Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İşkence çadırı: "sirk"

İşkence çadırı: "sirk"
 

Genelde yarıyıl tatillerinde turneye çıkıyorlar sanırım. Allahtan hiçbir zaman gitmedim. Gitmemem bilinçli bir seçim değildi geçmişte; o bilinçli olmadığım dönemde onları izliyor olsaydım, gene de fena halde canımı sıkardı.

Şimdilerde ise baya baya nefret ediyorum. Cilalı isimlerle kutsanmaya çalışılıyor sirk dedikleri bu garip mekânlar. Ne acayip bi dünya. Bi yanda hayvan hakları için, bazı insanlar imza toplarken, hayvan hakları derken, diğer yanda başka insanlar da hayvanlara yasal olarak yapılan işkenceyi para ödeyerek izlemeye gidiyorlar. Yapılanlar nelerdir: ayılara etek giydirilir, aslanların ağzına kafa sokulur, doğadan koparılıp, şehir şehir bir kafes içinde gezdirip durulan file tek ayak üzerinde durmak öğretilir. İnsanlar da buna nedense güler! Maymunlar bisikletle tur atar. Daha neler neler. Sanırım sirkler insanın en temel duygularına hitap ediyor. Her insanın içinde az veya çok bulunan psikopatlığı dışa çıkarıyor. Trapezcileri izlerken bazı kişilerin içinden onların düşmesini, düştüğünde alacağı zevki, hazzı ne derseniz işte, gözlerinden okuyabiliyor insan. Tıpkı yaşam gibi. Yaşamda da, bir kişinin standartları düştüğünde daha önce kıskanan bazıları tarafından, “oh oldu, iyi oldu,” sevinç çığlıkları, üzgün bir maske altında kutlanmaz mı? - “Düşenin dostu olmaz” dememiş mi atalarımız?- Kimbilir, elini timsahın ağzına sokacak kadar güçlü bi insanı, “kolunu kopar da gör sen gücü, sen de bizim gibi zaaflar ve zayıflıklardan oluşan sıradan bir insansın,” düşüncesi içimizden geçendir. Ama unuttuğumuz nokta, timsahın ya da aslanın ağzına kafasını sokan kişinin eğitimli ve karşısındaki koskoca hayvanların binbir türlü işkenceden geçtikten sonra güçsüz hale getirilmesidir.

Eğer bir insan bilinçli olarak burada çalışmayı seçmediyse, onlar da benim gözümde aynı esareti yaşar. Hani duyarız sağdan soldan: annem babam sirkte çalışıyordu ve ben de bir çadırda dünyaya geldim. Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum, seçme şansım olmadı.

Buradaki insanların yaşam şartları nedir ne değildir bilmiyorum ama dışarıdan gördüğüm kadarıyla, kocaman hayvanların içinde kıpırdayamadıkları kafeslerde, bir şehirden diğer şehre taşınmaları bile başlı başına bi eziyet, işkence. Belli ki istenilen komutları yapmaları için, yemek, su gibi temel ihtiyaçları bile doğru dürüst verilmiyor, “insan” eğitmenleri tarafından! Daha da etkisiz kılınmaları için “insan” eğitmenleri dişlerini söker, ayak tabanlarını yakarlar.

Daha fazla bu show dedikleri nasıl seyredebilir ki? “İnsan” üstelik de çocuklarını bu zalimliğe ortak edip, çocuklara bunun masum bir gösteri olduğuna inandırarak.

Sokaklarda eskiden sahipli, cins köpeklerin, sahipsiz, yalnız, ufka bakarak telaşlı yürüyen gözlerine bakınca da, içimden neler geçiyor. Çocuklara sanki bir malmış gibi alınan hayvanlar. Öyle ya, mal dükkânda satılır. O da dükkândan alındığı için kimi evlerde o canın bi kıymet-i harbiyesi yoktur. Bakımından, sorumluğundan sıkıldığında sal sokağa gitsin. Bunu neden yaptıkları sorgulanmıyor bile. “Ne yapsın zavallı kadın bakamıyormuş, zor geliyor bakımı, ah bu geçim sıkıntısı yok mu” diyor. Bakar mısınız özrü kabahatinden büyük. Peki bütün bunları aldığında düşünmedin mi? Yoksa düşünme yeteneğini kayıp mı ettin? Yoksa “insanlık mı kayıp”

Kabahatler kanununu yazsam yeniden!

Dün de hayvanseverler Başbakanla görüştüler. Hayvanlara yapılan eziyetlerin kabahatler kanunundan çıkarılıp, TCK ya girmesi için. Kimbilir? Bakalım nasıl olacak? Haberlerde izlediğimiz kadarıyla umutlu olduklatını söylüyorlar. Umarım umutlu oluruz. Sokaklarda kedi köpek v.s. gibi hayvanlara eziyet edilmekten, mal gibi görülmekten vazgeçilir.

Biraz önce millitarih.blogspot göz gezdirdim. 1940 yılında Üsküdar’da kargaları öldürme emri çıkarılmış. Hatta bir ölü karga getirmeyene ceza kesiliyormuş. Vay vay vay! Nasıl iş bu anlamıyorum. Bazen çok acımasız olabildiğimiz gibi, bazen de kuşlar için vakıflar kuran atalarımız var? Peki hangisiyiz biz?

Ne kadar da çok yazdım dağıttım konuyu.

Sirklerden başlamıştım değil mi? Son olarak orası için aklıma geleni söyleyeyim: insanların maymun, maymunların da insan taklidi yaptığı garip bi mekân.

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..