Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

IŞİD Türkiye'ye neden saldırıyor?

IŞİD Türkiye'ye neden saldırıyor?
 

Önce IŞİD'in kim ve nasıl oluştuğunu anlayarak devam edersek, Türkiye ile IŞİD arasındaki hem ortak bağları, hem de birbirlerine olan karşıtlıklarını daha net öğrenmiş olacağız.

Bir kere IŞİD bu güne kadar bilinen siyasal örgütler gibi, belirli bir ideolojik teoriyle ortaya çıkmış oluşum değildir. IŞİD'in var oluşu, 1990 yıllarında Saddam'ın Kuveyti işgali ile başlayan, Ortadoğu'daki dengelerin yerinden oynaması sonucunda, özellikle İslam dünyasında yeni bir hasaplaşma başlamış oldu.

Zaten eskiden beri Arap toplumunda var olan Şii ve Sünni çatışması, Arap Baharı diye adlandırılan uydurma ve saçma bir parmak sokumuyla, tüm Araplar yeniden birbiri üzerinde hakimiyet sağlamak için, ortaya çıkan kontrolsuz ve serseri çapulculara fırsat doğurmuştur.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok çnemli bir nokta vardır. Her serseri ve çapulcu oluşumların, IŞİD kadar geniş alanlara hükmetme gibi bir gücü hiçbir zaman olmamıştır.

IŞİD'e bu gücü veren en büyük destek ise, başta Amerika Birlelişk Devleti (ABD) olmak üzere, diğer Sünni Müslüman deletlerin, eskiden beri hayallarindeki Sünni Müslüman İslam İmparatorluğu kurma düşünceleri birinci ve en önemli etkendir.

İkinci bir etken ise, yine Nato'nun Afganistan gibi ülkelerde sözde Demokrasi amacıyla yürürtmiş olduğu operasyonlar ve işgaller sonucunda, var olan Taliban vb örgütlerin her fırsatı değerlendirmeye çalışmalardır.

Ve böylece Irak, Suriye, Lübnan ve diğer ülkelerdeki kaosu fırsat gören İslami örgütler ve yapılar, karşıtlarıyla çatışırken, bazen de kendi içlerinde de aynı şekilde boğuşmaya devam etmektedirler.

Üçüncü ve dolaylı bir etki gücüyse, Nato şemsiyesindeki Avrupa ülkeleridir. Avrupa devletleri, kendi ülkelerinde yer alan tüm İslami oluşumlara her türlü olanağı tanımaları neticesinde, IŞİD'de bunu fırssata çevirmiştir.

Avrupa ülkelerinin böyle radikal ve bağnaz bir oluşuma göz yummaları ise çok iki yüzlücedir. Çünkü hedeflerinde hem Petrol bölgesinde yeniden söz sahibi olmak var, hem de İslamı çatıştırarak zayıflatma hasabıdır.

Ancak bunların hepsinden çok, IŞİD'e en büyük desteği Müslüman ülkeler sağlamaktadırlar. Fakat Müslüman ülkeler şunu kesinlikle biliyorlardı; Amerika gibi bir dünya gücü işin içerisinde iken, kendi düşüncelerine dayanan bir oluşumun gerçekleşme ihtimalinin zayıf olduğunu da düşünmektedirler.

Buna rağmen Sünni Müslüman devletler, Şii Müslümanlara mevcut alanları kaptırmamak için her türlü girişimi denemekten de asla geri kalmamışlardır. Sonucun nereye gideceği belli olmamasına rağmen.

İşte tam bu noktada, diğer Sünni Müslüman ülkelerden çok, Müslüman ve Sünni Türkiye Cumhuriyeti'nin IŞİD'le olan kankardeşliği ortaya çıkmaktadır.

Yalnız burada Türkiye toplumunun büyük çoğunluğunun anlayamadığı veya kavrayamadığı bir nokta vardır. Bu noktayı açıklayarak devam edersek, hem AK PARTİ iktidarının gerçek özünü öğrenmiş olacağız, hem de nasıl bir iki yüzlü politika yürüttüğünü.

