Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '08

 
Kategori
İnançlar
 

İslam çok büyük devrim yapmıştır (son) Canlı yakılan kadınlar ve cihad;

İslam çok büyük devrim yapmıştır (son) Canlı yakılan kadınlar ve cihad;
 

“Sizden biriniz bu kölemdir, bu cariyemdir demesin. “Kızım veya oğlum yahut kardeşimdir.” Desin.


Anlatılmıştı; Kadın yirmi yıllık evlidir; Her akşam eve eli paketlerle dolu gelen kocası, bir akşam boş gelir. Eşi; “Neden ellerin boş?” anlamında kocasının yüzüne dikkatlice bakınca eşinin bir gözünün olmadığını fark eder ve sorar; “Herif! Senin bir gözün kör müydü?” Eşi, hüzünlü bir ses ile cevap verir; “Eğer, yirmi yıl; elime değil de, bir gün dahi olsun yüzüme baksaydın, bir gözümün olmadığını görürdün.”

Önce bir insanda içerisinde olduğu olayda bir niyet ve samimiyet olmalıdır. İnsanlık (batı’da) 6’ıncı asırda hala kadının; insan mı, şeytan mı? Olup olmadığını tartışmakta ve cadı diyerek fırınlarda yakmaktadır. Arabistan'da da; doğan çocuk, kız doğdu diye diri, diri toprağa gömülmektedir.

Kimileri de, 1400 yıl sonra sormaktadır; “Bak hele! Bir anlat bakalım; Müslümanlar, neden bir erkeğe karşı iki kadını şahit olarak tutmak istiyorlar?”

Maksat nedir? Hesap sormak herhalde! Belki de şunu demek istemektedir; “İslam neden kadına (insana) bu kadar değer vermektedir, vermiştir?"

* * *

İslam, insanlık tarihinin en büyük devrimini yapmış, insanların bakışını, anlayışını değiştirmiş, köle olarak alınıp, satılan varlıkların da insan olduğunu hatırlatmış ve hiç kimsenin hiçbir (kişisel) özelliği ile diğerlerinden farklı olmadığını ısrarla vurgulamıştır.

Günümüzde yabancıların (Çoğununda sıfatı medenidir!) esirlerine nasıl muamele yaptığı bilinmekte ve izlenmektedir.

Bugün bir esir kamplarında işkenceyle öldürülen esirleri; Bir de (6’ıncı asırda!) aşağıdaki hadislerde tavsiye edilenleri düşününüz ve karşılaştırınız;

Bakınız Âlemlere rahmet olarak gönderilen iki cihan güneşi esirler, “köleler” hakkında ne tavsiye etmektedir;

-“Kim kölesini öldürürse, hapseder, gıdasını keserse onu hapsedin, gıdasını kesin öldürün;

-“Sizden biriniz bu kölemdir, bu cariyemdir demesin. “Kızım veya oğlum yahut kardeşimdir.” Desin.

-“İslamiyet köleliği ve cariyeliği savaş esirliğiyle sınırlandırmıştır. Önceden edinilmiş tüm köleler yavaş yavaş özgürlüğüne kavuşturulma yoluna gidildi. Köle azad etmenin sevabı birçok amelle (uygulama, işle) kıyaslanarak üstünlüğü anlatıldı. Yemin bozma, oruç tutamama gibi bazı durumlarda kişiye kölesi varsa azad etmesi zorunluluğu gibi durumlar getirildi.

-“İslam bazı haramları aşama aşama ortadan kaldırmıştır. Nitekim içki yasağı da aşama aşama kaldırılmıştı. Çünkü toplumu o haramın kaldırılacağı ortama hazırlamak lazımdır. Bu da belli bir eğitim, aşama, zaman gerektiriyordu.

"Bu aynı zamanda yapılacak tüm toplumsal değişikliklerin de süreç içinde yapılması gerektiğini müminlere ders veriyordu.

-“Amerika, Kuzey-Güney iç savaşından sonra bir hamlede köleliği kaldırmış fakat şartlar oluşmadığı ve toplum hazır olmadığı için ortada kalan köleler yeniden eski efendilerinin yanlarına dönmüşlerdir.

-“Kısa bir süre içerisinde de önceden edinilmiş köleler özgürlüğüne kavuştular. Kimsenin hür bir insanı savaş esirliği haricinde köleleştirmeye hakkı olmadığı için bu kölelik İslam dünyasında sona erdi…”


Şimdi de 1500 yıl sonra (2008 yılında) kimi insanların (devletlerin) (sözde hürriyet getirmek adına) işgal ettikleri ülkelerde insanlara (esirlere) yaptıklarına bakın ve tekrar diyebilecekseniz, deyiniz;

-“İslam dini kadınlar, erkekler (köleler) zengin, fakir arasında bir ayrım yapmaktadır?

* * *

Allah, Peygamberine ne demektedir?

