Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '08

 
Kategori
Felsefe
 

İslam otomobili

İslam otomobili
 

Daha mı hızlı gider acaba? Okunmuş mu olacak? Her kornaya basışta farklı bir sure mi dinleyeceğiz? Ön koltuklar yatırıldığında, seccade mi olacak? Bu arabayı yolda geçerse bir başka araba, acaba geçilen araba mı olacak, yoksa İslamiyet mi? İnanın bu haberi okuduğum günden bu yana, bu tür sorular sorar oldum kendime… Esprili bir girişten sonra, meselenin özüne döneyim hemencecik…

Gâvur dediğimiz ve sürekli olarak bizler-onlar diye ayrıldığımız insanların, Tanrı’ya inananı da inanmayanı da Dünya’daki bilgi ve teknoloji üretimine her gün yeni bir şeyler ilave etmektedirler.

Bizler, kendi öz kimliğimizin (Türklük) üzerini örten, ithal Müslüman kimliğimizden dolayı, yüzyıllardır yanlış yaşanan ve yaşatılmaya zorlanan Müslüman kültürlerinin etkisi altında, gerçek İslamiyet yerine, bizlere dayatılan ve korku üzerine inşa edilmiş Müslümanlık kültürlerini yaşamak zorunda bırakılıyoruz.

Kimileri tarafından yaşanan ve topluma korku yoluyla da yaşatılmaya çalışılan bu Müslümanlık kültürlerinin ortada gezinenleri ne yazık ki İslamiyet’in temsilcisi olarak görülen Suudi kaynaklı baskın kültürün etkisi altında nefes almaya çalışmak zorunda kalıyorlar yüzyıllardır.

Yok kardeşim, kendinizi ve de toplumumuzu kandırmayı artık bir kenara bırakın! Yüzyıllardır dışarıdan ithal ederek, bizlere sunmaya çalıştığınız ve günümüzde de maddi ve manevi olarak uygulamaya zorladığınız Müslümanlık kültürleri bize uymaz. Sizlerin ithalatçılığını yaptığınız Müslümanlık kültürünün yerine, çocukluğumda (1980 öncesinde) yaşadığım ve gülen, nurlu yüzlü insanlar tarafından süslenmiş olan yerli Müslümanlık kültürünü tercih ederim.

Ancak her konuda dışarıya bir hayranlık duyduğunuzdan, yerli ve milli olan her şeye karşı bir alerjiniz olduğundan, elimizdeki Müslümanlık kültürünün dahi güzelliğini algılayamayıp, dışarıdan ithal etmeye çalışıyorsunuz.

Sizin Cumhuriyet’e ve O’nu kuranlara karşı taşıdığınız ön yargılarınızdan dolayı, bu coğrafyanın insanlarının, tüm Dünya insanlığına sunacağı sevgi, barış ve kardeşlik ortamını sürekli olarak ötelemek zorunda kalıyoruz.

Yerli mallarımıza güvenin arkadaşlar; bize has Müslümanlık kültürü, hayranlık duyduğunuz ve ithal etmeye çalıştığınız Suudi kaynaklı Müslümanlık kültüründen çok daha saf ve de temiz… Sizler, onların kültürünü bize getirmeye çalışma gafleti içerisinde olacağınıza, bizim kültürümüzü onlara karşı övme ve ihraç etme çabası içerisinde olun bence… Böylece daha hayırlı işler yaparak, günahlarınızı affettirebilirsiniz belki…

Bu yazıyı yazmama neden olan gazete haberini P.tesi günü okudum; İran İslam Cumhuriyetinden ne olduğunu tam olarak anlayamadığım bir zat-ı muhteremin “İslam Otomobili Projesi” önerisi yer alıyordu bu haberde. Zat-ı Muhterem, Türkiye de dahil birkaç ülkenin bu projeye destek olduğundan söz etmişti, gazete haberine göre…

Şimdi anlaşılıyor, ülkemizde, neden yıllardan bu yana kendi arabamızı yapamadığımız; başı laik ancak bedeni muhafazakâr olan ülkemizde, bilime ve bilim insanına karşı mesafeli duran bizim “Aslan Muhafazakâr Demokratlarımızın” tüm hayallerini ümmet sonucunda İslam Ülkeleriyle birlik olarak araba üretmek süslermiş… Adama gülerler yahuuu; küçücük Kore bile kendi arabasını üretiyor ve çatır çatır tüm Dünya’ya pazarlıyor… Demezler mi “bunca İslam Ülkesi bir araya geldi ve ancak bir araba üretebildi” diye?

İslam Konferansı Örgütü’ne üye olan ülkelerin çok büyük bir çoğunluğu, Dünya’yı Müslüman ve Müslüman olmayanlar diye ikiye bölüyorlar, ilginç bir biçimde… Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki geri kalmışlığın nedeninin, ne yazık ki oralarda henüz yaşanmamış olan aydınlanma olduğunu bir türlü göremiyor ve sürekli olarak bir karşı taraf yaratıyorlar kendi kendilerine…

Batıda üretilen arabalar, “hadi biz bir Hıristiyanlık arabası üretelim” diye üretilmemiştir. Genelde de o arabalar, tek bir kişinin küçücük bir atölye’de yaptığı çalışmalardan yıllar sonra marka olmayı becerebilmişler ve Dünya piyasasını kontrol eder bir duruma kavuşmuşlardır. Eminim, Çin’dekiler de “hadi bizler de, yani, inançsızlar olarak bir araba üretelim” dememişlerdir.

Kardeşim, muhafazakâr kalarak üretemezsiniz bunu unutmayın… “Ama Çin de kapalı bir toplum ancak üretiyor” şeklinde bir itirazınız olursa, “evet, kapalı bir toplum ancak nüfusu ortada ve orası ne yazık ki bizden çok daha büyük bir pazar ve bilgi oraya otomatikman pazarı idare eden güçlerce götürülüyor” derim… Hem de onların muhafazakârlığı ile bizim Muhafazakâr Demokratların anladığı muhafazakârlık da aynı anlamı taşımıyorlar… Oradaki muhafazakârlıkta akıl serbest ancak bizdekinde ise çocukluktan başlayan bir baskı altında ezerek, aklı körelten bir muhafazakârlık savunuluyor…

O nedenden, gelin artık zorlamayın, hem kendinizi hem de bu toplumu; kendi Müslümanlık kültürümüzün değerini kıymetini bilelim ve inanç dünyamızda da ithal malı kullanmak yerine, yerli mallarını tercih edelim ve kendi mallarımızın ihracı için çalışalım…

“İslam Otomobili yapacağız” diye ortada dolaşan şarlatanların da tuzağından uzak duralım ki milletimiz komik durumlara düşmesin…

Koşun aydınlığa doğru hiç korkmadan… Bakın görün orada, gerçek tekâmülü bulacaksınız… Bakın görün orada Tanrı’dan bir parça olduğunuzun farkına varacak ve ondan korkmamak gerektiğini anlayacaksınız… İşte o zaman, tüm şekilciliği kenara bırakmış olarak, Anadolu topraklarında yüzyıllar boyu yaşanan hoş görüyü içinizde hissedecek ve Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolun ne kadarda özenle seçilmiş bir rotada olduğunu göreceksiniz…

 
Toplam blog
: 128
: 898
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Kimim? Nereden gelir, nereye giderim?29 Kasım 1970 tarihinde Türkiye'nin Doğu-Batı geçiş yolunun en ..