Hemen hemen tüm dünya devletlerinin resmi ve gayri resmi olarak ikili bir yönetim anlayışlarının varlığı bilinen bir gerçektir. Bu yönetim ve idare içerisinde, kendilerine göre demokratik ülkeler biraz daha ahlaki ve duruma göre hareket ederken, demokrasiye geçmemiş Türkiye ve benzeri ülkeler de ise, bu ikili yönetim biçimi daha çığrından çıkımış ve hiçbir ahlak kuralı tanımadan sürdürülmektedir.

Toplumun çoğunluğu genelde, devletlerin her zaman resmi görünen politikalara göre hareket edeceğini düşündüğünden, IŞİD gibi bir hayduta, Türkiye Hükümeti'nin destek verip muhatap alacağına ihtimal vermemektedirler.

Ve bir de buna Devletin üst düzey yetkililerinin kamuoyuna yapmış oldukları açıklamalar eklenince, toplum tamamen tek perdeden bakarak düşünce geliştirmektedirler.

Aslında Devlet yönetimlerinin her zaman iki yüzlü bir politikaları olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekir. Bu durumu, Kamuyönetimini okuyanlar veya uzun yıllar devletin belirli kademelerinde çalışmış tecrube sahibi insanlar çok iyi bilmektedirler. Bu yüzden toplumun çoğunluğu devletlerin gerçek yüzlerini bilememktedirler.

Genel durum bu şekilde olduğuna göre, bu noktadan sonra IŞİD ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilişkileri ve bağının nasıl seyrettğine geçebiliriz.

Başından beri herkesin bildiği gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) yüzde doksan dokuzu eski Osmanlı'nın Sünni Arap İslam Şeriat kültüründen geldiği bilinmektedir. Bu yapıya bir an önce geçemek için ellerinden gelen her şeyi arkaya barakmamaktadırlar.

Şimdi böyle bir düşünce, kültür ve hayalle iktidar olmuş bir parti ya da siyasi anlayışın, eski Kemalist Cumhuriyet Yaslarına göre hareket etmesini beklemek, bir kere insanın kendisini kandırması demektir.

En büyük hayali Sünni Arap Osmanlı Şeriatını gerçekleştirmek olan bir Siyasi Parti ve bunun en üst Başkanı, Ortadoğu'da başlamış bir kaos ve boşluğu değerlendirmek için, işi şansa bırakır mı? Asla..!

Ne yapacak? Nasıl olsa Amerika gibi Müttefik ortağı iki yüzlüce her tarafa göz kırpıp bildiğini yaptığına göre, Türkiye Hükümeti ve yetkilileri de aynı şekilde davranmayı kendileri için en büyük hak olarak görmektedirler.

Bununla önce Suriye'yi şimdiki durumuna getirdirdikten sonra, Timsah göz yaşlarıyla Mülteci severliğini oynayıp, Yahudi Tüccarlar gibi bir yandan da para devşirmektedir. Ve bu mantık yarı gizli, yarı açık şekilde, IŞİD denen uyuşturucu bağımlısı çapulcularla işi götürebileceklerine inanmışlardır.

Zaten ikisi arasında bir İslam ve Müslüman düşünce paydaşlığı olması, her ikisininde Sünni İslam İmparatorluğu'nu kurabilecekleri hayaliyle avuçlarını ovuşturmuşlardır.

Bunun için de, IŞİD denen uyuştucu bağımlısı serserilere askeri eğitim, maddi destek, örgütlenme imkanı, kalacakları yer tahsisi, hastanelerde her türlü tedavi imkanı, rahatlıkla girip çıkacakları yol güzatgahı ve çeşitli yardım kuruluşu adı altında kimlikler vermek gibi daha akla hayale gelmeyen destekler.

Tüm bu desteklerin hepsini IŞİD'e, diğer Arap ülkeleri sınırlı şekilde yaparken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti en küçük bir aksatma yapmadan, tam sadık şekilde, IŞİD denen haydutlara her türlü destiği sunmuştur ve sunulmaya da devam edilmektedir.

