Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '08

 
Kategori
Özel Günler
 

İsmet İnönü' yü anarken

İsmet İnönü' yü anarken
 

İsmet İnönü


KRİZ DÖNEMİ VE ARABA SALTANATI


Dr. Sadık Özen

Küresel ekonomik krizin yarattığı olumsuzluklar ve bunun ülkemize hangi boyutlarda yansıyacağı tartışmaları sürerken, birdenbire gündeme TBMM’ne ait makam arabalarının yenileceği haberi geldi. Bu habere insanın inanacağı gelmiyor doğrusu. Şu içinde bulunulan bunalımlı ortamda, bu devleti yönetenler, yeni bir huzursuzluk kaynağı yaratabilecek bir girişimi gündeme taşıyabilirler mi?

Yoksa bu, birilerinin ortalığı bulandırmak için uydurdukları bir yalan mı? Yoksa ülke gündemini karıştırmaya ve halkı daha çok huzursuz etmeye çalışan birileri mi var ülkemizde? Yanıtlanması gerçekten zor bir durum.

Ah keşke duyduklarımız yalan olsa. Keşke, yalan haberlerle halkı tedirginliğe sürükleyenlerden hesap sorulsa. Keşke makam arabaları saltanat sürmek yerine, araç gereksinimini karşılayabilmek için kullanılsa.

Keşke halkımız huzur bulsa, politikacılar üzerlerindeki korkuyu atıp halkın içinde serbestçe dolaşabilseler. Koruma görevlilerinin yüzleri bulan sayıları azalsa ve bu insanlar tüketici olmaktan çıkarılarak üretime katkıları sağlansa.

Çocukluk ve gençlik yıllarım İsmet İnönü’nün devlet başkanı olduğu bir dönemde geçti. Haksız yere büyük eleştirilere uğramış bir devlet adamıdır İnönü. Sürekli olarak “Milli Şef” liği tartışıldı durdu. Ama, lüks yaşantısı ve araba saltanatı ile ilgili hiçbir eleştiriye uğradığını anımsamıyorum. Mutlaka onun da bir makam arabası vardı. Ama onlarca sayıda pahalı makam arabalarına binmekle eleştirilmedi. Çünkü sade bir insandı ve savurgan değildi.

Yöneticilerin saltanat hevesleri, çok partili döneme fiilen geçildiği 1950’lilerden sonra başladı. Bu, zaman zaman politikacılar için iyi bir seçim malzemesi oldu. Politikacılar, her seçim öncesi seçmenlere, “Araba saltanatına son vereceklerini” vaat ettiler, seçilince de hemen unutuverdiler. Sözlerinde durmadıkları için utanmadılar bile. Bu konu, her seçim öncesi ısıtılıp gündeme getiriliyor ve her defasında da sonuç aynı oluyor. Özellikle son birkaç dönemdir işin tadı iyice kaçırıldı. Makam arabalarının sayısını telaffuz etmekte zorluk çekiliyor. Çünkü söylenen rakamlara inanmak zor.

2002 seçiminden önce de Sayın Erdoğan; “Savurganlığa ve araba saltanatına son vereceğiz” vaadinde bulunmuştu. Tıpkı “Milletvekilleri dokunulmazlığını kaldıracağız” diye söz verdikleri gibi. Ama görüldüğü üzere, sonuç ortada. Ne yolsuzluklar önlendi, ne yoksulluk ve ne de savurganlık. Her şey yerli yerinde duruyor. Bu defa, yeni seçim sloganları bulundu ve seçime onlarla gidilecek.

Bir zamanlar, “Kemer sıkma” politikaları izlenmişti. Ne yazık ki, kemerlerini sıkanlar sadece vatandaşlar oldu, politikacılar ise yalnız kendilerini düşündüler. Asgari ücret, emekli, işçi ve memur aylıklarındaki artış ile vekil aylıkları kıyaslandığında bu gerçek hemen ortaya çıkar.

İnsanlarımız futbol takımı tutar gibi parti tutmaya ve oylarını ülke gerçeklerini görerek bilinçli olarak kullanmak yerine, bağnazlıkla hareket etmeye, ülke çıkarlarından çok kendilerini düşünmeye devam ettikçe, bu tür sorunlardan kurtulmamız mümkün olmayacaktır.

23. 12. 2008

 
Toplam blog
: 4
: 224
Kayıt tarihi
: 06.11.07
 
 

1934 yılında Darende'de doğdum. 1940'da Ankara'ya naklettik. Bütün öğrenim hayatım Ankara'da geçti. ..