Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '07

 
Kategori
Siyaset
 

İslâmiyette ulusculuk yoktur

İslâmiyette ulusculuk yoktur
 

Ulusculuk kavramı 1789 yılındaki büyük Fransız İhtilâli'nden sonra ortaya çıkmıştır. Bu nedenle dinlerin, ulusculuk diye bir kavramdan haberleri yoktur. Osmanlı Devleti de bir büyük imparatorluk olduğundan ulusculuğu düşünmesi, kendisinin çözülmesi anlamına geleceğinden hiç bir zaman dikkate almamıştır. Ama, yine de Osmanlı'nın çözülmesinin ve sonunda da yıkılmasının en büyük nedeni, Fransız İhtilâli'nin ortaya çıkardığı ulusculuk kavramıdır.

Bugün, Kuran şeriatı ile yönetilen hiç bir ülke uluscu değildir. Öyle oldukları için de hepsi sömürge altındadır. Onların vatan toprakları işgal edilse bile umurlarında değildir. Çünkü onlar için önemli olan dinlerine zarar gelmesidir. Vatan toprakları işgal edilen müslüman ülke insanlarının dinlerine saldırsanız çok büyük tepki görürsünüz. Bunu bilen Batı dünyası ve ABD, müslüman ülkelerin topraklarını işgal ederken, dinlerine dil uzatmamaya özen göstermektedirler. Eğer, her hangi bir İslâm devletinin topraklarına "dininizi değiştirmek için giriyoruz" deseniz, çok büyük bir dirençle karşılasırsınız.

Hanidir Türkiye'nin de ulusculuk düşüncesi yıkılmak istenmektedir. Bu nedenle de dinsel ögeler ön plana çıkarılmaya başlanmıştır. Batı'nın bir çok ülkesinde İslâm dininin peygamberi Hz. Muhammed'e eş zamanda saldırıya geçilmesi bunun en büyük göstergesidir. Bilinçli olarak başlatılan bu saldırıda asıl amaç, içinde Türkiye'nin de bulunduğu İslâm ülkelerindeki müslümanları daha çok dine bağlamaktır. Nitekim, Türkiye'de kurulmak istenen ılımlı islâm düzeni için başa getirilen parti, büyük bir dış sermaye tarafından desteklenmektedir. Bu dış sermaye sayesinde Türk borsası istikrarda gibi gösterilmekte, döviz piyasası devalüasyonu önleyecek bir sevide tutulmakta ve bunlara bağlı olarak faiz oranları aşağıya doğru çekilmektedir. Tüm bunların sonucunda, enflasyon düştü gibi gösterilerek, emeği ile para kazanan, emekli maaşı ile geçinen insanların ücretleri komik düzeyde arttırılarak baştaki ılımlı islâmi hükümete destek verilmektedir.

Peki, halk durumundan memnunmu ki bu iktidara yine oy verdi?

Seçimlerde ortada başka parti bırakmadılar. Bugünkü iktidar partisinin iki büyük rakibi olabilirdi. Bunlardan biri Cem Uzan'ın Genç Partisi, diğeri ise eğer Erkan Mumcu ile birleşebilseydi Mehmet Ağar'ın DYP'si, ki sonradan DP olmuştur.

Cem Uzan'ın Genç Partisi'nin önceki seçimlerde tehlikeye büyüdüğünü görmüş olan ABD, gerekli emirleri ve desteği vererek bu partinin bütün gelir kaynaklarının kesilmesi için Türkiye hükümetine uyarıda bulunmuştur. Bütün günah ve sevaplarına karşı Genç Parti İslâmcı bir parti değildir ve üstelik uluscudur. Bu durum ABD'nin düşündüğü Orta Doğu projesine uymamaktadır.

Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu'dan oluşacak bir parti ise AKP'nin oylarının kaybına neden olacaktır. Bu durumda da ABD'de yaşayan "hoca efendi" devreye sokulmuş ve Mehmet Ağar'ın kulağı çekilerek bu parti birleşmesi de ortadan kaldırılmıştır. Böylece, AKP ortada kalmıştır. ANAP yok, DYP yok, SP yok gibi... Ortada başka bir seçenek olmayınca da ortalık AKP'ye kalmıştır. Seçmenin seçme şansı kalmamıştır.

