Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

İslam ve sosyalizm

İslam ve sosyalizm
 

Birgün gerçeği görecekler.


Son zamanlarda pek çok insandan İhsan Eliaçık ismini duyuyorum. Bir kaç kez de televizyonda izleme fırsatım oldu. İzlediğim programda MÜSİAD eski başkanını baya zor bir duruma düşürdü. İnternette rastladığım bir söyleşisini de burada kısaca yazıyorum tanımayanlar için. Burada ilginç olan benim ikinci romanım Medusa-Bulutlar ağlamasın da Bedrettin hoca karakteri ile yansıttığım görüşlere çok fazla benzerlik göstermesi. Romanı okuyan okurlarım bunu fark edeceklerdir. Romandan kısa bir bölümü yazının sonuna ekliyorum.

Hakkınızda “solcu, sosyalist islamcı, marksist , komunist” vb. yakıştırmalar var, siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Ben Müslümanım. Çağımızda Allah ile yoksulun sesini ayırma projesi uygulandı. Hepimiz bu projeden geçtik. 1970’lerin başında İslam sosyalizmi tartışmaları vardı. Birden bire kesildi. İslam bir tarafa, sosyalizm bir tarafa ayrılarak sağ–sol çatışması adı altında birbirine kırdırıldı. Sağcı-solcu çatışması adı altında 5 bin kişi öldü. Sonra 12 Eylül’de birden bire bu çatışmada kesiliverdi. Bütün bunlar nedeni üzerinde düşünmeliyiz. Bunların tarihi yazılmalı.

Bir oyun var burada. Ben buna Allah’ın sesi ile yoksulun sesini ayırma projesi diyorum. Atlantik ötesinden kışkırtılan bir projedir. Artık İslam’ın sosyalizmden farkının değil kapitalizmden farkının ne olduğu ortaya konmak durumundadır. Ben bunu yapmaya çalışıyorum. Eğer çağımızda Müslümanların bir müttefiki olacaksa bu, Müslümanların olmadığı bir dünyada kapitalizme karşı durarak çağın vicdanı olmuş sol veya sosyalist dünya olabilir. Benim zihin dünyamda İslam’ın ekonomi-politik yorumlanması sosyalizme hatta anarşizme yakın durur. “La ilahe” anarşizme, “İllallah” sosyalizme yakındır. İlkinden bütün otoritelerin ve hegomonyaların reddi, ikincisinden toplumcu, dayanışmacı, ortaklaşacı tasavvur çıkar.

Son dönemde islamcı camiadan oldukça fazla eleştiri alıyorsunuz. Bu konuda bir değerlendirme yapar mısınız?

İslam’ın kapitalizme karşı olması gerektiğini söyleye söyleye sola kaydığımı iddia ediyorlar. Veya İslam’ı sadece mülk meselesine indirgeyerek ve ifrattan tefrite kaydığımı söylemekteler. Bunları topu taca atma çabaları olarak görüyorum. İslam’ın mülkiyet perspektifi yok edilmiş durumda. İyiden iyiye sağcılaşmış ve din zenginlerin eline geçmiş vaziyette. 30 yıllık İslami birikimden çık çıka “abdestli kapitalizm” çıkmamalıydı. “Şuurlu Müslümanlar” veya “Tevhidi bilinç” dediğinden çıka çıka bu çıktı. Buna gür bir isyan lazım. Benim yaptığım budur.

Türkiye’deki İslamcılığın bugün geldiği son noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüzde 99’u abdestli kapitalist oldu. Hasan-ı Basri’nin dediği gerçekleşti. “Her ümmetin bir putu vardır bu ümmetin putu da maldır” demişti. Mala, servete, paraya, dolara tapıyorlar. Ben de Hz. İsa’nın dediğini diyorum; “Hiç kimse iki efendiye birden kulluk edemez, ya Allah’a ya da Mamona (paraya) tapacaksınız!” Yaptıkları tefsir derslerini, bastıkları kitapları, çıkardıkları dergileri gözden geçirmeli, yeniden bir kuşak yetiştirmelidirler. İlk dersleri de mülkiyet konusu olmalıdır. Dine mülk kapısından yeniden girmelidirler. Gençlere Kur’an’ın isminin neden “kerim” olduğu, , Kur’an’ın ilk suresinin neden zenginlik ile tuğyan arasında ilişki kurarak başladığı, ilk kıssasının neden “Bahçe sahipleri” olduğu ve Peygamberimizin neden mülkiyetsiz öldüğü ve hiçbir mal bırakmadığı anlatılmalıdır. İlk dersler bunlar olmalıdır. Aksi halde bu bahçeden daha çok abdestli kapitalist türer.

