Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '10

 
Kategori
Şiir
 

İSLAMDAN BİR KESİT ( 10 )

Hızır Paşa, bizi berdar etmeden,
Açılın kapılar Şaha gidelim,
Siyaset günleri gelip çatmadan,
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Bunda bilmeyeni bildirirler mi
Eli bağlı namaz kıldırırlar mı
Yoksa Şah diyeni öldürürler mi
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Aslımız Muhammet, kıyman cellatlar
Üstümüzde bite davacı otlar
Ölüm, Allah emir, ya eziyetler
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Her nereye baksam yolum dumandır
Pirim bana küfür etse imandır
Zincir boynum sıktı halim yamandır
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Sağlıklı mı ola dostun illeri
Karşıda görünen tozlu yolları
Şah'tan elçi gelmiş dem bülbülleri
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Güzel Şah'ım çıktı m'ola köşküne
Can dayanmaz gayretine müşkine
Seni beni Yaradan'ın aşkına
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Kapısı yok bacasından bakarım
Gözlerimden hasret yaşı dökerim
Şah'a giden bir bezirgan tutarım
Açılın kapılar Şah'a gidelim,

Pir Sultan Abdal'ım güzel Şah canım
Ağlamaktır benim demim devranım
Arşta melek yerde, çeşm-i efganım
Açılın kapılar Şah'a gidelim.



* * *



Kur-an yazılırken arş-ı Rahman'da,
Kudret kâtibinin elinde idim,
Güller açılırken kevn-ü mekânda,
Bülbül idim gonca gülünde idim,

Evvel Cebrail'in ilk kelamında,
Kırklar meclisinde, aşk meydanında,
Muhammed Ali'nin sır kelamında,
Nihan söyleşirken dilinde idim,

Kırklar arş üstünde kurdular cemi,
Muhabbet halk olup sürdüler demi.
Balçıktan yarattı Allah Ademi,
Ben ol vakit anın belinde idim,

Yunus'un deryaya daldığı zaman,
Kırk gündüz, kırk gece kaldığı zaman,
Ali Zülfikar’ı çaldığı zaman,
Hayber kalesinde kolunda idim,

Pir Sultan'ım, içtim aşkın dolusun,
Makadir bilmeze vermem yarısın.
Bir kuşa seksen bin şehrin darısın,
Tayın verilirken yanında idim.



* * *



Âlemlerin serverisin
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,

Hasan Hüseyin'in yari
Muhammed'in gözü nuru
Hem Ali'nin yadigarı
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,

Zuhur oldun İmam Zeynel
Muhammet Bakır'dan evvel
Didene yanayım gönül
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,

İmam Cafer'dir yarimiz
Musa-i Kazım şahımız
Budur şems ile mahımız
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,

Ali Musa ilim hüner
Muhammet Taki el sunar
Hüseyin'im deyip yanar
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,

Ali Taki Hasan Asker
Muhammet Mehdi ser-defter
İmam-ı Seyyid-i ekber
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im,

Pir Sultan haber ver dosttan
Bülbül ötüyor kafesten
Hem gül ağlar hem gülistan
Ah Hüseyin’im vah Hüseyin’im.



* * *



Koyun beni Hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan,
Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan,

Benim pirim gayet ulu kişidir
Yediler ulusu, kırklar esidir
On iki imamın server başıdır
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan,

Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement, işte boynum asarsa
İşte hançer, iste kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan,

Ulu mahşer günü olur divan kurulur
Suçlu, suçsuz gelir anda derilir
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan,

Pir Sultan’ım arsa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canimiz
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan,





Pir Sultan Abdal Hz’lerini, yine en güzel kendi türküleri, ortaya koyar, mandal itesi ile bizde o yüce Pir’i anlatmaya, bu şekilde başlamayı, uygun bulduk.


Pir Sultan Abdal Hz’leri 16. Yüzyılda, Sivas’ın, Yıldızeli ilçesinin, Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde dünyaya gelmiştir. Yüce Pir’in asıl adı, Haydar’dır. Her yönüyle bir Ehlibeyt ve On iki İmam aşığı olan yüce Pir’in soyu, bazı kaynaklara göre yine, Ehlibeyt ve On iki İmam’a dayandırılmaktadır.