Peki ABD böyle bir oyunu neden oynuyor ve neden AKP'yi destekliyor?

ABD'nin geniş yıllara dayanan Orta Doğu projesinde içinde Türkiye'nin de bulunduğu bir çok İslâm ülkesini ele geçirme planları vardır. Ancak, Türkler Türk kimliklerini korudukları sürece bu planları asla uygulanmayacaktır. Çünkü, Türklerin en önemli karakteri bağımsızlıklarına olan düşkünlükleridir. İşte bu karakterleri yıkılmadan Türkiye'yi işgal etmek olası değildir. O halde ne yapmalıydı? Türkleri, ırklarından arındırıp dindarlaştırmalıydı. Hem de Arap düşüncesinde bir dindarlaştırma politikası uygulanmalıydı. Bu nedenle de önce İslâmi bir parti iktidara getirilip bu partinin Türkiye'yi iyi yönetiyormuş havası yaratılmalı ve karşısına çıkacak rakipleri ortadan kaldırılmalıydı. Bu yapıldı. Borsasının ve ülkede dolaşan dövizinin % 80'ninin yabancıların elinde bulunması bir ülkeyi istediğiniz gibi yönetmenizi sağlar. Türkiye'de bu uygulanıyor.

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşinin giyimi tüm Türk ulusuna örnek oluşturacağından, yakında tam bir Arap ülkesi gibi olacağız. Türbanlı ve kara çarşaflı kadınların çoğaldığı bir ülke görünümünü alacağız. Kadınlar düşünce tarzlarını giyimleriyle ortaya koyarken, çağdaş giyimli erkeklerin de düşünce yapılarınının kadınlarınınkinden farklı olmadığını anlayacağız. Giderek giyim kuşamımızla başlayan Araplaşma evrimi, düşüncemizi de kuşatacak. Böylece Türk kimliğimizden sıyrılıp, İslâm kimliğimize bürüneceğiz.

İşte bu aşamada ABD emellerine kavuşmuş olacak. Küresel ısınmanın çok yakında yaratacağı sulu alanlara göç hareketinin ve bitmekte olan enerji kaynaklarından yeni enerji kaynaklarına yerleşme sevdaları Orta Doğu'yu işgale neden olacaktır. Özellikle bor madeninin gelecekte tek enerji kaynağı olacağı bilinirken ve bor madeninin % 70'nin Türkiye'de olduğu bilinirken; tükenmekte olan su kaynaklarından korkulur ve yine Türkiye'nin en iyi su kaynaklarına sahip olduğu bilinirken; Orta Asya'da ve Orta Doğu'da egemenliğin kurulması için Türkiye'nin ele geçirilmesi şart koşulurken elbette Türkiye de işgal edilecek ülkeler arasında yer almaktadır.

Ve bir gün Türkiye'de Irak gibi işgâl edilirse kimsenin sesi çıkmayacaktır. Çünkü, her şeyi ile İslâmlaştırılan Türk insanı bağımsızlığını dinine tercih edecektir. ABD "dininize dokunulmayacaktır" dediği zaman zaten uluscu olmayan İslâm dinine inanan insanlar "varsın bağımsızlığımız gitsin, dinimizden daha da önemli değil ya" diyeceklerdir.

Peki, bu planlardan kurtulma umudumuz var mı?

Siz siz olun, bir kimse dinini ön plana çıkarıyor ve sürekli giyimiyle, konuşmasıyla dininin propagandasını yapıyorsa, uluscu değildir. Uluscu olmayanlardan ulusu kurtarması ve ulusun çıkarlarını savunması beklenemez.

Artık çok geç kaldık. O nedenle de geriye dönülmez bir yola girdik. Hepimizin başı sağolsun. Mustafa Kemal'in kurduğu çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni hepbirlikte toprağa veriyoruz.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..