-“Allah Resulü’nün ilk görevi kendisine vahyedileni insanlara ulaştırmak ve bildirmektir. Ve bu Tebliğ, Peygamberliğin bir gereğidir…”

-Hz. Peygamber tebliğ görevini yapmakla yükümlüdür ancak insanların, bunları kabul etmeyişinden sorumlu değildir. Nitekim bu husus aşağıdaki ayette açıkça belirtilmektedir;

-“ Allah”a itaat edin, Peygambere de itaat edin. Karşı gelmekten sakının. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki elçimize düşen sadece tebliğ etmektir”.

-“Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, bilsinler ki biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir.

* * *

İslam’ın ilk emri “Oku, düşün”dür. Bu anlayışla İslam; Okuyan ve düşünen insanlara hitap etmektedir.

-“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri bundan öğüt alır” (Zümer Süresi, 9)

Burada ifade edilen; “insanoğlunun, yaradılışının sırrını, hikmetini bilmesidir. Yaradılışın sırrını bilmek için o yaradılışın ve yaratılmışların kanunlarını bilmek, ilim sahibi olmak, “müspet” denen ilimleri öğrenmek gerekir. Bilen kişi her şeyden evvel Allah’ı bileceğinden, Allah’tan en çok korkan, en doğru yolda olan da o kimse, yani Alim, bilgi sahibi olandır

-“Kullarından yalnız âlimler Allah’tan korkar. Allah şüphesiz aziz’dir, gafur’dur” (Fatır Süresi, 28).

* * *

Allah, insana akıl verdiği için ona sorumluluk yüklemiştir. Bu nedenle denilmektedir;

“ Allah”a itaat edin, Peygambere de itaat edin. Karşı gelmekten sakının. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki elçimize düşen sadece tebliğ etmektir”.

* * *

Eğer, birisini bir olaydan, fiilden dolayı sorumlu tutacaksanız, orada şu anlayış vardır;

-Düşünceleriniz ve uygulamalarınız da özgürsünüz.

-“Nasılsa, her canlı ölümü tadacaktır. “ (geri döndürülecek ve hesaba çekileceksiniz.)

Ve özetlenmektedir;

-“Bu anlatılanlarda akıl sahipleri (düşünenler) için ibretler vardır.

* * *

Günümüzde yol üzerlerine, trafiğin emniyetli işleyebilmesi için ışıklı uyarı ve yön levhaları konulmuştur.

Dileyen ışık (kural) ihlali yapabilmektedir. Yapanlar anında kameralar tarafından tespit edilmekte ve daha sonra kesilen ceza makbuzları adreslerine gönderilmektedir.

Allah’ta bu manada uyarmaktadır; “Yaptıklarınız kaydedilmektedir. Hesap günü herkesin işledikleri, hatta düşündükleri (faturaları) önlerine konulacaktır.”

* * *

Ve son olarak İslam’da Cihad anlayışı; (*)

-“Cihad” sözcüğü; “karşılıklı olarak gayretleşme” anlamına gelir. Diğer bir ifadeyle “cihad”; “karşı tarafın gücüne karşı güç kullanma, güç ile mukabele etme” demektir. (Lisan ül Arab; c:2, s:239, 240 “chd” mad. ve Tac ül Arus; c:4, s:407 “chd” mad.)

-“Cihad” sözcüğü gibi bu sözcüğün türediği “cehd” sözcüğü de “müçtehid”, “mücahede”, “içtihat” gibi türevleri ile Türkçeye geçmiş bir sözcüktür ve yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda “cehd” sözcüğünü; “gayeye ulaşmak için yük altında gösterilen gayret” olarak anlamlandırmak mümkündür.

-Kur’an’da 41 kez yer alan “cihad” sözcüğünün ifade ettiği kavram, İslâm dininin temel sabitelerinden biridir. Günümüz şartlarına göre de; Kur’an (bilgi) ile, mal ile, dil ile, beden ile yerine getirilir. Daha açık şekilde söylemek gerekirse “cihad”; “Allah tarafından kullarına verilmiş olan bedenî, malî ve zihnî kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, yani Kur’an’ı anlama, anlatma, yaşama ve tanıtıp yayma için kuvvet harcamak” demektir ve bu da bilgi, beden ve mal ile yapılır.

-“Cihad” sözcüğünün anlamında “adam öldürme, düşman yok etme, ortadan kaldırma” anlamı yoktur.

-Ölme ve öldürme (savaş), Kur’an’da, “kıtal” ve “muharebe” ifadeleriyle yer almıştır. “Cihad”ın her zaman yapılmasını isteyen Rabbimiz savaşa ise ancak şartlar oluşunca, yani fitneyi yok ermek, zulüm ve fesadı ortadan kaldırmak için izin vermiştir. İntikam, yağma, kişileri zorla İslâm’a sokma gibi amaçlarla savaş yapılamayacağı, Hacc suresinin 39. ayetinden ve diğer kıtal ve muharebe ayetlerinden açıkça anlaşılmaktadır.