Sizce İslam’la sosyalizm hangi konularda örtüşüyor?

Öncelikle itiraz ettikleri şey aynı. Kuran’ı okuyan birisi “dünya malına meyletmeme” konusunda şuurla dolar. Mal ve mülkiyet karşıtı bir telkin var. “İhtiyaçtan fazlasını verin” diyor Kur’an. “İhtiyaç fazlasından birazcık verin” demiyor, “İhtiyaç fazlasını verin” diyor. Vermek keyfe kalmış bir şey değildir. Zenginin fazla malına müdahale edilirse imtihanın sırrı ortadan kalkar diyorlar. O zaman zina edene de yasak olmamalı, imtihan ya? Sosyalist tecrübe üç kadim korkudan (iktisadi, siyasi, ontolojik) ilkinde kısmen başarılı oldu denilebilir. Onda da tam anlamıyla ortaklaşacı üretim ve paylaşım düzeni geliştirilemedi. Devlet kapitalizmi üretildi. İnsanoğlunun ikinci ve üçüncü korkusunda ise tümden başarısızdır. Proletorya diktatörlüğü adına Sovyet tiranlığı örneğinde görüldüğü gibi totaliter siyasi rejimler kuruldu. İktidarın tabiatına onlar da yenildiler. İnsanoğlunun ontolojik korkularına ise tümden bigane kaldılar. Dinin afyon yüzünü iyi gördüler ama vicdan yüzüyle tanışamadılar. Şimdi biz bu tecrübeleri yeniden okuyoruz. İslam’ı bir taraftan sosyalizm diğer taraftan demokrasi tecrübeleri ile yeniden harmanlıyoruz. Çağın vicdanı olacak bir din perspektifi geliştirmeye çalışıyoruz. Bu bir süreçtir, akıyor.

Sol/sosyalist kesim de sizi ilgiyle takip ediyor, bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim görüşüme göre yeryüzünde Mamona tapıcılığa iki büyük itiraz yükseldi. Biri İslam’ın çıkışı, diğeri Marksizm. Her ikisi de yenildi. Daha doğrusu geriletildi diyelim. Şimdi bu ikisinin ele ele verip bunun nedenleri üzerinde düşünmesi lazım. İnsan fıtratına ters bir çıkış mıydı? Fıtrata uygun olan doğallık, yani yaşamak için gerekli olan kadar mülkiyet iken, nasıl oluyor da mülkiyet tamahı ve yığıcılığı doğal olan gibi görülüyor? Bu şeytanî illizyonu bozmamız lazım. Mamonun sihirbazlarını Musa gibi deşifre etmemiz lazım. Bunları söylüyoruz, haliyle ilgi görüyor. Yazdıklarımızın sol kesimde dikkatle okunuyor olması bu açıdan sevindirici bir durum.

İhtiyaçtan fazlasını infak etmenin farz olduğunu söylüyorsunuz. Peki, sizce ihtiyacın ölçüsü nedir? Örneğin bir kişinin bankada birikmiş parası, birden fazla evi ya da arabası olabilir mi?

