıllılarla ben gezdim.

Üniversite eğitimi nedeniyle ülkeden ayrıldığımda koptuk! Ama bir ya da iki mektup göndermişizdir birbirimize.

Okuldu, işti derken yıllar sonra yurda döndüğümde onu tanıyamadım! Saçları dökülmüştü. Üniversiteyi bir türlü kazanamamış, alaylı kalmaya karar vermişti. Öyle ya, ailesi varlıklıydı; okumasa da olurdu!

Kendinden 10 cm uzun sarışınla 2 yıl evli kaldı; kadına bir ev, bir araba ve ufak bir servet kaptırdı.

Kendinden 6 yaş büyük kumralla 5 yıl evli kaldı; kadına bir ev, bir dükkan ve ufak bir servet kaptırdı.

Evlilikleri süresince de Lale Devri’ni yaşadılar; evler, dükkanlar, arabalar savruldu ve sonunda babası kalbine yenik düştü! Çok üzüldü, vicdan yaptı ve bir daha evlenmedi.

Tek kızı onu affetmedi.

Bağkur’dan emekli Ekrem yaşlı annesiyle yaşıyor. Annesinin de maaşı var ve tek bir dükkan kaldı ellerinde, kira alıyorlar!

Buraya kadar hüzünlü geldik oysa neşeli bitireceğim:)

Dükkan dediysem cadde üzerinde 50 m2 ve 8 mt cepheli. Yedi sekiz sene öncesine kadar aktar vardı ve kirası 4 bin liraydı. Adam çıktı, altı ay boş kaldı. 5 bin lira kira millete yüksek geliyordu. Bizim akıllı, dükkanı üçe böldü; döviz bürosuna, çiğ köfteciye ve tatlıcıya 2’şer bin liradan kiraladı. Yıllarca keyfi kıyaktı. Önce çiğ köfteci gitti sonra da tatlıcı. Döviz manyağı olan yurdum insanıyla uğraşamayacağına kanaat getiren dövizci de yaz başında fıydı. Bizimki de karalar bağladı.

Kadıköy Mercan’da kokoreç-bira kürleri de yüzünü güldüremedi:(

Geçen hafta aradı. Pek heyecanlıydı sesi !

“Ata, benim dükkan banka oldu!”

Ayqûmu sınayan ses tepki bekliyordu! 50 m2 dükkanda banka mı olurdu!

“Öyle küçük banka mı olur ya Ekrem!”

“Yok be oğlum, üç banka ile anlaşma yaptım, ATM’lerini koyacaklar. Her birinin kirası 4 bin lira, 1 senelik de peşin aldım.”

“Seni moku morlu seni.”

*****

Oldum olası döneri çok sevmişimdir; ama yaprak döneri. Bu yaşıma kadar İskender kebap ya da diğer adıyla İskender döner belki on kez yemişimdir! Bence etler yaprak yaprak dizilmeli, yerken tel tel dağılmalı, verilen emek damaktan alkışlanmalı. Kıymadan yapılana döner değil; ancak çevirme köfte denir! Gelin görün ki İskender döner de kıymadan yapılır!

İyi bir yaprak dönerin imalatında %75 dana eti, %25 de kuzu eti kullanılır. Ustasının terbiyesini alır, odun ateşinde pişmesi tercih edilir ve pembeliğini kaybettiği anda da kesilir.

Yaprak döner konusunda test edip onayladığım restoranlar: İstanbul’da; Saraylı, Tatar Salim ve Bayramoğlu; Antalya’da; Hakkı Baba, Topçu ve Mevlana.

İskender döner imalatında ise %90 dana kıyma ve -tutması için- %10 dana yaprak et kullanılır. Bizim halkımız yağlı yemek sever, o nedenle de salçalı sos ve tereyağı gölünde yüzen ete bayılır! İskender döneri lezzetli kılan üzerine dökülen kızgın tereyağı ve salçalı sostur. Altında döner değil de kösele olsa yersiniz! Yaprak dönerin lezzeti hakkında çok şey söylenebilir, oysa yağ ve sosla baskılanmış kıyma dönerin öz tadını alabilmek mümkün değildir!

AVM’lerde zincir İskenderciler vardır. Hepsi de tıklım tıkıştır. Etrafta sadece garsonlar görünür. Gözleriniz döner tezgâhını ve -itinayla bilediği bıçağıyla- döner kesen ustayı arar. Yoktur!

“O Fortuna”yı dinlemek için Berlin Filarmoni’yi izlemeye gitmişsinizdir de orkestra şefsiz çalmaktadır sanki !

Salçalı tereyağına bulanmış etleri, pideleri iştahla mideye indirir insanımız! “Ne yiyorsun?” diye sorsanız, vereceği cevap “E İskendeer”le sınırlıdır! Tereyağlı sosun lezzetini etin lezzeti sanmaktadır! Şimdilerde 1 Porsiyon 16 TL, 1.5 porsiyon 19 TL’dir. Ucuza geliyor diye 1.5 tercih edilir de 1 porsiyon 100 gr, 1.5 porsiyon -150 gr değil- 120 gr’dır. İskender fanları yalan sevinç yaşarken cİngÖzler -indirim yapmaksızın- daha fazla et satmış olurlar!

Oyunu kurgulayıp düştüm yola! En bi meşhur AVM’nin en bi meşhur İskendercisinin önünde durdum. Cephenin ön saflarında üç garson müşteri avlıyordu! En genciyle göz teması kurdum!

“Kardeş, gelsene hele!”

“Abi, buyur otur şöyle.”

“Oturacağım da önce niyetimi söyleyeyim: “Ben yurt dışında çalışıyorum da şu bizim meşhur İskender’i yabancı arkadaşlarım merak ediyor! Önce mutfağınıza göz atıp ustanızı iş başında fotoğraflasam, sonra da afiyetle dönerimi yesem olur mu?”

“…… Abi, tabağı önüne koyunca yağı döküyoruz ya, tam o anda çekersin resmini.”

“Yok, ben ustayla tanışayım; döneri keserken, tabağa dizerken resmini çekeyim!”

Sırtını arkadaşlarına dönerek daha da sokuluyor ve kısık bir sesle, “Abi, sen resim çekeceksen dışarıdaki dönercilere git! Bizde döner tezgâhı, usta filan yok!” diyor.

“E bu millet ne yiyor, burası İskenderci değil mi? Anlamadım bir şey valla!”

“Döner bize pişmiş, kesilmiş olarak -dondurulmuş paketlerde- hazır geliyor abi. Mutfaktaki arkadaşlar sadece tabağı hazırlıyor! Döneri pidenin üzerine soğuk olarak diziyor; yanına da domatesini, biberini, yoğurdunu koyup fırına sürüyor! 3 dakika sonra tabağa el değmiyor, dumanları tütüyor! Bir de masada kızgın tereyağı dökülünce mis gibi İskender oluyor!”

      Oy Asiye Asiye
           Tütün koydum kesiye

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..