-“Cihad”ın en güzeli ve en muteberi, ilim ile yapılanıdır. Çünkü dünyadaki bütün kötülüklerin sebebi cehalettir. Hakk’a ulaşmak isteyen herkesin cehaletten kurtulması, ondan uzaklaşması gerekir. Bilginin kişiler ve toplumlar üzerindeki etkisi şüphesiz tartışılmaz. Onun için Rabbimiz şöyle buyurmuştur.

-Furkan; 52: Öyleyse kâfirlere itaat etme ve onunla (Furkan ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir cihad yap!

-İslâm dinin tanıtılması, Kur’an’ın tebliğ ve tebyin esasına dayanır. “İlim ile cihad” işte bu faaliyetin adıdır. Buna “Kur’an ile cihad” da denilir. Yukarıdaki ayette Kur’an ile cihadın “Büyük cihad” olarak nitelenmesi, Allah’ın “ilim ile cihad” konusuna ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

-“Mal ile yapılan cihad” ise, Allah’ın insana ihsan etmiş bulunduğu mal ve servetin, Allah yolunda harcanmasıdır. Bilindiği gibi artık dünyada her iş para ile yapılmaktadır. Hakkın korunması ve zafere ulaşılması da yine paraya bağlıdır. Bunun için mal ile yapılan cihadın önemi de çok büyüktür. Nitekim Rabbimiz de cihad ayetlerinde hep malların cihad için harcanmasından söz etmiştir:

-Saff; 10–12: Ey inanmış olan kimseler! Size, sizi can yakıcı bir cezadan kurtaracak, kazançlı bir ticaret göstereyim mi?

Allah’a ve O’nun elçisine inanacaksınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla çaba harcayacaksınız. İşte bu, eğer bilirseniz, sizin için daha iyidir: Sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki hoş meskenlere girdirir. İşte bu, büyük kurtuluştur.

-Tövbe; 24: De ki; eğer ki babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, O’nun elçisinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyiniz. Ve Allah fasıklar kavmine doğru yolu göstermez.

-Hucurat; 15: Müminler ancak, Allah’a ve O’nun elçisine iman edenler, sonra da şüpheye düşmeyen ve malları ve canları ile Allah yolunda cihad eden kimseledir. İşte bunlar sadıkların ta kendisidir.

-Tövbe; 41: Hafif teçhizatla ve ağırlıklı olarak sefere çıkın ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

-Nisa; 95, 96: Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlara fazlalıklı kıldı. Ve Allah onların hepsine “En Güzel”i vaat etmiştir. Ve Allah mücahitlere, oturanların üzerine büyük bir ecir fazlalaştırmıştır: Kendi katından dereceler, bir mağfiret ve rahmet. Ve Allah, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.


Resim;www.habervitrini.com'dan alıntıdır.


Konu ile ilgili Kaynaklar;

-(*) “Cihad” yazısı Sn. Hakkı Yılmaz’dan alıntıdır. hakkiyilmaz@istekuran.com

-Yrd. Doç. Dr. Ali AKSU; Makale

-Mehmet Yaşar Soyalan; Makale

-Mesut Kaynak; Makale

-Aile hakkında geniş bilgi için bkz. M. Akif Aydın, “Aile”, D.İ.A., İstanbul 1989,

-Neşet Çağatay, İslam’dan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Ankara 1957,

-Mücteba Uğur, “Asr-ı Saadette Sosyal Hayat” Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Komisyon, İstanbul 1994,

-Salih Akdemir, “Tarih Boyunca ve Kur’an-ı Kerim’de Kadın”, İslâmî Araştırmalar, Ankara 1991, sayı;4

-Süleyman Ateş, “İslam’ın Kadına Getirdiği Haklar”, İslâmî Araştırmalar, Ankara 1991,

-Ebu’l-Ferec el-Isfahânî, el-Eğânî, thk. Ali Mehennâ vd., Beyrut 1995,

-Cahiliye dönemindeki başka evlilikler için bkz. İbn Hacer el-Askalânî, Fethü’l-Bârî bi Şerhi Sahihi’l-Buharî, Kahire ty,

-Ebu’l-Hasan en-Nedvî, Müslümanların Çöküşüyle Dünya Neler Kaybetti, İstanbul 1986,

-Ali Osman Ateş, “Asr-ı Saadette Dinler ve Gelenekler” Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, II, 219; Ramazan Altıntaş, Bütün Yönleriyle Cahiliye, Konya 1990,

-Afzalur Rahman, Sîret Ansiklopedisi, çev. Komisyon, İstanbul 1996,

-İslam’ın kadına getirdiği yenilikler konusunda bkz. Ateş,

-Saffet Köse, “Cahiliye Arap toplumunda Kocaların Hanımlarına Yaptıkları Bazı Haksızlıklar ve İslam’ın Getirdiği Hukûkî Düzenlemeler”, Mehir Dergisi, Konya 1999, sayı;3

-Ve isimlerini yazamadığım birçok değerli yazar...

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..