- Kategori
- İlişkiler
İsim-Siz
Bir telefon ahizesine saplanıp kalmış gibiyim. Sesimin erişemediği, elimin yetişemediği mesafeler dokuyorum. Bütün sözler tuzak, bütün yollar el kapısı. Salsam seni tam yüreğimin orta yerinden şimdi, ellerimle süsleyip püslesem, adını fısıldasam kulağına, varıp da gidebilir misin?
Hiç görmediğim gözlerin yalancısıyım ben aslında. İsimsiz kahramanlar gibi. Meydan okumaya çalıştıkça boyun eğiyorum. Bavulumu almadan adressiz bir yolculuğa çıkmış gibiyim. Adımın geçtiği yerlere adım atamamak benimkisi...
Oysa kaç kez yoktan var ettim seni biliyor musun? Ufacık bir anın üzerine neleri kondurup da sil baştan yarattım seni. Olmadık zamanlara adını koyup, ismini yineledim. Bir gülüşü üstüme alındım mesela. Bir bakışı bana sandım. Kaçırılan bir göze niyetlendim. Bir söze kısmet dedim. Günahı oldum tek bir iç çekişle, pek çok kişinin. Bilmeden çok kişinin günahına girdim. Gelmesen de, yanlış bilsem de var dedim.
Ol istedim.
Kavganı verdim.
Vazgeçmedim.
Şimdi yine yüreğimin tutanakları bir bir ortaya serilmekte. İnanıp inanmamanın önemsiz kaldığı, senelerdir yüzünü görmediğim kayıp bir ruhun peşindeyim. Bir masanın başında, var denilen, yok bilinen bir ruhu çağırıyorum tek başıma;
“Ey aşk. Geldiysen eğer kulağıma fısılda...”
*Resim: Salvador Dali
**Anadolu'da bir kızım var, öğretmen olacak" projesi için;
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45243