Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ismi Sabri...

Ismi Sabri...
 

Bir dügünde cektirdim...


İsmi Sabri. Kuzey Irak´lı bir Kürt. Musul şehrinden 3 yıl önce Almanya´ya mülteci olarak gelmiş. 6 çocuklu bir ailenin en büyüğüymüş öyle söyledi. Henüz 32 yasında, üçü erkek birisi kız olmak üzere 5 çocuk babası… 

Daha önce Avrupa´ya gelen etrafındaki eş dost ve akrabalardan Avrupa´nın güzel olduğunu yaşanacak yer olduğunu duyunca Irak´ta yaşama fikrini değiştirmiş. İlle de Avrupa´ya gideceğim diye tutturmuş… 

Sonra yaklaşık 10 bin euro temin ederek kendisinin Avrupa´ya gitmesi için paranın tamamını insan tacirlerine vermiş. Önce Türkiye´ye gelmiş. Orada bir kaç gün kaldıktan sonra bir grup arkadaşıyla küçük bir botla Yunanistan´a geçmiş. Oradan da bir kaç gün yaşadıktan sonra tesadüfen Almanya´ya ayak basmış… 

Geldim ama diyor Sabri “Ne dil biliyorum, ne kültürlerini kime nereye gideceğimi şaşırıyordum. Yaklaşık 2 yıl deliler, sarhoşlar gibi yaşadım. Nerde yattığım nerde yiyip içtiğim belli değildi. Zaman anlamını yitirmişti. Tamamen bunalıma düşmüştüm. Aklıma nerden geldiyse bir gün bana Belediye´den sosyal yardım veren memurun yanına gittim. Bir de tercüman buldum. Tercüman aracılığıyla memura çocuklarımın Irak´ta olduğunu onları çok özlediğimi ve onların özleminden yaşamın bana zehir olduğunu bir güzel anlattıktan sonra çocuklarımın buraya yanıma getirmesi için yardım istedim. Memur da güzel güzel beni dinledi. Dinledikten sonra da ayağa kalkıp beni direk belediye başkanının yanına götürdü. Anlattığım aynı şeyleri belediye başkanına da anlatınca belediye başkanı bana bir kaç gün içerisinde çocuklarımı yanıma getirme sözü verdi… “ diyor… 

Sabri´nin çocukları verilen süre içinde gelmiş yanına. Gelmiş gelmesine ama sorunlar o zaman başlamış. Yasaması için bir kaç ay sosyal yardım bağlandıktan sonra iş ve işçi bulma kurumu (Arbeitsamt) ve belediye ille git bir iş bul çalış diye diretmişler… Kendisi aylarca gezip iş bulamayınca, bu defa belediye bünyesinde oluşturduğu taşeron firması aracılığıyla saat ücreti 1 euro´ya her işte çalıştırmış… 

Son olarak da çalıştığı taşeron firması bizim firmaya yollamış bir kaç gün bize yardım etmesi için. Ama ağzını bıçak açmıyor Sabri´nin. Belli çok öfkeli, kızgın, küskün ve son derece de sınırlı… 

Ona tekrar soruyorum. ”Avrupa´yı gördün Sabri, şimdiki aklın olsaydı yine buraya gelir miydin” deyince, Sabri patlıyor. Yarım yamalak Almancasıyla konuşuyor da konuşuyor. Konuşurken dili damağı kuruyor, elleri titriyor.. 

“Keşke ayağım kırılsaydı da buraya gelmeseydim. Ben Avrupa´yı başka bilmiştim. Bak karın tokluğuna çalışıyorum. Siz misal 20 euro alıyorsunuz ben aynı işi yaptığım halde 5 euro alıyorum.Bu adalet mi? Avrupa´da demokrasi var diyorlar. Kim demişse halt etmiş. Bir de yirmi otuz yıl böyle çalıştığımı düşün pilim biter..” diyor… 

Sabri şimdi beş çocuğuyla günde saat ücreti 1 euro´ya çalıştırılarak Almanya´da yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Hanımı ve çocukları da dil vs. konusunda uyum sağlayamadıkları için büyük sorunlar yaşamışlar. Hala da yaşıyorlar.. Kelimenin tek anlamıyla iki arada bir derede kalmış. Ne kalmak istiyor ne de geriye dönebiliyor… 

El kapılarında insan onurunun bir daha böyle ayaklar altına alınmaması ve binlerce Sabri´nin yaşam mücadelesinin böyle sürüp gitmesinin son bulması dileğiyle… Sözü büyük ozan nazım Hikmet´e bırakıyorum… 

Davet 

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan 

Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan 

Bu memleket bizim! 

Bilekler kan içinde, dişler kenetli 

ayaklar çıplak 

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak 

Bu cehennem, bu cennet bizim! 

Kapansın el kapıları bir daha açılmasın 

yok edin insanın insana kulluğunu 

Bu davet bizim! 

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür 

Ve bir orman gibi kardeşçesine 

Bu hasret bizim! 

Nazım Hikmet 

 
Toplam blog
: 9
: 218
Kayıt tarihi
: 08.05.11
 
 

1960 Kahraman Maraş Elbistan doğumluyum. Eskişehir Anadolu Üniverrsitesi Halkla İlişkiler Batı Avrup..