Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '10

 
Kategori
Siyaset
 

İshal ve tedavisi üzerine…

İshal ve tedavisi üzerine…
 

Ne zaman ishal olursunuz?.. Yediklerinizi hazmedemediğinizde… İnsan hazımsız oldu mu ya midesi ekşir… Ya da eskilerin “def-i hacet” dedikleri “edim”, cıvıdıkça cıvır… Sulandıkça sulanır; etrafı deruni bir “sululuk” kaplar… Misk-i amber kokulu, sulu, hazmedilememiş bir nimetler karmaşası yol alır atıksu kanallarında… Bu durumda bedeniniz yeni gıdaları özümseyemez, bağırsaklarınız yararlı besinleri öğütemez ve böylece beyniniz de, yeterli gıda ve besinlerden yoksun kalınca, birden çökersiniz… Önce bedenen, sonra ruhen ve en sonunda da ahlaken, bitersiniz…

Yarı entel, nazlı ve nazenin kimi çevrelerde sözünü ettiğimiz bu “ahlak” sözcüğüne, “etik” adını takmışlar… Ne yani?.. Biz de def-i hacet dedik birkaç satır yukarılarda… Ne değişti ki?.. İçerik aynı, çağrışım tıpkısı gibi; gerisi tam/takır, kuru Bekir…

Gelelim konumuza: Demek ki, sinsice tırmandığınız üst kattaki balkondan Dünya böyle görünüyor… Ve mademki [ve her nasılsa] yani her şeye rağmen, o balkona kadar tırmanmışsınız… Sıkı geçirin pençelerinizi betona… Bir de resim çektirin fiyakalı cinsten: “Balkon hatırası”… Arkanızda “kuş” bakışı Dünya manzaraları, yanı başınızda biçare “öteki”ler topluluğu… - Berhudar olun mirim, sefanız olsun… Olsun da… Peki, nasıl tedavi edilecektir sözünü ettiğimiz bu ishal illeti?.. Hazımsızlığın tek ilacı “ilke”liliktir!.. Perhizdir. Bilinç ve özgüvenle donatılmış alçak gönüllü bir kararlılık gereklidir. Ve bu kararlılığın egemen olduğu birinci ilke şudur: abur/cubur cinsinden ne bulursanız yemeyi derhal ve hemen kesmek… Sıkı bir perhize girmek… Ve ancak hazmedebileceğiniz kadar yemeği ağzınıza atıp, iyice çiğnemek… Yani sindirime eylemine bedeninin her kademesinde girişmek… Ancak bu ilke sürekli ve düzenli bir biçimde uygulanmalıdır. İshal öyle çabucak ve şıp diye geçmez. Geçti sanırsınız, yeniden sulanır… Çünkü “sululuk” inatçı bir huydur… İnsanın sindirim sisteminin temeline özenle yerleştirilmiştir. Sululukla mücadelede sabır gereklidir, metanet zorunludur, süreklilik mecburidir… Perhiz, mistik tabanlı da olsa kültürümüzün esasında yer alan ve tasavvuf geleneğimiz içine sinmiş bulunan yerleşik bir kişisel eğitim yöntemidir. Perhiz… Yediklerimizde, ihtiraslarımızda, gözümüzü diktiğimiz maddi/manevi her nevi şey, unsur, nesne ve unvan karşısında “kendini bilmek” gibi oldukça zorlu bir nitelik gerektirir… İnsanların en korktukları şey, koşulsuz dürüstlüğün ve çıplaklığın onlara yamayacağı zorluklardır… Evet… İshalden korunmak konusunda kendi kendimize karşı sorumluyuz… Bu sorumluluğun bir nedeni de, ishal tedavisinde yer alan ciddi zorluklardır.

Lafın özü ve gevelemeye çalıştığımız kelamın esası şudur: İnsan gözünü aşağılara değil, yukarılara doğru diker ve örneğin, “kendi var/oluşunun gerçek kaptanı olmak” gibi bir amaca kendisini adarsa, ne ishal olur ve ne de hazımsızlık çeker. Yedikleri midesinde ekşimez… Ve dünya nimetlerini hazmederek öğüttüğü ve kendisini de böylece [ve bu yolda] eğittiği ölçüde, gündelik meşgalelere yapışmadan yaşamını sürdürebilir… Yoksa işin sonu hüsran… Ve sindirim sisteminin akıbeti ishaldir… http://www.soruyusormak.com/ http://www.dnm-ler.com/
 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..