Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '12

 
Kategori
Engelli Eğitimi
 

İşitme engelli Gülşen Kılıç ile engelli kızların eğitimi üzerine...

İŞİTME ENGELLİ GÜLŞEN KILIÇ  “İŞİTME ENGELLİ  İNSANLARIN TOPLUMDA EZİLMEMESİ, İÇİN ÇARE. EĞİTİM… EĞİTİM .. EĞİTİM”,

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde yaşadınız ?

GÜLŞEN KILIÇ- Ben, Gülşen Kılınç. 1970 Malatya doğumluyum. 2 yaşımdayken havale geçirmişim ve 4 yaşıma kadar yürüyememişim.5 veya 6 yaşımdayken bende işitme kaybı fark edilmiş ancak hiç doktora götürmemişler. İlkokul mezunuyum. İlkokulu normal okulda okudum. Büyüdükçe işitme kaybım ilerlemiş. Ailem köyde yaşıyormuş.70 lı yıllarda köy yerlerinde doktora götürmek gibi bir düşünce yaygın değilmiş. Ailem, ateşim çıktığı zaman üstüme battaniye ve yorgan örtüp terletme yoluyla iyileşeceğimi sanmış. Ateşi çıkan çocuğun üstünün örtülmemesi gerektiğini yıllar sonra bir gazetede Anneme okuduğumda, iki eliyle dizine vurup sen ve kardeşlerin cahalet kurbanı oldunuz diye dövünmesini hep üzülerek hatırlarım. Her hastalıkta  koca karı denilen yöntemle tedaviye çalışılırmış fayda görülmezse, ALLAH'ın hikmeti, kader denilip kabullenilirmiş. 17 Yaşımdan beri istanbul’da yaşıyorum.

SORU- İşitme engellilerin genel sorunları neler ve çözüm yolları nedir?

GÜLŞEN  KILIÇ-Bana göre işitme engellilerin genel sorunu, ailelerin cahil olması, (günümüzde bile cahil aileler var. Bu daha çok kırsal kesimlerde ve bazı dediğim dedik dayatmalı babaların olduğu evlerde var) cahil olan aile sebebiyle; iletişim sorunu, eğitim sorunu ve en son istihdam sorunu.

Çözüm yolları ailelerin eğitimli olmasından geçiyor ilk başta. Eğitimli olan aile, çocuğunun işitme engelli olduğunu fark ettiği anda hiç kimsenin etkisinde kalmadan çocuğunu uzman Doktorlara göstermesi, ilaç, cihaz, tedavisi ve uygun görülüyorsa implant taktırması, bu konuda eğitim merkezlerinden eğitim alması bundan sonraki süreci sabır, ısrar ve mücadeleyle asla pes etmeden devam edilmesidir. Doğuştan konuşma ve işitme engelli olanların durumu daha farklıdır. Onlarda doktorların, eğitimcilerin verdikleri eğitim plan ve progamlarına harfi harfine uyarak işitme ve konuşma engelli olan çocuklarına başarıya giden yolları açmalıdır. Aileler çocukları işitme ve konuşma engelli olunca bu duymaz ve konuşamaz boş yere vakit ve para harcayıp uğraşmaya değmez diye düşünmemeliler.

Devlete de bu konuda çok iş düşüyor. Türkiyede yeterli sayıda işitme engellilerin okuyabileceği okullar yok. İşitme cihazlarının, implant  cihazı ameliyat ve ameliyat sonrası (pil, batarya, kablo,nem kutusu gibi..) fiyatlarının yüksek olması çoğu aile ve kullanıcıları zor durumda bırakmakta. Çok kişi implant (pil, batarya, kablo, nem kutusu gibi...) şeyleri alamamaktan dolayı implant kullanmaktan vazgeçmiştir. Henüz konuşmayı öğrenememiş ve okuma yazmayı bilmeyen işitme engelli bireylerin İmplanttan, vazgeçmesi bence hayattan vazgeçmeleriyle eş değerdir...