Ve bu imkana sahip olan IŞİD denen uyuşturucu çapulcu haydutlar, önce Türkiyeli Devrimci ve Demoktrat insanların üzerine saldırtılmıştır. Ve böyle AKP'nin yapmış olduğu desteğin karşılığını ödeyerek daha fazlasının yolunu açmışlardır.

Sonuç itibariyle AKP Hükümeti, sözde IŞİD çileri gözaltına almış gibi yapıp ön kapıdan girip arka kapıdan serbet bırakmaları, iki yüzlüce politikalarla IŞİD'e karşı olmadıklarını götermektedir.

Peki buna rağmen; IŞİD denen serseri ve uyuşturucu bağımlısı çapulcular, Türkiye gibi bir devlete neden saldırmaktadırlar? Bura da yine çok ince bir ayrıntı mevcuttur. Oda şudur.

Arap İslam dininde ve kültüründe her zaman yüzseksen derece çark etmek biz Türkiyeliler de olduğu gibi ayıp denen bir şey değildir. Arap kültüründe çark ve her ortama göre renk değiştirmek, Çöl çoğrafyasının yaratmış olduğu bir psikolojidir. Bunun için Araplar da çark etmek gayet normal bir davranıştır.

Diğer taraftan Türkiye Hükümeti de Arap İslam kültüründen beslenmiş olduğu için, her ikisinin aynı çarkçı kültüre sahip olmaları, “iki cambaz bir ipte oynamaz” örneğide olduğuı gibi, birbirlerini kullanma mantığıyla hareket etmeleridir.

Ve böylece her ikisi de sözde Esad vb yapıları yıkarak, Irak Şam İslam devleti (IŞİD) ya da daha büyük Sünni İslam İmparatorluğu ilan etme haylleriyle birbirlerine hem destek hem de kösteklik yapmaktadırlar.

Ancak gerek Rusya'nın Ortadoğu'da söz sahibi olması, gerekse diğer gelişmeler, Türkiye Hükümeti'nin dünyaya ve IŞİD'e karşı olan iki yüzlülüğünü çok çabuk deşifre etmiş oldu. Bu deşifre sonucunda, AKP Hükümeti, ya açıktan IŞİD'i destekliyorum diyecekti ya da eski destekte biraz kırılma yapacaktı.

Uluslararası baskılardan çekinen Türkiye, eski desteğinde ufakcık bir değişkliğe gitmesi neticesinde, IŞİD çapulcuları Türkiye'ye de saldırıya geçmişlerdir. Ve Bu saldırılar daha da devam edecektir. Çünkü, ne Türkiye Hükümeti namuslu bir politikaya sahiptir, ne de IŞİD gibi uyuşturucu tacirleri. En sonunda her ikisi de uzun süre birbirlerini yemeye devam edecekler.

Fakat her zaman olduğu gibi en büyük zarar yine masum Türkiye insanına olacaktır. Bu durum karşısında alınacak tek önlem ise, Türkiyeli vicdan sahibi insanların, AKP gibi bir hayal perest ve gerici bağnaz anlayışının daha fazla yetki sahibi olmamasını düşünmeleri gerekir.

Eğer bu yapılmaz ise, bir zamanlar Lübnan'da kırk yıldan daha fazla yaşanan kaos ve çatışmanın bir benzeri, Türkiye'de devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü Suriyeli Araplara vatandaşlık verilmesi demek, IŞİD'in resmen Türkiyeli olması demektir. Bu da AKP eliyle Atom Bombasının Türkiye'de sürekli patlamasıdır.

Cemal   Zöngür

 
Toplam blog
: 56
: 1108
Kayıt tarihi
: 27.03.16
 
 

Eğitim: Yüksekokul, Meslek: Yönetim, İlgi Alanım: Tarih, Felsefe ve Sosyoloji üzerine araştırma. ..