Bakara suresi 219. ayet söylüyor onu. İhtiyaç fazlası servet iktisaden hırsızlık, dinen haramdır. Bugün bir Müslümanın kişi mülkiyeti olarak en fazla bir evi ve bir bineği olabilir. Bundan fazlasını ya bir işe yatırmalı ya da infak etmelidir. İşe yatırdığında da emek-sermaye ortaklığı olmak zorundadır. Ürettiklerini emek ile yarı yarıya bölüşmelidir. Emeğin hakkını kendine geçirerek işçiler yoksullaşırken kendisi onlar üzerinden zenginleşemez. Kur’an “kenz” (biriktirme) diye iş ve istihdam dışı kalan ve infak edilmeyen duran sermayeye diyor, bu ateştir, kesinlikle haramdır. İş ve istihdam açarak hareketli sermayeye dönüştürürse dediğim gibi orada da ortaklaşacılık kurallarına göre işletmesi gerekiyor. Böyle olunca paradan faiz, topraktan rant ve binadan kira olmaz. Ancak üretimden pay, ticaretten kâr ve hizmetten maaş olabilir.

Sizce bugün Müslümanların öncelikli gündemi ne olmalı?

Allah’a mı Mamon’a mı tapacağız, önce buna kesin bir karar vermeliyiz. İtikatta Allah amelde Mamon olmaz.

Söyleşi burada bitiyor. Şimdi yukarıda bahsettiğim kitabımdan alıntıyı aktarıyorum.

Ömer;

Bedrettin hocam cennetle komünizmi eşleştirmek biraz abartma olmuyor mu?

Bedrettin, -

Belki, ancak beni bu düşünceye iten her iki kavramında çıkış noktasının aynı olması.Her iki kavramın özünde İnsanın çalışma zorunluluğu yok ve gereksinimi neyse istediği kadar alıp tüketebilir, ayrıca insanlar arasında ayrım söz konusu olamaz. Hedef insanların mutluluğu. Şimdilerde cennet kavramı yoksul insanları bir uyutma aracı olarak kullanılsa da kutsal kitapların amacının bu olmadığı açık ve net. Ayrıca hakça paylaşım ve insanların kardeşliğini sağlayacağı öngörülen sosyalizm ve nihai aşaması olan komünizm Karl Marks ve Engels tarafından teorik olarak ortaya 19 yy.da ortaya kondu. Bu teorinin ana ilkesi neydi?” Herkesten yeteneğine göre alınan, herkese gereksinimine göre verilen” bir dünya olarak açıklanması. Herkesin bir başka işe meydan vermeyen bir faaliyet alanının içine hapsolmadığı, herkesin hoşuna giden faaliyet dalında kendini geliştirebildiği komünist toplumda, toplum genel üretimi düzenler, bu da benim için, bugün bu işi, yarın başka bir işi yapmak, canımın istediğince, hiçbir zaman avcı, balıkçı ya da eleştirici olmak durumunda kalmadan sabahleyin avlanmak, öğleden sonra balık tutmak, akşam tiyatro veya sinema ile uğraşmak.Yani canının istediğince ve özgürce yaşamak.Bu ilkeyi amaç edinen ve benzerlikler gösteren uygulama KARMATİ devleti tarafından yüzyıllar önce 9.yy.da uygulanmıştır ve bu devlet bir İslam devleti idi.Tarihçiler Karmatiler’i “İslam’ın Bolşevikleri” diye bahsetmektedir. Şimdi bu durumda sosyalizm ve sosyalizmin nihai aşaması olan komünizmin İslam’ın öngördüğü ekonomik uygulamaları ile çeliştiğini söyleyebilir miyiz.?

Bu konuşma uzayıp gidiyor. Her şeyden önce belirteyim ki ben Ateistim. Ancak çıkar gözetmeksizin ve ticari meta olarak kullanılmayan bir inanışa da sonsuz saygım vardır. MB içersinde bile İslam dininden bahsedip ticari mal gibi kullananların ve yapılan çarpıtmaların haddi hesabı yok. Umarım halkımız bu din tüccarların (siyasette ve sosyal alanda) gerçek yüzünü bir gün görürde kendisini kimlerin savunduğunu görür.

Bu satırları kaleme aldığımda tarih 6.Mayıs 2010. 1972 6 mayısında yaşanılan utanç gecesinin yıldönümü. Deniz, Yusuf ve Hüseyin sizler unutulmadınız ve unutturmayacağız.

Saygılarımla. Ali İhsan Uğuz

 
Toplam blog
: 72
: 2174
Kayıt tarihi
: 11.04.08
 
 

3 Ocak 1958 doğumluyum. S.Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Edebiyat ve sinema ilgim ..