Bir başka çözüm yoluda, işitme engellilerin çok kitap okumasıdır. Okuyarak bilmedikleri çok şeyi ve konuşmalarını düzeltebilirler. Ben 8 yaşımdan beri okumaya çok meraklıydım ve çok okuyarak kendiğimi geliştirdim eğittim. İşitme engelliler çok okuyarak hem kelime daracağını genişletebilirler hemde kendilerini sözlü/yazılı olarak ifade edebilirler. Bu da başkalarına bağımlı olarak yaşamamayı öğretir onlara.

SORU- Ülkemizde bayanlar genelde ezilmekte, cahil çevreye düşenler engellenmekteler, engelli bayanlar daha çok küçümsenmekte sizlerde böyle şeyler yaşadınız mı ? Nasıl aştınız ?

GÜLŞEN KILIÇ- 1970 lı ve 80 lı yıllarda köy ve kırsal kesimlerde, engelli/engelsiz bayanlar daha çok ezilmekte ve hor görülmekteydi. Geçen yıllarla azalsa da halen devam ediyor bu. Bayanların özellikle de engelli bayanların ezilmesinin ilk ve birinci sorumlusu olarak ben aileleri görüyorum. Ben, eğitim konusunda çok ezildim malesef. Okuyup öğretmen olmak en büyük hayalımdı. Ben işitme engelli olduğum için değil kız doğduğum için okutulmadım. Bu konuda o kadar yaralıyım ki Annem/Babam vefat etmelerine rağmen beni okutmadıkları için onlara hakkımı helal edemiyorum. Ben çok kitap okuyarak kendimi eğittim ama bu eğitim bana çalışabileceğim bir iş meslek kapısını aralayacak bir diploma sahibi yapamadı beni. Ben bu okutulmamanın ezikliğini evlenip 2 çocuk sahibi olduktan yıllar sonra 35 yaşında eşimi kaybedince sap gibi ortada kalarak çok çektim halen de çekiyorum denilebilir...

Aileme göre kız çocukları okumamalıydı. Büyüyünce onların deyimiyle kocaya gideceklerdi kocaları onlara bakmakla görevlilerdi. Geçimsizlik, boşanma, hastalık ve ölüm gibi şeyleri düşünmüyorlardı ya da düşünemiyorlardı. Her kocaya giden kız mutlu olacak mı? Ya kocası onu aldatırsa ? Ya çalışmaz eve bakmazsa ? Ya hastalanır ve ölürse ? Malesef kızlarını, kendi istedikleri kocaya vermekle kızlarına iyilik yaptıklarını sanan aileler onlara en büyük kötüğü yapıyorlar farkında olarak veya olmayarak (burası aileden aileye değişir)

Ailem, beni okutmayınca ben aileme kendi yöntemimle baş kaldırdım.. Okula gitmek için elimden gelen direnişi gösterdim, 1 ay bouunca dargın yaşadım ve onlarla sofraya oturup yemek yemedim, ama malesef ailem nuh dedi peygamber demedi : ( 10 yaşındaki bir kız çocuğu o zamanın şartlarıyla ancak bu kadar mücadele edebilirdi.. O zaman kızlarını okutmayan ailelere, para ve hapis cezası gibi caydırıcı yöntemler ne yazık ki yoktu.

Bir gün okuduğum bir kitaptan etkilenip kendime mühtiş özgüven duymaya başladım. Bu özgüvenle ailemin yanlış olan tüm kararlarına direndim. Bu öz güven sayesinde kendi kararlarımı kendim almaya başladım. Yaşadığım yerde işitme engelli olmak ayıp bi şeymiş gibi algılanıyor ve görülüyordu. Üç kişinin olduğu bir ortamda iki kişi alaylı alaylı yüzüme bakarak birbirlerinin kulağına gizli gizli bi şeyler fısıldayıp akıllarınca benimle alay ediyorladı. Bu yüzden hep kalabalık ortamlardan nefret ettim ve kaçındım. Yanlızken düşünüyordum, ben utanılacak bi şey yapmadım bunlar neden böyle davranıyor diye?  Bunun cevabını rahmetli öğretmenimin hanımına sordum, kızım onlar cahil boş ver. Senin duymaman senin elinde olan bi şey değil, isteyerek sağır olmadın. Allahın insanlara verdiği derde kullar alay ederse aynısı onlarında başına gelebilir diye beni teselli etmesiyle ben artık işitme engelli olduğum için utanmadım ve ezilmedim. Bana gülenlere ve alay edenlere anında ağızlarının payını veriyordum. Bunu beklemedikleri ve haksız oldukları için sus pus oluyorlar ve aynı şeyi asla bir daha yapmıyorlardı. Gittiğim kurslarda işitme engelli olmama rağmen arkadaşlarımdan başarılıydım arkadaşlarım bu başarımı çekemeyince hemen sağırlığımla alay etmeye başlarlardı.
İstanbul'a, geldiğimde Malatya'da yaşadığım sıkıntıların çok azaldığını fark ettim, bunun sebebide küçük yerleşim yerlerinde yaşamaya ve insanların cahil olmasına bağlıyorum.

