Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '08

 
Kategori
İnançlar
 

İslâmiyette Akıl, İlim, Düşünce ve İradenin Önemi

İslâmiyette Akıl, İlim, Düşünce ve İradenin Önemi
 

İSLÂMİYETTE AKIL, İLİM, DÜŞÜNCE VE İRADENİN ÖNEMİ

11. Bölüm:

Akılla şereflendirilen insanoğlu için ilim, dünyanın en büyük hazinesidir. Bu hazineden yararlanan herkes Allah’ın hikmetli sırlarına nasibince ulaşır.

Bu nedenle de insanlığın geleceği zaman içinde gelişip olgunlaşacak olan insan aklının elde edebileceği ilmi gelişmeye bırakılmıştır.

Allah yaratıp var ettiği kainatın sırrının çözümünü insanoğluna verdiği cüzi aklın zaman içinde elde edebileceği ilim üzere yaratmış olduğundan insanoğlu da önce kendisine verilen (Aklı kullanıp hayatın ve dünyanın sırrını çözmeye çalışacak. Kendini tanıyıp severken dünyayı tanıyıp kendini sevecek.Kainatın sırrını çözüp Allah’a ulaşmaya çalışacak. Sevgisi artıp aşkı coşacak. Kendi varlığını unutup sonunda O’na koşacak. O’nun yanında kendini bir HİÇ olduğunu anlayacak. Haddini hududunu bilip, edepli olacak. İlimle erginleşip olgunlaşacak. Aklına marifet kazandıracak. İnsan olup, insanca yaşayıp, yaşatacak. Çünkü İNSAN = KAİNAT = KÜLLİ AKIL = KÜLLİ İLİM = KÜLLİ İRADE = HEPSİNİN YARATICISI SONUNDA YİNE BİR ALLAH, denkleminin sırrını çözüp hayata geçirirken Hz. Muhammed’in Miraç sırrına erecek. Bu sırla Allah’la kendi arasında bir perdelik nüans farkı kalıncaya kadar ilim öğrenip Allah’a ulaşmaya çalışacak.) akılla, kendi olgunlaşmasını sağlayacak. Sonra gerçek anlamda tekamül olgunluğuna ulaşmaya çalışacak. Kısacası dünyada yaşayıp var olan her kul, her iki dünyasına ait olgunlaşmasını bu dünyada tamamlamaya çalışacak.

Tekamül olgunluğuna ulaşmaya çalışan her kul, cennet yada cehennem tercihini daha bu dünyada yaşarken yapmış olacak.

Allah’ın affı, mağfireti, bağışlaması her ne kadar çok olsa da, O’na lâyık olmadan yaşayıp gitmek, bizler için büyük eksiklik, büyük kayıp, büyük hata, büyük kusur olur. Çünkü Allah, her işini adalet üzere eksiksiz ve noksansız yapar. Kul da kendine verilen görev ve sorumluluklarını akıl ve bilgi ışığında hak üzere yapıp yerine getirmeli ki; Allah’ın hem rızasını hem de yer yüzünde O’nun halifesi olma özelliğini kazansın.

Aksi takdirde diğer yaratılmış mahlukatlardan hiçbir farkı, hiçbir üstünlüğü olmaz.

İnsanlardan istenilen tekamüldeki olgunlaşma, kulun kendisine verilen akılla bir ömür boyu hiç yılıp usanmadan sevgi ile ilim üzere çalışıp kazanmakla, kazanılan ilmin de Hak üzere teknolojiye dönüştürülüp tüm insanlığın yararına sunulmasıyla kazanılır. Çünkü çalışıp çabalamayana hiçbir şey verilmeyeceği gibi. Nefsine yönelik bilgi üretenler de sonunda hüsrana uğratılırlar. Herkes hak ettiğine mutlaka kavuşacaktır.

Çünkü bu dünya bizler için bir imtihan yeridir. En büyük imtihan da aklın kullanımından olacaktır. Onun için,

Okuduk mu?

Öğrendik mi?

Yazdık mı ?

Doğru ilim öğrenip, doğru yaşadık mı?

Yoksa! nefsimize uyup, başkalarına haksızlık ettik mi?

Yada Hak’ın ilmini Hak’ka karşı kullandık mı?

Küçücük benliğe ait küçücük akılla, O’nu kandırmaya çalıştık mı ?

Bunların hepsini Allah bizlere soracaktır.

Hak edenin hakkı, Hak tarafından kendisine hardal tanesi kadar bile olsa, verilecektir.

Akıl ile ilim, olgunlaşmanın. Doğru yaşayıp, iman etmenin temeli de takva sahibi olmaktır. Allah’ın dostluğu ancak bu şekilde kazanılır.

Yılgınlık insanlığın sonunu getirir. Sonu gelen insanı şeytanlaştırır. Onun için sürekli çalışmak gerekir.

İslâm dini; tamamen akıl, idrak, düşünce ve aklı selim olup sağduyuya dayalı elde edilmiş doğru ilimle iman ederek Hak rızası için doğru olup dürüst yaşamaktır.

Kısacası Allah’ın varlığına ve birliğine inanıp iman ederek akıl ışığında vahye dayalı nasihatlarını yerine getirmektir.

Bunun için her kul, kendine verilen akıl derecesinde kendi başına yetecek ilmi okuyup öğrenmek zorundadır. Yoksa, bu imtihan dünyası tesadüfle, rastlantıyla doğru yaşanmaz.

Dinin ve din gününün tek sahibi Allah’tır. O da hesap sorucudur. Her işini sabırla er- geç yerine getirir. O, hiçbir şeyi unutmaz.

Konumuzu (Reenkarnasyonu) daha iyi anlatıp açıklayabilmemiz için her şeyden önce konumuzun asıl muhatabı olan insanı, tanıyıp tanıtmamız gerekir.

Onun için 12. bölümde de insanı beden ve ruh ilişkisi içinde yazıp tanıtmaya çalışacağız.

Sevgi ve saygılarımla.

Cahit KARAÇ

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..