Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Islak imzanın (!) rahatsız ettikleri

Islak imzanın (!) rahatsız ettikleri
 

Islak imzacı geldi hanım....


Bir grup medya, bir garip davranışı gelenekselleştirmeye ahdetmiş gibi.

Ne midir bu davranış?

Kendisinin ya da uğruna kalemlerini kiraladıkları kesimlerin istediği gibi düşünmeyene, yazmayana saldırmak. Kendi köşesinde onu karalamaya, aşağılamaya ve böylece sindirmeye çalışmak. Bu durum son zamanlarda öylesine sık yaşanmaya başlandı ki bireysel bir davranış olarak nitelenemeyecek kadar organize bir tutum olduğunu düşündürüyor insana.

Bunun en son örneği Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyardan geldi. Şamil Tayyar kendisine hedef olarak Melih Aşık'ı seçmiş. Temelde yatan gerekçe "İrticayla Mücadele Eylem Planı" olarak geçen iddiada, Melih Aşık'ın ıslak imza ile ilgili kuşkularının olması ve bunu köşelerinde dile getirmesi.

Melih Aşık'ın bu imzanın bir makina ile taklit edilebileceği olasılığını gündeme getirmesinden sonra, Adli Tıbbın raporu ile ilgili şüpheleri de kurumun eski uzmanlarının ağzından halka duyurması , Şamil Tayyar'ı öylesine rahatsız etmiş ki, Melih Aşık'ı manipulasyon yapmakla ve "Şapa Oturan Yazar" olmakla itham ettiği bir yazı kaleme alma gereksinimi duymuş.

Gerçekten başlıbaşına merak uyandıran bir durum.

Oysa ne demiş Melih Aşık! Aşağıda 30 Ekim 2009 tarihli yazısından çok kısa bir bölüm alacağım.

"Son olarak Hüseyin Üzmez ve Münevver Karabulut hakkındaki kararlarıyla şaibeli bir görünüm kazanan Adli Tıp, acaba Albay Dursun Çiçek’in imzasını olağan ve bilimsel yollardan inceledi mi?

İstanbul Üniversitesi Adli Tıp öğretim üyesi ve Adli Tıp Uzmanı Doç. Dr. Nevzat Alkan önceki akşam TV 8’de ve dün Vatan gazetesinde çarpıcı açıklamalar yaptı. Karanlığa ışık tuttu. Doçent Alkan dedi ki:

“Dosya savcılıktan
kurye ile Fizik İncelemeler İhtisas Dairesi’nin Belge İnceleme Birimi’ne geldi. Ancak buradaki görevlilerin, bu dosyanın birime geldiğinden haberi olmadı. Oysa ki normal prosedürde birime gelen dosya kurayla bir ekibe dağıtılır. Hangi ekibe gideceği önceden bilinmez. Eğer ülke gündemini etkileyecek önemli bir belge geldiyse, kura çekilmez, birimin uzmanlardan oluşan genel kurulu toplanır ve bu gelen yüksek önemdeki belgeyi inceler. Kurul tarafından incelenen belge, tüm uzmanların imzası alınıp oybirliğiyle karara bağlanır. Çiçek dosyasının incelemesinde bu prosedürler işlememiş, ‘özel uzmanlar’ devreye girip belgeyi incelemişlerdir. Bu bir ilk. Neden normal prosedür işletilmedi? Bu özel uzmanlar kim tarafından görevlendirildi, hangi kriterlere göre seçildiler? Bu soruların cevabını Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı vermelidir.”

Bu sözlerin sahibi Adli Tıp’ın içini ve işleyişini en yakından bilen kişilerden biridir. Adli Tıp sürecindeki karanlık işleri en iyi görebilecek kişidir. Soruyor: Neden normal uzmanlar devre dışı, kim bu özel uzmanlar?.."

Şimdi insanın aklına şöyle bir soru geliyor. Demokratik bir toplumda, demokrasinin en önemli unsurlarından biri basının özgürlüğüdür. Basında farklı fikirlerin dile getirilmesidir. Hal böyle iken basının bir mensubu, adeta tüm basın sözbirliği etmişcesine bu olay üzerinden TSK'yı karalarken, Genelkurmay Başkanının istifasını isterken

- ISLAK İMZANIN GERÇEKLİĞİ KONUSUNDA ŞÜPHELİ BİR DURUM VAR? OLAYIN BU YÖNÜNÜ DE GÖZDEN KAÇIRMAYALIM.

dediği zaman, niçin bir başka basın mensubu bu durumdan bu kadar rahatsız olur?

Tayyar'ın yazısında kullandığı tabirle "Yazarların özür sırasına girdiği" bu ıslak imza vakasında, Melih Aşık'ın bu yazarlar arasında sıra kapmaya çalışmak yerine, şaibeleri yüzünden Cumhurbaşkanlığı tarafından incelemeye alınan Adli Tıp Kurumunun yeni bir kararına şüphe ile yaklaşması açıkça saldırıyı gerektirecek kadar vahim bir durum mudur?

4.5 aydır bir türlü ortaya çıkmayan bu belge, tam da "Açılım Fiyaskosu" yüzünden hükümetin tam anlamıyla çuvalladığı, şehit yakınlarının isyanlarının ortaya çıktığı bir dönemde bir anda gündeme bomba gibi düşmüşken. Domuz gribi ile birlikte bir anda Türkiye'nin ana (!) gündem konusu haline dönüşüp, Türkiye'nin dört bir yanında düzenlenen tepki yürüyüşleri ve buralarda yaşananlar, ana haber bültenlerinde "Islak imza" konusundan dakikalar sonra kendine yer bulabilirken, bu kadarlık bir şüphe bile niye rahatsızlık yaratmıştır.

Yoksa birisi burada konunun asıl sorulması gereken sorusunu mu sormuştur. Birilerinin planına çomak mı sokulmuştıur.

Yoksa Melih Aşık "Kral Çıplak!" mi demiştir.

 
Toplam blog
: 31
: 334
Kayıt tarihi
: 02.10.09
 
 

Merhaba, Sosyoloji eğitimi aldım. Eğitim alanında çalışıyorum. Fikirlerini, duygularını başarıyla ..