Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

İşeme fantezisi...

İşeme fantezisi...
 

Çocukluğumdan hatırlarım.

Gazetelerin pek çoğu bir sayfasını fotoromana ayırırdı. Bir tanesi şöyleydi…

Masum iki genç kız sahilin sakin bir köşesinde denize girmekte güneşlenmektedir. Bu sırada kızları fark eden lümpen, hippi kılıklı tipler ellerinde içki şişeleri olduğu halde kafa kıyak kızların yanına gelir önce laf atar sonra saldırırlar… Kızlar önde hippiler arkada bir kovalamaca başlar bir süre sonra ise hippiler kirli emellerine ulaşırlar…Kızları iğfal ederler…

Tipler hippi tipi işte… Başlarında uzun saçlarını zaptetmeye çalışan bandana, yarı çıplak, döğmeli, kara bileklikli ve eldivenli…

Benim hafızam tecavüz ve saldırganlığı bu tiplerle özdeşleştirmiştir…Tecavüzcü Çoşkun modelinde olduğu gibi pis pis sırıtan, pis pis kırıtan ve garip garip gülen bu tipler benim nezdimde yalnız tecavüzcü olur…Çocuk algısını zihnime koymuşum ki kolay kolay silemem…

Bu tipler tecavüz demektir, tecavüz bu tipler…

Şimdi gelelim Kabataş’ta saldırıya uğradığı iddia edilen ‘’başörtülü kadın’’meselesine…

43 dakikalık toplam görüntünün televizyonlarda gösterilen kısmı haliyle 43 dakika değil… Bu 3-5 dakikalık görüntülere bakıp saldırının bu süre içinde gerçekleşmediğini söylemek de akılla izanla bağdaşmaz herhalde… Dedik ya 43 dakikalık toplam kaydın hiçbir anında bunlar yok…

-          Senaryoyu yazanlar tıpkı benim hafızama yerleşen saldırı kaydı gibi bir kaydın mahkumu olabilirler… Yani ben de yazsam tam da böyle bir saldırgan profili üzerinden yürütürdüm senaryomu…

-          Kabataş gibi bir yerde öyle yarı çıplak bandanalı garip tipler o garip hippi görüntülerine niye bürünmüşler ki? Normal kıyafet yok muydu? Taksim’ de günlerce izlememize rağmen böyle tiplere hiç rastlamadık değil mi?

-          80-100 kadar kişi üstelik çocuklu bir kadına saldırmak için biraz fazla değil mi? İçlerinden biri bu işi pekala yapamaz mıydı? Mağdure yakınındaki herkesi bu saldırgan sepetinin içine atmış olmasın sakın…!

-          Mağdure Gezi olaylarının sıcaklığı içinde Başbakanın polarizasyonu doruğa çıkardığı bir dönemde başörtüsünden ötürü kendisine belki sadece sevecen bakmamış bir gurubu obsesif bir zihin algısından ötürü hayalen böyle tanımlamış olamaz mı?

-          Mağdure belki de sözde mağdure tuhaf bir tesadüf olsa gerek ki, AKP’li bir Belediye Başkanı’nın gelinidir, yani gezi direnişçileri için düşman safta, olur mu olur…

-          Mağdurenin psikolojik sorunları olan takıntılı bir yapısı olduğu yönünde iddialar var. Aslı var mıdır?

-          Mağdure neden olay günü değil de 5 gün sonra rapor alma yoluna gitmiş ve meseleyi yargıya intikal ettirmiştir. Bu 5 gün senaryo yazım süresi midir? Saldırıya uğrayan kişi neden 5 gün bekler?

-          Darp belirtisi olarak gösterilen morluklar neden bacağın üst ve iç kısmındadır, saldırganlar bacağın dışına değil de içine niye vurmuşlar… İç kısma vurmak fiziken daha mı kolay ve mümkün?

-          Morluk dediğin dokuyu şöyle biraz kuvvetlice sıksan elde edilen bir şey değil mi?

-          Rapor dediğin bu morluklara dayanıyorsa ki öyle, elde edilmesi bu kadar basit olduğuna göre buradan darp sonucu çıkar mı? Çıkar şöyle… Mağdurenin ifadesiyle kanaat birleşir adı olur darp…

-          Hadi diyelim darp var… Bunu gezicileri karalamak ve onları milletin vicdanında mahkum etmek adına hükümetin puanına katkı yapmak için provokatif  bir eylem olarak bizatihi kendileri yapmışolmasın sakın… Nihayet gezicileri karalamak için onlara kasalarla bira gönderildiğini ve bu biraların şükürler olsun ki geziciler tarafından reddedildiğini de biliyoruz nihayet… Milyonlarca kişinin geceler gündüzler Taksim konaklamasında bir tek bira şişesi görüldü mü? Görülseydi şayet seyreyleyin Başbakanı… Oradaki herkes böyle bir tuzağın farkındaydı ve gereğini yaptılar.