Hayatım boyunca okuyamanın ezikliğini yaşadım bunu aşmak için yapabileceğim pek fazla bi şey yoktu. 35 yaşımdaken açık öğretim diye bi şey olduğunu öğrendim ama (3 yıl ortaokul, 3 yıl lise, 2 veya 4 yıl üniversite yaş olacak 43-45 bu yaştan sonra alacağım diploma ancak duvarda çerçevre içinde asılı kalacak) bu yaştan sonra okuyup diploma alsam bile bana bir faydası olmayacak diye düşündüm ve açık öğretime kayıt yaptırmadım. Yani okumuş olmak için okumadım. Kendim okumadığım için çocuklarım okusun diye çabaladım.

Yaşamım boyunca, toplumun; eşinde işitme engelli mi? Sen işitme engellisin eşin nasıl seninle evlendi gibi komik ve gülünç sorularla karşılaştım. Öyle ileri gidiyorlardı ki çocuk sahibi olduğumda, çocukların da senin gibimi diye sormaları bazen toplumdan nefret etmeme sebep oluyordu ama yaratılış itibarıyla kinci değilim bu nefret geçiciydi.. O anlarda toplumdan ve kişilerden uzaklaştıkça konuyu hemen unutuyordum, unutmam sebebiyle sorunların üstesinden kolay gelebiliyordum.

 SORU-  Engelli bayanların başarılı olamadıklarını düşünüyorsunuz?,  neden engelleniyorlar?  İnsanlar sizce neden engel koyuyorlar? Bunun çaresi nedir?

GÜLŞEN KILIÇ- Öncelikle şunu düzelteyim.. Ben engelli bayanların başarılı olamadıklarını düşünmüyorum, engellendikleri için başarılı olamıyorlar. Neden engellendiklerine gelince, yukarıda değindiğim gibi köy ve kırsal kesimlerde kız çocuğu okutulmaz. Aileler kız çocuğunun büyüyüp ilerleyen yaşlarda genç kız olup, evlenip anne olacağını sanırım düşünemiyorlar. Kız çocuğu evlenip kocaya gidecek, okusada olur okumasada olur mantığı var çoğu ailede. İşitme engelli veya başka bir engeli oluncada bu engelli, toplumda kendisini savunamaz, başına kötü bir durum gelebilir, aman kim uğraşacak gibi basit ve mantıksız düşüncelerle okutmuyorlar...

Çaresi,EĞİTİM...EĞİTİM VE EĞİTİM....

Eğitimini tamamlayan bir bayan elinde bir mesleği olur. Günümüzde üniversite mezunları bile iş bulamazken tahsili olmayan bir ilkokul mezunu, ya da hiç tahsili olmayan işitme engelli bayan ne yapabilir ?

Belediyeler, ismek ve halk eğitim merkezleri adı altında çeşitli kurslar açıyorlar. Buraya kadar her şey güzel ama ilkokul mezunu biri bu kursları istediği kadar bitirsin hiç bir işine yaramaz. Ben buna en güzel örneğim. Çeşitli kurslara katıldım belgem var ama ilkokul mezunu olmam hep önüme engel olarak çıktı.

