- Kategori
- Güncel
İslam laik değildir, TC Devleti laik'tir, laik kalacaktır!
"Egemenlik , kayıtsız şartsız Ulusundur"
Son günlerde "İslam Dini", "dindarlık", "dindar nesil", "laik devlet" ve "laiklik" üzerine önüne gelen ahkam kesmekte ve kavram kargaşasına neden olmaktadır. Bazı kendini bilmişler olayı o kadar ileri boyutlara götürüyorlar ki; Sosyoloji ve İlahiyat Bilim Dalları'nın konusu olan bu kavramlarda "taraf" konumuna düşüyorlar ve güvenirliliklerini yitiriyorlar.
Amacım, konuyu bilimsel persfektifden irdeleyip biraz olsun sizleri aydınlatıp, yol göstermektir , yönlendirmek değildir.
Din, insanları sonsuz mutluluğa (ongunluğa) götürmek için Allah tarafından gösterilen yol demektir. diye özetleyebiliriz.
Allah, Adem'den beri her bin yılda bir Peygamber aracılıyla insanlara bir din göndermiştir. Peygamberlere "resul" denir. Her bin yılda bir en temiz bir insanı Peygamber yaparak; "Resuller" ile dinleri güçlendirmiştir. Her "Şeriat" kendisinden önce gelen "Şeriati" kaldırmış; hükümsüz bırakmış, değiştirniştir.
"Şeriat" İslam Dininin Esasları'nı günlük yaşamda farzları ile yerine getirmekle birlikte; hukuksal, ekonomik ve siyasal düzenlemelerde de geçerli olan "Sosyal Sistem'dir."
En son gelen ve her "Şeriatı" değiştirmiş, daha doğrusu; "Şeriatlerin" hepsini kendinde toplamış olup "kıyamete" kadar hiç değişmeyecek olan "Şeriat" Hz. Muhammed Peygamber'in "Şeriatidir."
"İslam" inancına göre: Allah her şeyi yaratandır. O her şeyi bilendir. İnsanı yaratan olduğu gibi, her bin yılda, nelere gereksinim duyduğunu, dünya ve ahirette mutlu olmasının nelere bağlı olduğunu tam ve yetkin anlamıyla O bilir.
O günün Arap Yarımadası'nda , İslam Dini'nde Kuran-ı Kerim'deki ayetlere , Hz. Muhammed'in sözlerine dayanan "İslam Kanunu" veya "İslam Hukuku" "Şeriat Hukuku" olmaktadır.
"Şeriat Hukuku'nu" günlük yaşam tarzı halinde ; sosyal yaşamın tüm alanlarında ve boyutlarında "İslami Sistem" içinde yaşayan ve/veya savunan insanlara da "Şeriatçı" denir.
"İslami Sistem'de" devlet ve hükümet kuralları, dinsel niteliktedir. Bu kurallar her zaman, her yerde ve her şart altında yürürlüğü ön görülen ve kaynağını Allah'ın iradesinde bulan "Şeriat Kuralları'dır."
Kısa bir ifade ile ; kuramsal olarak , toplumsal gelişim , değişim ve gereksinimlere uygun siyasal yönetimlere olanak tanımaktadır ; bu yönetimin "İslami Sistem'in" değişmez "Şeriat Kuralları'na" uygunluğu yeterlidir.
Kuran-ı Kerim müslümanların ibadet ve ahiret yaşamlarıyla ilgilendiği kadar , dünyadaki ilişkileriyle de ilgilenmiştir. Kuran-ı Kerim'de dünyadaki her türlü sosyal , kültürel , ekonomik , sanatsal ve hukuksal ilişkileri kul'larının dini veya uhrevi ya da vicdani ilişkilerine göre daha baskın ve ayrıntılı yer almaktadır.
"İslami Sistem'de" "dünya işi", "ahiret işi", "din işi" "devlet işi" gibi ayırımlar yapılmamaktadır. İslam'da "dünya işi" "ahiret işi" ayrımı yapılmaz..
Kuran-ı Kerim'de yer alan onlarca "dünya işi" arasında aklımıza geliverenler ; miras hükümleri, evlenme ve boşanma akitleri , suç ve cezalara dair açıklamalardır. Örneğin ; adı geçen açıklamalar namaza ve hacca dair açıklamalardan daha ayrıntılıdır.
Kuran-Kerim'deki tüm ayet ve hadislerin konuları "dünya işi" olsun; "ahiret işi" olsun tüm müslümanlar için eşit uzaklıktadır.
Eğer, bilimsel anlamıyla hiç olmazsa bir kez olsun ; Kuran-ı Kerim'in Türkçe meali irdelendiğinde görülecektir ki; "islam laik değildir; İslamı uygulamak, ibadeti sağlamak için Devlet'in varlığı zorunludur ve egemenlik sahibi "Allah'tır". "Allah" egememliği Kuran-Kerim'de "mülk" olarak adlandırılmaktadır.
Yavuz Sultan Selim'in 24 Ocak 1517'de Kahire'yi fethetmesiyle Memlük Devleti'ne bağlı Abbasiler'den son Abbasi Halifesi III. Mütevekkil'den İslam Halifeliğini devir almasıyla Osmanlı İmparotorluğu 400 yıl boyunca "İslami Sistem" ile yönetilmiş, "din işi", "devlet işi"yle birlikte yürütülmüştür.
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK; "hilafeti" kaldırmış, Şubat 1928'de "Laiklik İlkesi'ni" benimseyen devlet yönetimini kabul edilmiştir . "Egemenlik , kayıtsız şartsız Ulus'undur" ifadesinde "Demokrasi" rejimi yaşam bulmuştur . Demokrasilerde, Egemenlik sahibi "Allah" değildir, Ulus'tur .
Diğer yandan; Kuran'ın "Dinde zorlama yoktur." ilkesi ile "Sen onlar üzerinde bir zorba değilsin" gibi buyruklarının İslam Dini'nin "Laik" olduğunun kanıtı değil, bir "hoşgörü" dini olduğunun göstergesidir.