İşçi Sendikaları'nın görevi yalnızca Taksim'e çıkmak mıdır?

1 Mayıs'ta, "Emek ve Dayanışma Günü" nedeniyle bir blog yazmış ve o blogda, İşçi Sendikaları'nın görevlerine değinmiştim...Burada, o görevleri tekrarlamayacağım, ama şunu ifade edeceğim; "sendikaların varlık nedeni işçi ve işçi haklarıdır"

Her vesile ile "Taksim'e çıkmak" değildir....

Bugün, "yandaş medya" olarak anılan medyanın ünlü bir köşe yazarının bu konuda yazdığı bir yazıdan alıntılar yapacağım.

YAHU BATSIN ŞU TAKSİM...

Köşe yazarı diyor ki :

"Bizde de güçlü sendikalar olsa, işçiler o çağ dışı madene inebilirler miydi? Sendikacılık senede bir Taksim'e gitme iddiasına döndü. Yahu batsın Taksim.. Oraya gideceğine, Soma'ya gitsene.. Oradaki rezilliği teşhir edip, işçiyi çeksene..."

Yazar devam ediyor :

 "Gidemez.. Niye, gücü yok da ondan..

Niye gücü yok?

Bir yandan sendikalar giderek işçinin haklarını aramaz halel geldi, biz işçiler desteğimizi çektik. Bir yandan patronlar, sendikalı işçi istemez oldular Sendikalar oldu levha..Grevler gücünü yitırdi. Ama sendika ağaları patronlardan zengin hale geldiler, her nasılsa, sendikacılık fiilen biterken.."

Benden bir soru?

Sendika Başkanları(yazarın deyişi ile "sendika ağaları", nasıl zengin oldular acaba?

x    x    x

Daha maden faciasının olduğu akşam, işçilerimiz maden ocağında yaşam mücadelesi verirken sendikalar ne yaptı?...Hemen maden ocağına koşup, görevlerini yapmak yerine, 1 Mayıs'ta çıkamadıkları Taksim'e çıkmak istediler...

Ben de, yukarıdaki alıntıyı yağtığım Hıncal  Uluç gibi.

"Batsın şu Taksim yahu !" diyorum... Ama bir şey daha ilave edeyim; batarkan bu işini bilmez sendikalardan bazılarını da götürsün...

cdenizkent