Biraz daha farklı bir anlatıyla, O Yüce Pir’i, anlatmaya çalışalım. Asıl adı, Haydar olan Yüce Pir, çobanlık yapmaktadır. Ve o daha küçük yaşlardan itibaren, saza çok meraklıdır. Hatta sık, sık babasına kendisi için bir saz almasını, istediği birçok kaynakta, belirtilir. İyi, kötü saza alışmakta olan, Yüce Pir’i, çobanlık yaptığı yıllar, bir gün, bir mağarada uyurken, Ehlibeyt zatlarının ziyaret ettiği ve O Yüce Pir’i ta bugünlere taşıyan, eşsiz ilham ve ilmini ona, orda verdikleri rivayet edilir.


Pir Sultan Abdal Hz’leri, yaşayışı, duruşu ve kişiliği ile İslam dininin gerçek işlerliğinin devamını, İslam dinine, yine kanıyla kazandırmış olan, Hz İmam Hüseyin-i Şahşehidi Kerbela (AS)’ın izinde olduğunu, ortaya koymuştur. Bu iki yüce değerli, İslam’iyetin en büyük devrimcileridirler, demek, sanırım tamda yerinde olur. Zira onlar İslam’iyeti, miskin Arap ilkelliği çizgisinden, gerçekten olması ( bulunması ) gereken noktaya, taşıma gayretinde olmuşlardır.


Pir Sultan Abdal Hz’leride, Hünkar Hacı Bektaşı Veli’Hz’lerinin izinde, Hak’tan ve Halk’tan yana bir duruş ve yaşayış sergilemiştir. Ve yine, Pir Sultan Abdal Hz’leride, büyük bir, Alevi dervişi – derviş anıdır.


Pir Sultan Abdal Hz’lerini, tüm kaynaklar, genelde talebesi olan, Hızır Paşa ile yaşadıkları üzerinden, anlatmaya çalışırlar. Buna göre, Hızır talebesi olduğu yıllarda, O Yüce Pir’e gidip, bana dua edin de, paşa olayım demiştir. Yüce Pir’de, dua ederim, gider paşa olursunda, gelir beni asarsın dediği rivayet edilir. Ve nihayetinde, her şeye önceden vakıf Yüce Pir, Hızır’a duasını esirgememiştir.


Gün olmuş devran dönmüş ve Hızır tekrar, Hızır Paşa olup, Sivas’a atanmıştır. Zengin Hızır Paşa, Hocasını yemeğe davet etmiştir. Yüce Pir’de Hızır Paşa’nın çok kısa sürede, edindiği olağanüstü servet ve sofra karşısında, senin haram sofrandan, benim yanımdaki, şu itlerim dahi, yemez, içmez dediği, rivayet edilir. Ve burada başlayan anlaşmazlık, Hızır Paşa’nın, O yüce Pir’i, idamına kadar gitmiştir.


Hatta zindanda, Hocasını ziyaret eden, Hızır Paşa’nın, bana içinde, Şah kelimesi geçmeyen üç türkü söyleyin, sizi af eydim dediği ve Yüce Pir Sultan Hz.’lerininde, bugün bile dilimizden düşmeyen, Şah’a hitaben yazılmış, o ünlü üç türküyü, okuduğu ve idamının da, bunun üzerine kesinleştiği, rivayet edilir.


Pir Sultan Abdal Hz’lerinin, Şah’a olan sonsuz aşkı, her ne kadar, o zamanların, İran hükümdarlarına diye, yazılmış olsa da, ağır basan kanı, Yüce Pir’in bahsettiği, Şah’ın, Şah İsmail Hz’leri, Şahı Velayet Aliyel Murteza Hz’leri ve tasavufta gidip yerini bulan, gerçek Hak( Allah )’a, atfen olduğudur.


İşte görüldüğü üzere dostlar, tarih boyu, her ne kadar, Yezit ya da Hızır Paşa’lar gelip geçmiş, olursa, olsun, Hz’ İmam Hüseyin’i Şah Şehidi Kerbela (AS) ve Pir Sultan Abdal Hz’leri, tarihsel süreklilik içerisindeki, kıymetinden, zerrece kaybetmeden, bizim ölümsüz kahramanlarımız olarak, bu günlere kadar gelmeye, devam etmiş ve devamda edecektir.

Selam olsun onlara...

<ı>02/03/2009 - 17:51

 
Toplam blog
: 64
: 435
Kayıt tarihi
: 20.04.10
 
 

Sinan Adıgüzel, sanatçı yazar, 08.10.1977 tarihinde Adıyaman’da dünyaya gelmiştir. İlköğre..