Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

İsmail Gülgeç'i anmak...

İsmail Gülgeç'i anmak...
 

Ülke karikatürü bir ''huysuz ihtiyar''' ını daha kaybetti... İsmail Gülgeç, güldürdü, düşündürdü ve güldü, geçti bu dünyadan... ''Gel tezkere'' diyen ''Entellektüel Ayı'' da, yeryüzü konukluğu tezkeresini alarak, ancak ruhunu yerkürenin bir sandalyesinde unutarak, İsmail ağabey'le birlikte yeryüzünden ayrıldı... Bizlere gazete ve müze arşivlerinde ve kitaplarda, bizlerde ve toplumsal hafızamızda görsellerini bırakarak... 

Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker, Cumhuriyet Gazetesi önünde yapılan bu günkü mütevazi törende şunları söylüyordu: 

, ''Büyük dev adam, sevgili dostum, nasıl karikatür çizildiğini dosta düşmana gösterdin. Bu tavrın örnek olacaktır. Bir dönem yönetimde bulunduğun derneğimize yaptığın güzellikler, dernek tarihinde yerini alacaktır. Işıklar içinde yat. Güle güle, Gülgeç!...'' 

http://www.karikaturculerdernegi.org/karikaturculer.asp?id=5939#x 

İsmail Gülgeç'i, bu ülkenin nadiren yetiştirdiği, ilerici, yurtsever, insan sevgisiyle donanmış, dirayetli ve meziyetli bir insanını, devrimci bir aydınını, sanatının bir severi olarak tarif etmek oldukça zor... 

İnce Memed, Memo çizimleri, İnsanlar ve en son olarak da Hayvanlar çizgi bandı, dünya çizerlerinin klasikleri içinde şüphesiz ki yerini alacak... 

Ahmet Ümit’in “Başkomser Nevzat/Çiçekçinin Ölümü isimli kitabını çizgi-roman olarak resimlerken karşılaştığı sansürsel olaylar da, toplumsal hafızamızın unutulmazları arasında yer alacak... 

Milliyet yazarı, yakın arkadaşı Mehmet Tezkan, onun için şunları söylüyor: 

''Şahane adamı kaybettik...
Adı; İsmail Gülgeç’ti... Karikatüristlerin şahıydı...
Star’dan Mustafa Sağlamer haber verdi, içimden bir şeyler koptu gitti... Gerçi beklemiyor değildik ama ne de olsa ölüm...
Üçümüzün çok anısı vardır, çok gezmişliğimiz vardır, yemiş içmişliğimiz vardır, avarelik ettiğimiz vardır...
Huysuzdu huysuz olmasına... Daha doğrusu bize karşı huysuzdu... Biz onu kızdırmaktan, o bize huysuzluk yapmaktan hoşlanırdı...
Solcuydu, devrimciydi, muhalifin önde gideniydi... İnatçının ağa babasıydı...
Ama şeker adamdı, iyi adamdı, klas adamdı... Kendiyle barışık adamdı, komplekssiz adamdı... Hayatı gırgıra alan adamdı... En amansız hastalıklarla başa çıkması, süreyi uzatması bundandı...
Ama ne kadar uzatırsan uzat, bu dünyaya kazık çakamıyorsun... Sıra geliyor!..
Gülgeç’in de sırası gelmiş...
Geriye ne bıraktı derseniz.. Bırakın yüzlerce karikatürü, sadece Entellektüel Ayı’sı bile yeter...
Allah rahmet eylesin... Mekânı cennet olsun...
(Acaba diyorum, öteki dünyada buluştuğumuzda ‘arkamdan ne biçim yazmışın öyle’ diyerek vozurdanır mı? Huysuzluk yapar mı?)''
 

Sanırım biraz sonra, ikindi namazının ardından, Eceabat ilçesi Kocadere köyünde toprağa verilecek. Eşi Ayça Gülgeç'in ablası Saadet teyzenin, yakınları ve dostlarının başı sağolsun. 

Bu değerli insanın, bu sağlam insanın, toprağı ışıkla dolsun. 

17.şubat.2011 / Perpa 

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..