İslâm alemi mi!? İnşallah!

"Allah nazarında din İslâm'dır." Âli İmrân-19

Allah'ın dini Âdem'den Kıyamete kadar İslâm'dır. Berraklığı ve kapsayıcılığı Kuran ile Kıyamete kadar korunmuştur. Sahih (Ulemanın mutabık kaldığı) sünnetler ve hadisler ile desteklenmiştir. Kuran ile birlikte bu sünnetler ve hadisler İslâm'ın gövdesi, kökü ise temiz kalp ile Amentü'dür. Toprağı, suyu ve güneşi ilim; meyveleri rahmet, kardeşlik, ahlak ve adalettir…

Böyle bir İslâm Çınarında, adaletinden emin olduğun yönetimler altında ve sözlerinden emin olduğun âlim ve ariflerle birlikte İslâm kardeşliği[1] ile yaşayan yaprak olmayı istemez miydin?

Gel gelelim ki zamanla dallar ve içtihatlar türemiş; hangi dalın veya hangi içtihadın bu gövdeden veya nefisten beslendiği, hangisin hak hangisinin batıl (Yanlış) olduğu tartışmalı hale gelmiş. Hatta bu halde de kalmamış hükmetme hırsı ile kavgaya ve zulme vesile edilmiş. Dinî ve etnik ayrılıklar ve bilenmişlikler kol geziyor. Rahmet, güzel ahlak, kardeşlik ve adalet dini olan İslâm, "Ben bilirim! Diğerleri batıldır!" diyenlerin oyuncağı olmuş ve tarihe hapsedilmiş...

İslâm tarihinde dünyanın örnek aldığı altın çağlar sürdürülememiş, yerlerini bağnaz çağlara terk etmişler. Halen, böl ve yönet politikaları ile İslâm coğrafyalarındaki beşeri sermaye ve doğal kaynaklar doğrudan veya dolaylı yollarla (yandaşlarla) sömürülüyor.  Uyanış ve silkiniş hamleleri hükmetme ve terör teşvikleri ile kirletiliyor...

BU COĞRAFYALARA NASIL İSLÂM ÂLEMİ DENİLEBİLİR? İSLÂM'A HAKARET DEĞİL MİDİR? OLSA OLSA ÇOĞUNLUĞU "MÜSLÜMANIM ELHAMDÜLİLLAH!" DİYENLERİN ÂLEMİ OLABİLİR.

Bu gidişatın da bir sabahı olacak elbette! Ama nerede ve nasıl? Belki de güneş batıdan doğacak…  Öyle bile olsa, İslâm coğrafyaları için çare boynumuzun borcu değil mi?… Bu toraklarda ömrünü İslâm’a adayan peygamberler, Hak dostları ve şüheda için… Sesleri kısılmış mazlumlar için… Yeni nesillerin hayır duaları için… Allah rızası için…

Şunlar çareden sayılabilir mi acaba?

Dilleri ve elleri ile avamın içinde kol kola omuz omuza çırpınabilecek nefsini esir etmiş cesur Hak dostları, âlimler ve arifler... Bunların, çağın halleri, dünyevi ilimler ve İslâm'a ters düşmeyen evrensel değerler ile barışık, sevdirici ve kolaylaştırıcı içtihatları… İslâm’ın gövdesinden ve ilimden beslenmeyen dalların bu içtihatlar ile budanması… Coğrafyanın ülkeleri arasında kardeşlik ve ötekilere saygı duyarak örnek olma şiarlarının yeniden yeşertilmesi... SEBAT GEREKTİREN İNCE UZUN BİR YOLUN İLK ADIMLARI OLABİLİR. ANCAK, YOLDA TUTUNABİLMENİN ANAHTARLARINI ŞU POLİTİKALARDA ARAMALIYIZ:

Her ahvalde güç yerine Hakkın yanında durmayı, onu geciktirmemeyi – zamanındalığı ve adalet arayanların rızasını kazanmayı ilke edinen adalet politikası.

Ahlakî vasıfları ve mesleki yetkinlikleri birlikte kazandırmak yolunda, dinî ve dünyevî ilimleri aynı çatı altında öğrenci – ehil hoca – ebeveyn üçgeninde etkileşimli olarak modern vasıtalarla nefis kokulu bir buket gibi sunmayı, bu yolda sabrı ve kararlılığı ilke edinen eğitim politikası.

İNŞALLAH!