Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '15

 
Kategori
Tarih
 

İsmet İnönü

İsmet İnönü
 

İsmet İnönü


Türk aydını İsmet İnönü’yü ne kadar tanır? Mesela, İsmet İnönü hakkında tek bir kitap okuyan Türk aydını kaç tanedir. Mesela, hiç olmazsa Şevket Süreyya Aydemir’in İkinci Adam’ını kaç Türk aydını okumuştur. Peki, İsmet İnönü hakkında iki tane kitap okuyan Türk aydını kaç tanedir? Ya üç tane okuyan ? Herhalde kendini aydın olarak görenlerin yüzde biri bile değildir.  Atatürk için de durumun çok farklı olduğunu sanmıyorum. Maalesef aydınlarımız içinde de son yüz yıllık tarihimiz hakkında Nutuk hariç başka kitap okuyanların sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. (Diğer konulardaki kitaplardan bahsetmiyorum, sadece son yüz yıllık tarihimiz hakkındaki kitaplardan bahsediyorum.)

İsmet İnönü (bundan sonra İ.İ. olarak anacağım) hayatı boyunca, her gün, cebinde taşıdığı küçük cep defterine kendi el yazısıyla küçük küçük notlar almış. Yapı Kredi yayınlarından yayınlandı. İki kalın Cilt halinde. Yeni okudum ve çok etkilendim. Ne yalan söyleyim İ.İ. hakkında, hele kişisel özellikleri, kişiliği hakkında bilgim hiç denecek kadar azdı. Kitabı okudukça İ.İ. yü sevdim, daha çok sevdim, giderek hayran oldum. Beni çok etkileyen yönlerinden bazı küçük özelliklerini aşağıda sizlerle paylaşmak istedim.

İ.İ. bir defa, çok zeki bir insan. Eğer zekayı ortama intibak kabiliyeti, sorunlar içinde kaybolmama, sorunların içinden en olumlu şekilde çıkma kabiliyeti olarak tarif edersek, İ.İ süper zeki bir insan. Karakteri dışa dönük, asla içine kapalı değil, yeniliklere, yeni ilişkilere, yeni çözümlere hep hazır. Pek çok arkadaşı, eşi dostu var, onlarla ilişkilerini hep sıcak ve iyi tutuyor. Hayatının başındaki arkadaşlıklarını, dostluklarını hayatının sonuna kadar geliştirerek devam ettiriyor. Asla geçimsiz, ters,  biri değil, tam tersi arkadaşları, dostları çok bol, giderek azalmıyor artıyor ve onlar tarafından seviliyor.

Çok ama çok sosyal biri. İş hayatının en yoğun en stresli dönemlerinde bile günün birkaç saatini sosyal faaliyetlere veya hobilerine ayırmayı biliyor. Ata binmeyi çok seviyor, kendi yarış atları var, onlarla yakinen ilgileniyor. Akşamları sürekli balolara, düğünlere, baleye, tiyatroya, operaya, klasik müzik konserlerine, spor müsabakalarına veya ev gezmelerine gidiyor veya evinde misafir kabul ediyor. Üye olduğu klüplere gidiyor, satranç, bezik, briç oynamayı çok seviyor ve devamlı oynuyor. Sporla yakından ilgili, tenis oynuyor, ata biniyor, yürüyor, denize giriyor, denize girmeyi çok seviyor. Her denize girişini, kaçıncı banyo olduğunu (denize girmeye banyo diyor), her seferinde kaç dakika kaç saniye denizde kaldığını defterine not ediyor. Günlerin kısaldığını, uzadığını, gece gündüzün eşit olduğu günleri defterine not alıyor. Çocuklarının, torunlarının, kardeşlerinin doğum evlenme vb tarihlerini defterine not alıyor. Malatya’ya her gidişinde mutlaka babasının kabrini ziyaret ediyor. Kendi ailesi yani anne babası inançları kuvvetli insanlar, evde oruç tutuluyor, namaz kılınıyor.

Seyahat etmeyi çok seviyor, başbakanken de , reisicumhurken de, sık sık yurt gezilerine çıkıyor, kasaba kasaba geziyor, gezdiği yerlerde çok ciddi tetkiklerde bulunuyor, bilimsel araştırmalar yapıyor ve bunları not alıyor, mesela gittiği bölgede yetişen buğdayın içindeki glüten oranının ne kadar olduğunu, bunun yüksek olduğunu, şu kadardan fazla olmaması gerektiğini vb not alıyor.

Müthiş bir bilimsel merakı var (intellectual cruosity). Reisicumhurken uzman profesörlerden fizik ve kimya dersleri alıyor, Çankaya Köşkünde fizik ve kimya labaratuvarları kurduruyor. Oğulları Ömer ve Erdal’la günlerce üst seviyede cebir çalışıyor.

Fransızcayı zaten iyi biliyor. İngilizce dersler aldığını, viyolonsel  dersleri aldığını bu kitaptan değil ama daha önceden biliyordum. Karısının da piyano çaldığını evvelden biliyordum. Eşi ileri yaşlarda, seksenli yaşlarda bile araba kullanıyor.

Mükemmel bir aile babası. Çocuklarıyla, eşiyle, kendi ailesiyle, torunlarıyla, dostlarıyla ilişkileri mükemmel denecek derecede iyi.

Sağlığına çok düşkün. Sürekli tahliller yaptırıyor. Şeker ve kolestrolü yüksek ama sürekli kontrol altında tutuyor. Kilosu konusunda çok hassas, sürekli tartılıyor ve kilosunu gramına kadar defterine not alıyor, eğer fanilası ile tartıldıysa fanila için 600 gram düşüyor, eğer fanilasız tartıldıysa kilonun yanına parantez içinde “halis” diye not düşüyor.

Hemen hemen ömrünün sonuna kadar sürekli kitap okuyor, kitap okumayı hiç bırakmıyor.

Son senelerinde kalbinden ciddi rahatsız. O zamanlar balon ve stent tedavisi yoktu. Trinitrin diye bir hap kullanıyor. Bu hapı babam da kullanırdı. Hapın fonksiyonu, kalp damarlarında tıkanma olduğu zaman, damar içinde küçük patlamalar meydana getirerek tıkanıklığı açmak. (Bildiğiniz gibi trinitrogliserin dinamitin formülü). Bu hap bir taraftan hayat kurtarıyor ama diğer taraftan damar içinde tahribata sebep oluyor, bunları babamdan biliyorum, kitapta yazmıyor. İ.İ son senelerinde maalesef bu hapı giderek daha sık kullanma ihtiyacı hissediyor ve 25 Aralık 1973 de 89 yaşındayken vefat ediyor.

Vefatından bir iki gün önce; “………Mevhibe Hanım yanındaydı. Elini avuçları içine almıştı. Belki görür diye yüzüne bir gülümseme takmıştı. Paşa kendine geldi. Mevhibe Hanımın yüzüne baktı. Hanımefendi elimde üç as var. Dördüncü as da gelecek ve oyun bitecek. Senelerce oynadıkları bezik oyununu hatırladığı anlaşılıyordu. Mevhibe Hanım da onu hatırladı. Ağlamaya başladı. Paşanın beklediği dördüncü as ne olabilirdi. Ancak ölümü simgeleyen maça ası.” (age s.1255)

 

Allah gani gani rahmet eylesin. 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..