Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

İslama göre, tarih, atalar-ecdat, saltanat, halifelik

İslama göre, tarih, atalar-ecdat, saltanat, halifelik
 

Halife Abdülmecid kızının düğününde


1.) Kur’an’da geçmişle ilgili anlatılanlar büyük bir yer tutar. Kitap olarak tanımlanmış tüm yaratılmış düzen kadar, geçmiş toplulukların yaşadıkları da öğrenilsin istenir: 

“Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı?” (Mü’min, 82)

Yani? Yani, tarih geçmişten öğrenmek için gereklidir. Övünmek veya zamanı tersine çevirmeye çalışmak için değil!

Geçmişi geri getiremeyiz, ama örneğin, Osmanlı’yı yok eden hatalarından ders çıkarıp Türkiye Cumhuriyetinde aynı hataları yapmamayı öğrenebiliriz.

2.) Kur’an, padişah, şeyh, halife adı ne olursa olsun, kula kulluğu, iradeyi, aklı bırakıp davar sürüsü gibi birinin peşine takılıp gitmeyi reddeder.

“Ey iman edenler! (…) ‘Bizi davar gibi güt!’ diye konuşmayın” (Bakara, 104)

3.) Kur'an, atalar kültüne karşı çıkar. Toplum ve kültür durağan değil, dinamiktir. Her nesil öncekinden ders çıkarıp daha doğrusunu yapmalı, daha fazlasını öğrenmelidir ki, toplumlarda ilerleme olsun.Her gelen yeni nesil öncekinin yokluğuna hayıflanmak yerine doğruyu örnek almalı, eksiği tamamlayıp, yanlışı düzeltmelidir ki, bireysel ve toplumsal ilerleme sağlanabilsin.

Kur'an da her nesil tarafından yeni bilgiler ışığında tekrar tekrar okunmalı, anlaşılmamış kısımların anlaşılması, hayata geçirilmesi sağlanmalıdır ki, eskimeyen kitap olsun, eskilerin kitabı değil!

Küflenmiş törelerin tekrarı ne inanca, ne topluma bir şey katar.

“Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.’ derler. ‘Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!... “(Bakara, 170)

4.) Kur’an padişahlığı, saltanatı, diktatörlüğü, tek adamlığı değil, seçimle ve danışmayla yönetimi ön görür.       

 “iş ve yönetim konusunda da onlarla şuraya git. (Al-i İmran, 179)

“İşleri/yönetimleri, aralarında bir şura/seçen ve seçilenlerin karşılıklı denetimiyle yürütmedir/ karşılıklı tartışıp görüşerek karar almadır.“(Şura, 38-39)

5.) Allah, Rahman sıfatı ile kullarına dünya nimetini ayrımsız sunandır.

Yöneticilerin de adaletli olmasını, her bir görevi de kendine yakın olana değil, o işi en iyi yapabilecek olana vermesini öngörür.

Adaletsiz, keyfi, kayırıcı yönetim İslam’a uygun değildir.

Adaletsiz yöneticiyi desteklemek de suça ortak olmaktır.

 “Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. ”(Nisa, 58-59)

Saltanatı İslam’a sokan, Peygamber evlatlarının katili Muaviye ve Yezit’tir.

Saltanatın olduğu dönemde başa geçenler arasında büyük devlet adamları da, keyif sürenler de, deliler de çıkmıştır.

Saltanatın olduğu yerde taht kavgası yüzünden oğul, torun, kardeş kimse güvende değildir.

6.) İslam’da “urun kellesini” hakkı yoktur! Canı veren ve alacak olan sadece Allah’tır! Mahkeme edilmiş, suçu kanıtlanmış katil değilse, insan öldürme hakkı yoktur. Masumları öldürmenin ise hiçbir mazereti yoktur.

Ama Osmanlı’da sadece Kanuni, iki oğlunu ve çocuk yaştaki 5 torununu boğdurmuştur.

7.) Fetihler övülüyorsa da İslam, saldırmayana saldırı hakkı da vermez!

Sadece savunma savaşına izin verir. Hz. Muhammet’in savaşları da sadece savunma savaşlarıdır.

Din götürüyorum, demokrasi götürüyorum bahanesiyle aynı Allah’ın kullarını öldürmenin, içlerine fitne sokmanın mazereti yoktur.

8.) Kur’an, “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi”, “kutsal”, “yanılmaz”, “günahsız” insan olarak peygamberleri bile kabul etmez. Buna örnek olarak da Hz.Muhammet’in yaptığı yanlışların vahiylerle nasıl düzeltildiğinin örneklerini verir (Abese,1-12; Tahrim,1; Tevbe,43; Nasr, 1-3)

Dolayısıyla halife, şeyh, efendi vs. insanların kendilerinin uydurup kendilerinin inandığı ve gerçekte İslam’ın, affedilmeyecek tek günah şirk olarak, yok etmek istediği oluşumlardır.

Allah din ve ibadet bekçiliği hakkını Peygamberine bile vermemiştir. Onlara ceza verilecekse bunu sadece Allah, cehennem olarak verecektir.

Onun için birileri çıkıp ben şeyhim, halifeyim Allah adına sizi yöneteceğim derse, inancına ibadetine karışır, Allah ile kulu arasına girmeye çalışırsa Müslümana düşen bu sapıklıkla mücadele etmektir.

 “ Biz seni onlar üzerine bekçi yapmadık. Sen onlara vekil de değilsin.”(En’am, 107)

 “ Çünkü sen bir uyarıcı/düşündürücüsün. Üzerlerine musallat bir despot değilsin. Tersine giden nankörlük eden başka Allah, böylesine en büyük azapla azap edecektir. ”(Gaşiye, ,21-26)

 “Deki: ‘Ey İnsanlar! şu bir gerçek ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği için yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil değilim.”(Yunus, 108)

Sonuçta İslam, demokratik, inançların özgürce yaşandığı, laik, yani dini kurum ve kutsal din adamları sınıfının olmadığı bir düzeni öngörür.

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..