Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İşgüzar tefecinin marifetleri(2)

O’nun nezaket kurallarının gereğini yapması gerçekte kendi öz benliğine ya da karşısındaki kişiye verdiği değerden çok, kimselerle paylaşmadığı gizli hesap ve kurgularına dayanmaktaydı. İnsan, onun için sadece bir araçtı. Amaçlarına ulaşmasını o veya bu şekilde kolaylaştıracak bir araç. Onun hısım akraba olması veya hiç tanımadığı bir yabancı olması hiç önemli değildi. Eğer bu kişi beklentilerini karşılayabilecek biriyse ne yapıp edip onunla ünsiyet kurar, ahbaplığını ilerletmeye çalışırdı. İlişkilerinde her zaman ölçülü olur, niyetini gizli tutardı. Bu kişiyi yeterince tanıdıktan sonra ise ikircikli konuşmalarla önce muhatabını şöyle bir yoklar, karşısındaki niyetini anlamaya başlandığında geri adım atarak, aldığı alkolün etkisiyle hafif çakır keyif olmuş bir insanın boşboğazlığı rolünü oynar, laf kalabalığı yapıp dikkatleri dağıtır ve konunun unutulmasını sağlardı. Pek azı müstesna olmak üzere genellikle bu taktiğinde başarılı da olurdu. Çünkü o’nun iç yüzünü yeterince tanıma fırsatı bulamamış olan kişiler, onun hakkında daima iyi şeyler düşünmüş, kendisiyle tanışmış olmanın ayrıcalıklı onurunu yaşadığına inananlar olurdu hep. Zaten muhatapları üzerinde böyle bir etki bırakmadan asla harekete geçmezdi.

Âdeti üzere o günde sabah erken kalkmış, ılık bir suyla duş aldıktan sonra sabahlığını giymiş ve oturma odasında bulunan günlük gazeteleri okumaya başlamıştı. Frankfurter Allgemain Gazetesinin büyük puntolarla yazılmış başlıklarını şöyle bir gözden geçirdikten sonra komodin üzerindeki gözlüğünü alırken abajurun yanındaki zili çalmayı da unutmamıştı. Ön sayfada yer alan haberin iç kısımdaki ayrıntılarını okumaya başlamadan önce bir süre hizmetçinin gelmesini bekledi çünkü ne olursa olsun başladığı bir işin yarıda bırakılmasına asla tahammül edemezdi. Yanına gelen kadından kendisine bir kahve hazırlamasını rica etti. Hizmetçi kadının diğer işlere ara vermesine neden olan bu beklenmedik istekten dolayı söylene, söylene mutfakta kahveyi demlemeye çalıştığı sırada bizimkisi elleri arkasında pencereden dışarı bakınmaktaydı. Bakışları çiftliğinin batı yakasında bulunan küçük koruya kaydı birden. Dikildikleri günden bu yana ne kadar da büyümüşlerdi ağaçlar. Her halde yirmi yıl geçmiştir diye düşündü ve süreyi hesapladı; Evet tam on dokuzuncu yılındaydı bu koruluk.

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..