Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

İş hayatında cinsel istismar...

İş hayatında cinsel istismar...
 

Geçenlerde eski bir mesai arkadaşım benden bir firma hakkında bilgiler istedi. Ben de o arkadaşıma orada daha önce çeşitli görevler yapmış iki tanıdığım olduğunu söyledim ve onların o firmaya girdiklerine pişman olduklarını anlattım. Tanıdıklarım, bu firmanın düzensiz, organizasyonu belirsiz ve yönetimsel tutarsızlıkların fazla olduğunu belirttiler.

Söylediklerimi dinleyen arkadaş, bir internet sitesinde bir ilan gördüğünü ve bu ilanda belirtilen ‘özel sekreter’ pozisyonu için müracaat edeceğini söyledi.

O bayan arkadaş, ilginç bulduğu ilan sahibi firmayı merak ettiği işe müracaat eder. 20 civarında çalışanı olan, küçük bir üretim tesisidir firma. Patron işin başında ve her şeyi yönetiyor. Herhangi bir kurumsal yapılaşma yok. Patron, aradığı ‘özel sekreter’ adayı ile görüşüyor ve aradığı şartları sıralıyor. Şartları arasında ilginç noktalar var. En dikkatimi çekeni ‘evli veya nişanlı olmayacak.’ Bir diğer ilginci de ‘yurtiçinde ve yurtdışında seyahatlere gitme’ şartı.

Önce sonradan görme bir patronun lüzumsuz bir ilanı olarak yorumladım. Ama o bayan arkadaşın anlattığı detaylar ve orada mühendis olarak çalışan eski bir dostumun gözlemleri beni bu olayı sorgulamaya yöneltti.

Daha sonra gelen bilgiler ışığında bu firmanın değil bu ilanı verebilecek ufku, elemanına ödeyecek maaşı konusunda sıkıntılar çektiği bilgileri ulaştı.

Nihayetinde bu firmanın yanlış şeyler düşünüp düşünmemesi beni ilgilendirmiyor. Ne niyet okuyucuyum ne de niyet sorgulayıcı. Sadece algılananı aktarıyorum. Bu bile rahatsız edici… Çünkü iş müracaatına giden bayan sorulan tuhaf ve garip sorular karşısında görüşmeyi yarıda keserek işyerini terk etmiş.

Bir diğer nokta, eline hafif para geçen sonradan görme bazı tiplerin, benzer ve daha akla getirmek dahi istemediğimiz iğrenç yöntemlerle emek karşılığı maaş ödeyip çalıştırdıkları insanları aynı zamanda şahsi menfaatleriyle sömürmek istemelerinin ne kadar rahatsız edici durum olduğunu gözler önüne sermek.

Kadının çalışması, hayatın gerekleri arasında yerini aldı

İş hayatının en büyük çıkmazlarından biri de kadına verdiği değersizliktir. Gerçi o tipler paranın gücüyle yaptıkları saygısızlıkları ve ahlaksızlıkları karşılıklı menfaat ilişkisi maskesi altına sokacak kadar terbiyesizleşebiliyorlar.

‘Kadının çalışmasına ne gerek var’ tarzında olaya yaklaşacaklar işin kolayına kaçmış olmaktan başka bir şey yapmazlar. O konu tamamen ayrı bir olay. Ortada erkek egemenliğinin ‘hasıraltı’ ettiği bir durum söz konusu. O da ‘cinsel istismar’.

İş hayatına girmeyi hedefleyen bir bayan gerekçeleri var ki böyle sıkıntılı ortama adım atmaya karar verir. Ya iyi bir okul bitirmiştir, ya bir mesleği vardır ve çalışarak bu mesleği ilerletmek istemektedir. Belki de evde oturup mahalle dedikodularıyla uğraşmak sıkıcı geliyordur, ya da modern çağın aşamadığı geçim sıkıntısından etkilenmiştir ve en azından rahat bir nefes alma ihtiyacı için çalışmayı göze alıyordur veya en mecburi durum olan geçim derdi için çalışmak zorundadır.

Çalışma her insanın kolay kolay kaldıramayacağı sıkıntılarla doludur. Çalışma araçtır. Kazanılan para da araçtır. Amaç huzurlu ve mutlu bir yaşamdır. Sermaye sahibi patron ve söz sahibi yöneticilerde bu bilince sahip olmak zorundadır. Bu bilince sahip olan insan sayısı maalesef bilinci olmayanlardan daha fazladır. Yani maalesef namussuzların sayısı namuslulardan her alanda olduğu gibi bu alanda da fazladır.

Bu ülke ve bu yaşlı dünya daha düne kadar, sekreterlerini ikinci hanım yapan, iş arayan başörtülülere ikinci eşliği teklif eden sözüm ona aralarında kendilerine dindar olarak tanımlayan (ama bu tiplerin dinle alakası dahi yok), holding ve şirket patronlarını gördüğü gibi, yanında çalıştırdığı evli bayanlara sarkan, maddi ve manevi sıkıntılarını fırsat bilen, sorunları çözme vaadiyle kandırılmış bayanlara da her geçen gün şahit oluyor. Terfi için yöneticilerinin isteklerine boyun eğmek zorunda kalanlar (o da ayrı bir yanlış), iş bahanesiyle baş başa yenilen iş (!) yemekleri, ardından gerekli hale getirilen ve gerekliliği tartışılabilecek iş (!) gezileri derken somut olaylar artıp gidiyor.

Şu bir gerçek ki yazılanlar ve çizilenler; bu işi sona erdirmeye, istismarı bitirmeye yetmez. Ancak en azından bu istismarı yaşayan kişilerin de onur ve gururun çalışmaktan daha önemli olduğunu bilerek bu tip istismarlara ‘dur’ diyecek gücü kendilerinde görmelerine yardımcı olmak açısından önemli.

İşin kolaycılığına kaçıp çözüm için ‘çalışmasınlar’ demek nasıl mesnetsiz ve kaba bir düşünce ise, ‘katlansınlar’ demekte bir o kadar ‘ahlaksızca’ bir yaklaşımdır.

Çalışan kadını taciz etmekten vazgeçmek, erkek egemen toplumda bu kadar mı zorumuza gidiyor ki istismar bitmiyor?

Sonuç olarak modernizmin tıkandığı noktalardan biri de tam burası işte. Tamamen kapitalist anlamlarla tarifi saçmalaşan modernizm sonucu, bu çağda ‘namuslu olmak’ çok zor geliyor insana…

Garipliğe bakin ki bizde yazacak başka sorunlar yokmuş gibi, modern çağın handikapları sonucu oluşan cinsel istismar sorunu için, sapıtan ve namusuna sahip çıkmayan bazı işverenlere ve yöneticilere ‘namussuzluğun’ ne kadar kötü olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.

 
Toplam blog
: 12
: 1129
Kayıt tarihi
: 05.09.06
 
 

İktisat eğitimi aldım. 6 yıldır fabrikalarda yöneticilik yapıyorum. Ortadoğu ve yakın tarih okumalar..