Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '07

 
Kategori
İnançlar
 

İsa 2007 yaşında!

İsa 2007 yaşında!
 

Ama böyle düşünmesi üzerine Rab'bin bir meleği ona rüyada görünerek şöyle dedi: "Davut oğlu Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır. Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından kurtaracak olan O'dur." Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu sözün yerine gelmesi için oldu: "İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak. O'nun adını İmanuel koyacaklar." İmanuel, `Tanrı bizimle' demektir. (Matta 1:20-23)

Avrupa'dan farklı olarak Ermeniler ve diğer Ortodoks halklar, Hz. İsa'nın doğumunu(Noel, Kutsal Doğuş Yortusu, Surp Dzununt) 6 Ocak tarihinde kutlarlar. Bunun nedenini ise, şöyle açıklanabilir. 4. yüzyıla kadar tüm Hristiyan kiliseleri, kutsal Doğuş Yortusunu 6 Ocak'da kutluyorlardı. Ancak Hristiyanlığı M.S. 313 yılında kabul eden Roma Katolik Kilisesi'nin hükmettiği topraklardaki halk, 25 Aralık'da bir pagan geleneğini(Güneşin Doğuşu) halen kutladıkları için, bu kutlamayı geçersiz kılmak için, İstanbul'un da kurucusu olan 1. Constantinus 6 Ocak tarihini 25 Aralık ile değiştirmeyi uygun buldu. Buna rağmen Hristiyanlığı M.S. 301 yılında kabul eden Ermeni Kilisesi böyle bir değişime gitmedi ve Mısır'daki Kıpti Kilisesi ile beraber 6 Ocak'da, Habeş ve Rus Ortodoks kilisesi ise 7 Ocak'da Noel'i kutlamaktadırlar.

Tüm bunlarla beraber, İsa Mesih'in doğumunun daha iyi anlaşılması için İncil'den bazı alıntılarla başvurmak isterim. Bu alıntılarda Yusuf'un olağan bir kişi oluşuna ve cesaretli oluşu anlatılmak istenmektedir.

Mesih İsa’nın, meleklerin ziyareti eşliğinde gerçekleşen mucizevi doğumu olayında önemli bir rol üstlenen Yusuf aslında sade ve olağan bir kişiydi. Mesih’in doğumundan alınacak önemli ruhani derslerden biri de budur: Allah kendi işi için olağan insanları seçer. Size veya bana benzeyen olağan insanları... (I Korintoslular 2: 26-31).

Allah, Yusuf’a güvenebiliyordu, çünkü o en sıkıntılı durumlarda bile ayakta kalabiliyordu. Yusuf güçlü ve sağlam karakteriyle ailesini Beytlehem’e, Mısır’a ve yıllar sonra Nasıra’ya yaptıkları tehlikeli yolculuklarda koruyabildi. Yusuf Allah’la olan bağı sayesinde güçlü ve sağlam bir insandı.

İsa Mesih’in doğumu şöyle oldu: Annesi Meryem, Yusuf’la nişanlıydı. Ama birlikte olmalarından önce Meryem’in Kutsal Ruh’tan gebe olduğu anlaşıldı.Nişanlısı Yusuf, doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde utandırmak istemediği için ondan sessizce ayrılmak niyetindeydi" (Matta 1:18-19).

Yusuf çevresindekiler tarafından doğru ve dürüst bir kişi olarak tanınıyordu. Bu, onun Allah ile güçlü bir bağı olduğunun ve yaşantısında Allah’ın istediği gibi bir hayat sürmeye çalıştığının göstergesiydi. O içindeki en doğal isteklere bile karşı koyabiliyordu. Onun tüm istediği disiplinli bir şekilde kendini Allah’ın iradesine teslim etmekti.

Yeri gelmişken Ermeniler ve Hristiyanlığın kabuluna da kısaca değinmek isterim: Ermeniler, Hıristiyanlık'la ilk olarak M.S. 1.yüzyılda tanıştı. İsa'nın havarilerinden Aziz Tadeos, Aziz Bartolomeos ve takipçilerinin çabaları sayesinde o güne dek putperest olan geniş bir Ermeni topluluğu Hıristiyanlığı kabul etti. Romalılar'ın buna karşı çıkmasına, 197 ve 230 yıllarında, Anadolu'da yaşayan Hıristiyan Ermeniler'i kırımdan geçirmesine rağmen Hıristiyanlığın Ermeniler arasında yayılması durdurulamadı. Nihayet 301 yılında, Aziz Krikor'un önderliği sonucunda 3. Dırtad, Hıristiyanlığı Ermeni Krallığı'nın resmi dini olarak kabul etti.

Kutsal metinlerin Ermenice'ye çevirilmesi ihtiyacı, Aziz Mesrob'un 404 yılında Ermeni alfabesini yaratmasıyla sonuçlandı. Altın Çağ olarak adlandırılan bir kültürel devrimin kapılarını açan bu gelişme, Ermeni ulusunun ileride, çeşitli imkansızlıklar altında bile varlığını koruyabilmesini sağlayan en önemli unsur olacaktı.

451 yılında toplanan Kadıköy Konsili'nin kararlarını benimsemeyen ve o tarihten bu yana Hıristiyanlık içerisinde bağımsız bir kol olarak yaşamayı sürdüren Ermeni Kilisesi, bugün sekiz milyonu aşkın üyesiyle, dünyada 50 milyondan fazla üyesi bulunan Kadim Ortodoks Kiliseler ailesine mensuptur.

451 senesinde gerçekleşen başka bir olay da oldukça önemlidir, zira bu olay da Ermenilerin Hristiyan kalması sağlanmıştır. Bu olay, Ermeniler ile Persler arasında olan bir savaştır. Zerdüşt Persler, Ermenileri de zerdüşt yapmak istemiş, Ermeniler bunu kabul etmeyince 26 Mayıs 451 senesinde Avarayr meydanında, fillerle desteklenmiş ve sayısı 180 bin ila 240 bin arasında değişen Pers ordusu ile Vartan Mamigonyan önderliğindeki 60bin Ermeni çarpışmışlardır. Ermeniler savaşı kaybetmişlerdir ancak Persler de kazanamamıştır, çünkü bu savaş sonrasında Ermeniler Hristiyan kalmaya devam etmişlerdir.

Tarihi milattan öncesine dayanan ender halklardan biri olarak Ermeniler her ne kadar 1915 senesinde tükenmenin eşiğine geldiklerinden İsa'nın doğuşu ile bir anlamda tekrar doğmaktadırlar ve nar taneleri gibi dünyanın dört bir yanına dağılmış olmalarına rağmen, 1706 senedir Surp Dzununt'u şu şekilde kutlamaktadırlar:

-Krisdos Dzınav yev haydnetsav! (Mesih doğdu ve belirdi)
-Dzezi mezi medz avedis! ( Müjdeler olsun) veya (Mutlu Noeller)

Kaynaklar

http://www.minidev.com/kulturler/kulturler_ermeni_tarih1.asp
http://www.lraper.org/main.aspx?Action=DisplayNews&NewsCode=N000001773&Lang=TR

 
Toplam blog
: 112
: 3643
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

İstanbul'da doğdum. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunuyum. Felsefe, sanat tarihi, müzik özel i..