Belediyeler meslek edinmek amaçlı bu kursları açıyorlar ama kurs sonunda aynı ilgi ve özeni kursiyere göstermiyorlar malesef. İstihdam ve yaptıkları ürünleri satmak konusunda ciddi olarak yardımcı olmaları gerek. Malesef siyasiler ve belediyeler biz engellileri seçimden seçime hatırladıkları için bu konuda kalıcı ve kesin çözüm üretilmiyor...

İsmek kurslarında eğitimini 3 yıl başarıyla tamamlayan engellilere usta öğretici olarak çalışma imkanları sunulmalı... Eğitim sırasında ve eğitim sonrasında üretilen ürünlerin satışına büyük destek verilmeli engellilere...

SORU-  İşitme engelli kız çocuğu olan ailelere neler tavsiye edeceksiniz ?

GÜLŞEN KILIÇ - İşitme engelli kız çocuğu olan aileler, aç kalsınlar çıplak kalsınlar ama mutlaka bi şekilde kızlarını eğitsinler/okutsunlar. Bunun önemini başlarda anlamak mümkün olmayabilir ilerleyen yıllarda anladıklarında son pişmanlık fayda etmez.

Aileler her zaman kızları/çocuklarıyla yaşayamaz, ölüm herkes için.. İleride biz ölürsek kızımız ne olacak diye düşünerek kızlarını mutlaka okutsunlar. Kızların okuması onların evlenmesine engel değil. Nasıl olsa evlenecek okusada olur okumasada olur diye düşünmesinler. Geçinememek, hastalık ve ölüm var bunun bilincinde olarak mutlaka ama mutlaka okutmalılar...

En azından lise mezunu olan kızları için yeter bu kadar okuduğu demeyip onları çeşitli meslek edinme kurslarınada göndermeliler...

Geçtiğimiz aylarda bir haber okumuştum ve şok olmuştum ! Haberin başlığı aynen söyleydi ; İşitme engelli kızları olan aileler bu kızları koca bulsun diye derneklere götürüyorlarmış.

Zamanında kızları işitme engelli diye onları önemsemeyen, eğitim vermeyen belkide doktora bile götürmeyen, normalde derneklere ve kurslara, hiç bir konuda faaliyette bulunmak, meslek öğrenmek, hobi edinmek için göndermeyen aileler bu kızlar büyüyünce başlarından atmak için koca bulsunlar diye derneklere götürmeye başlıyorlar :(

İnsanda biraz utanma, onur ve haysiyet olur. Nasıl anne babasınız siz ? Bu kızlara ne verdiniz ne kazandırdınz ki dernekte bulduğunuz biriyle evlendirmeye kalkışıyorsunuz ?

Bu kızlar, evlilik konusunda ne kadar bilgililer, ne biliyorlar ? Yarın Anne olduklarında bebeklerine nasıl bakacaklar ? Sorular çoğaltılabilir...

Tavsiyem ; EĞİTİM..EĞİTİM VE EĞİTİM...

SORU-  işitme engelli dernekleri başarılı işitme engellilerle başarılı olmak isteyenleri neye bir araya getirmez sizce?

GÜLŞEN KILIÇ-Böyle bir soruyla lk defa karşılaştım, bu konuda hiç bilgim yok dolasıyla cevap veremeyeceğim...

SORU-  Başka ne anlatacaksınız ?

GÜLŞEN KILIÇ- İşitme engellilerin engeli görünen bir engel olmadığında işitme engelliler bu konuda çok sıkıntılar yaşamakta. Toplum işitme engelliler konusunda çok bilinçsiz.
Bir hastanede, adliyede, okulda, bankada görevliye işitme engelliyim, dudak okuyarak anlıyorum dediğiniz zaman kibarca kafalarını evet anlamında sallamalarına rağmen ne yapmaları, nasıl davranılması gerektiğini malesef bilmiyorlar. Çoğu zaman yüzümüze bakarak konuşmuyorlar seslerini yükselterek hatta bağırarak konuşmayı tercih ediyorlar.

Toplum, sağırım diyen kişiye bağırarak yardımcı olduğunu sanıyor. Her sağırın işitme derecesinin aynı olmadığını bilmiyorlar. Hiç ses duymayan birine istediği kadar bağırsada onun duyamayacağını hiç ama hiç düşünemiyorlar, üstelik bağırarak konuşmanın onu incitebileceğini kıracağını da düşünemiyorlar.