-          Bu saldırı olayı kimin işine yarardı? Gezicilerin mi AKP’nin mi? Açıktır ki AKP’nin… Öyleyse pragmatik bakışaçısıyla değerlendirildiğinde geziciler böyle bir eyleme girişmemeliydi, giriştiyse şayet ayağına kurşun sıkma gafletine düşmüşöfkeli 3-5 kişidir ki onlara da ilk karşı çıkan oradaki sağduyu ve akıl sahibi Geziciler olurdu… Vaziyet bu ise duygularına yenik düşmüş 3-5 izansız sapığın sapkınlığı milyonlarca Gezi direnişçisini nasıl bağlar? Bu tipleri %70’i üniversiteli olan İstanbul Gezicilerinin eline verseydiler ne olurdu acaba ki o Geziciler namaz kılan Antikapitalist Müslümanlara korumalık yapmışlardır… Gezi’de başörtüsü asla hedef olmadı… Başbakan bunu nasıl hararetle istedi ve bekledi ki bilemezsiniz ama olmadı…

-           Milyonlarca kişinin sokaklara indiği böylesine büyük bir toplumsal kalkışma ve kaos ortamı, şiddete ve anarşiye meyyal balicisinden tinercisine, teröristinden anarşistine uygun bir ortam sağlamıyor mudu? Onların da sokağa inmesini Geziciler nasıl önleyebilirdi? Onları ayıklamak Gezi’cilerin mi Devletin mi işiydi?

-          Hadi darp neyse, belki bir itişkakışolabilir bunu anlarım da bu üzerine işeme meselesi iyice bir fantezi olmuşhani…? İşeme olayı hakikaten sınırları zorlayan fantezik kurgu…? Öyle ki cıyak cıyak bağırıyor, kurguuuu kurguuuu diye…Meydanda nasıl olacak bu iş, sokak arkasına çekip orada mı bevl etmişler, orada mı 80- 100 kişi…?

-          Develioğlu yani mağdure şüphelileri niye teşhis edememiş?

-          Hükümet kanadından mobese görüntüleriyle ispat istendiğinde neden tüm mobese kameralarının bozuk olduğu yönünde izahat geldi? Bozuksa bu yeni yayınlanan görüntüler Sarıyer’den miydi? Orasının Kabataşİskelesi olduğu çok açık değil mi?

-          Sayın Başbakan’ın günlerce diline doladığı ve halkın bir kesimini infial, tahrike yol açabilecek söylemleri nefret suçuna ve onu kaşımaya girmiyor mu? Camide içki içtiler yalanının yeni bir versiyonu olmasın bu iş? Nihayet içki meselesinde biliyorsunuz ki Cuma günü kayıtları göstereceğim demişti de üzerinden 30 Cuma geçmişti hani…

 Güvenlik kamerasının tarihi, 1 Haziran 2013’ü, yani Gezi olaylarının başladığı tarihi gösteriyor ve dakika dakika yaşananlar şöyle…

Saat 19:42: Polis raporuna göre Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini kameranın görüş açısına giriyor. Elinde bebek arabası, arabada da bebeği var. Genç kadın Kabataş tramvay durağının karşısındaki kaldırıma geçiyor ve eşini beklemeye başlıyor.

Saat 19:43: Zehra Develioğlu’nun yanından 8-10 kişilik bir grup geçiyor. Bir hareketlenme yok. Kalabalık, kısa süre içinde genç kadının yanından uzaklaşıyor. Çevrede de olağandışı bir hareketlilik gözlenmiyor.

19:48: 10-15 kişilik bir başka grup kaldırımdan geçiyor. Develioğlu’nun yanında 30 saniye kadar duraklıyorlar. Polise göre burada söz dalaşından dolayı bir hareketlilik oluyor. Grup 19.50’de görüntüden uzaklaşıyor. Çevrede yine bir olağanüstülük gözlenmiyor. Kabataş iskelesinin güvenlik görevlileri de normal işlerine devam ediyor. Genç kadın, 19:48-19:58 arası kaldırımda sabit olarak bekliyor. Çevrede de her şey olağan seyrinde.

19:58: Zehra Develioğlu’nun eşi geliyor ve ikisi birlikte yolun karşısına geçiyorlar. 54 saniye sonra da, kameranın görüş açısından çıkıyorlar.

Bu…

Hepsi bu…

İbrahim Erol

Fizikçi-Bilm. Uzm.

gazete54.com

16 Şubat 2014

 
Toplam blog
: 135
: 694
Kayıt tarihi
: 31.08.09
 
 

Gazi Üniversitesi fizik lisans eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi'nde master, İTÜ'de dokto..