Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '12

 
Kategori
Kitap
 

İskender Pala’nın Od’u Anadolu’yu anlayabilmektir…

İskender Pala’nın Od’u Anadolu’yu anlayabilmektir…
 

Yunus’un yaşadığı dönem bir alt üst oluş dönemi… Anadolu’daki bu alt üst oluş öyle kanlı, öyle acılar, açlıklar dönemi ki insanları hallaç pamuğu gibi atıyordu o dönem… Kaos dönemi demek lazım aslında bu döneme…

Bir yandan Türkmenlerin kurmaya çalıştığı Selçuklu devleti yerleşmeye çalışıyor… Onun iktidarına ortak olmaya çalışan Hasan Sabbah’ın çılgın gücü ortalığı kasıp kavuruyor… Bizans’ın Anadolu’daki küçümsenemeyecek gücü hala insanların ensesinde… Haçlı seferleri önüne gelen herkesi kılıçtan geçiriyor, her şeyi yağmalıyor… Bunlara ek olarak da her gücün kendi koruyup kolladığı eşkıya çeteleri var… Ve tarihin gördüğü en zalim istila olan Moğol istilası da bu dönemde… Yazar öyle bir anlatıyor ki, bu olayın vahimliğini gözler önüne seriyor… ‘’Yetmiş bin yürüyen çadırın arkasından çekirgeler bile aç kalıyordu günlerce’’ ya da buna benzer örnekler…

Yazar geniş tarih bilgisi ile Anadolu’yu ve insanını öyle bir gözler önüne seriyor ki; her isteyen her istediğini bulabilir romanda/belgeselde… Fakat bu kaos ortamının bu yaşam ve düşünce şekline etkisine her an hissettim ben… Elbette yazar hissettirdi…

Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Tabduk Emre, Yunus ve daha niceleri işte bu kaos ortamının ürünleri… Zaten yazar bunu bir şekilde vurguluyor kitapta… İnsanların maddi hayatı eksildikçe ruhani yanları çoğaldı diye… Çünkü bu kaos ortamı Anadolu’da azaldıkça bu yaşam tarzı gittikçe azaldı… Yunus yaşamının yarısından çoğunu çelişkilerini yenmek için

kendisiyle kavga ederek geçiriyor… Bu çelişkilerde bu kaos’un getirdikleri… Ancak yaşamı sessiz filme çekilse, hiçte bu günkü anlaşılan Yunus çıkmazdı ortaya… Neyse bu konulara girmeyeyim, çünkü birçok kişi bulundukları ortamdan soyutlayıp bu kişileri mitleştirmeyi iş edinmiş kendisine… Oysa bu işleri bilenler çok iyi bilir ki, inancı epey zorlamaktır, şeyhlere kayıtsız şartsız teslim olmak… Bu bir yoldur… Yolu bu mudur bilmem? Ancak Yunus’un ulaştığına o kadar çok kişi ulaşamamış ki…

Bu kaos ortamında kadın ve çocuklar ganimet olarak değerlendiriliyordu. Erkeklerin kendilerini doyurmaları, barınmaları ve de güven içinde yaşayabilmeleri için daha çok işlevi vardı bu dergahların… Buralar aynı zamanda dönemin üniversiteleri gibi çalışmışlar… İslam ahlakı, tasavvuf ve musikisi, hatta Türkçe buralarda daha bir gelişmiş, başka filizler vermişler… Günümüzü bile etkileyen o dönemdeki filizler şimdi dev çınarlara dönmüş durumda…

Anadolu’yu bilmek isteyen, bu insanları anlamak isteyen kişilere tavsiye edebileceğim bir kitap… İskender Pala’nın akıcı dili kitabın okunmasını oldukça kolaylaştırıyor…

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..