Son bir yıldır işaret dili bilen tercümanlar yetişitiriliyor ve görevlendiiriliyor ama her işitme engelli işaret dili bilmiyor. Hastanlerde sıra beklerken sıramızın geldiğini belirten numaratörler çoğu zaman bozuk olmadığı halde çalıştırılmaz. Madem çalıştırmayacaksanız ne diye yaptınız onları oraya ?

İşitme engellinin sesleri duymadığını, görerek, okuyarak sırasını takip edebileceğini öğrenmeliler. Bankaların çoğu işitme engelliyle telefonla arayarak iletişime geçiyorlar, onlara işitme engelliyim telefonda konuşamıyorum dediğinizde bir yakınınızdamı yok yardımcı olacak gibi cevaplar veriyorlar. Yakınım yok olsada ben neden yakınıma muhtaç olayım ? Neden normal bir birey gibi kendi işlerimi kendim görmeyeyim ? Mail ve sms sistemiyle iletişim kurmanız çok mu zor ?

Tüm kamu ve özel kurumların işitme engellilerle iletişim için mutlaka mail adresleri ve sms sistemleri olmalı.

Toplumun %10 luk kesimide işitme engelliyim dediğiniz zaman sizi hem sağır hem dilsiz sanıyor. Bu da yetmezmiş gibi sağır ve dilsizleri aynı zamanda hiç bir şey bilmeyen aptal sanıyorlar.

Yakın zamanda noterde bir vekalet işi için gitmiştim. Notere işitme engelli olduğumu, yüzüme bakarak konuşulursa sorunsuz anlayacağımı söyledim. Tamam dedi ve ben imza atacağım kağıdı baştan sona okudum ve imzalayacağım zaman noterdeki görevli imza atmama engel oldu. Neden engel oluyorsunuz diye sordum. Sana bir kefil gerek dedi. Sebep ? Sen işitme engellisin kefil lazım sana. Kardeşim evet işitme engelliyim ama anlama engelli değilim ve gördüğün gibi konuşabiliyorum dedim. Kağırttaki yazılı olan herşeyi tek tek okudum anladım kabul ediyorum insanı bu kadar aptal yerine koyman gereksiz dedim. Adam kıpkırmızı oldu. Şimdi çok sert ve mahçup edici cevaplar veriyorsunuz diyeceksiniz ama inanın bana,  yıllardır uğraşa uğaraşa anladımki anlamayana anlayacakları dilden cevap verince anlıyorlar :)

İşitme engellilerin iş bulması çok ama çok zor. İş kura kayıtlısınız ve iş görüşmesi için gititğiniz iş veren elinizdeki belgede işitme engelli yazısını gördüğü anda hemen cevabı hayır oluyor. Bunun sebebi çoğu zaman işitme engellilerin aynı zamanda konuşma engelli olduklarını sanmaları. Her işitme engelli konuşma engelli değildir ve her konuşma engellide işitme engelli değildir. Bunu sormadan denemeden hayır demeleri hiç etik değil.

Çoğu iş veren, işitme engelli duymaz iş yerinde her hangi bir tehlike anında duymadığı için tehlikenin farkına varıp kaçamaz diye düşünüyorlar.

Bu yanlış bir düşünce. Tehlikeyi belirten yazılar, lehvalar, işaretler konulabilir. Diğer çalışma arkadaşları tehlike anında işitme engelli arkadaşınıza haber verin yardımcı olun gibi tembihlenilebilir ama bunu yapmak sanırım işlene gelmiyor ama her bireyin bir engelli adayı olduğunu unutuyorlar.

İşitme engelliler telefonda konuşamamanın haricinde eğitimini gördüğü her meslekte başarılıdır. Ben, kendisini okuyarak yetiştiren işitme engellileri engelli olarak görmüyorum bu en azından benim için böyle. İş bulma konusu haricinde ben, işitme engelimi asla sorun etmedim sorun edenler hep bana engel olanlar oldu...

 Çok sağ olun  güzel bir röportaj oldu Gülşen Hanım

 TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..