Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İsmimden nefret ediyorum

İsmimden nefret ediyorum
 

İsminden nefret eden başkaları var mıdır bilemem. Ama çok acayip isimleri olan kimseler olduğunu biliyorum. Telefon Rehberinden çıkardığım bazı komik isimleri yazayım da gülün biraz:

Şehriye PİLAV, Satılmış PORTAKAL, Rüştü DÜZER, Jin. Dr. Kaya BİLİR, Av. Güven KURTUL, Kadir KILLI, Ayşe DONSUZ, Selma VEREN, Dünya MALIDÜZDÜR, Öznur PALAVRACI, Muhlis DÜNYADAGÜLMEZ, Satılmış DÖNEKOĞLU, Recep DÜDÜKÇÜ, Behçet BECERİR, Güler GÜLER, Sezer YAN, Huriye DELERGEÇER, Rahime İŞER, Aziz ÇUBUĞUUZUN, Fatma DONUKARA, Yosma ALVER...

Benim ismim, soyadım böyle acayip çağrışımlar yaptıracak komiklikte değil. Mustafa MUMCU... Sülâlemde mum işi yapan da yok ama. Ne akla hizmetse almışlar bu soyadını. Zaten nefret ettiğim de soyadım değil, ismim. Aslında mübarek bir isim. Peygamber Efendimizin ismi. Temizlik, arılık ve saflık ifade ediyor.

Bizim mahalle zaten varoş mahallesi gibi bir durumda. Daha önceden beni tanıyanlar bilirler. Doğduğum büyüdüğüm bu eve geldiğimden beri işlerim de ters gitti ya. Neyse konu o değil. Dersimizin konusu sobamızın borusu da değil...

Çocukları çok severim ama hiç susmayan çocuk çığlıkları sevilecek gibi değil. İnsanda ne beyin bırakıyor ne dalak, ne ciğer. Tüm iç organlarını tahrip edecek güçte çığlıklar atarak oynuyorlar bu mahallenin çocukları. Hem de benim penceremin önünde. Mahallede dış cephesi en geniş ev bu. Haliyle, kapı önünde oturan kadınlar çocuklarını

''- Gidin aşağıda oynayın!'' diye buraya gönderiyorlar.

Bu çocukların içinde bir tanesininin adı MUSTAFA. Adaşım yani. İşte beni ismimden nefret ettiren çocuk bu. Aslında çocuk değil de bu çocuğun annesi. İsmini bilmiyorum ama karşımızda oturuyorlar... Derikli Ömer'in eşi. Derikli Ömer'in de 30 m. ileride öteki sokakta Köfteci dükkânı var.

Aslında Mustafa dünya tatlısı bir çocuk. 8-10 yaşlarında. Bazen Mardin usulü bol pantolonunu giyince ben ona,

''- Mustafa yine Aga pantolonunu giymişsin'' derim o da havalara girer.

''- Sen bizim Agamızsın'' dediğimde de utanır, kızarır. Sevimli ve uslu bir çocuk. Kimseyle kavga ettiğini, bağırdığını görmedim, duymadım.

Annesi? O da sevimli, tombiş, güler yüzlü bir kadın. Ama sesi? Allah Allah! Kadında bir ses var, imkân bulsaydı mutlaka ses sanatçısı olurdu. Çok gür ve âhenkli. Sanki, ''Mustafaaaaa...'' diye bağırırken belirli bir makama göre bağırıyor. Kadın ''Mustafaaaa'' diye bağırdıkça ben ''- Efendiiim'' diyorum. Güldüğünü duyuyorum ama ne demek istediğimi anlamıyor. Bağırmaya devam, ''Mustafaaaaaaaaa'' Bu sefer ''a''ları biraz daha uzatıyor. Benim hoşuma gittiğini zannediyor galiba. Sevaba girsin diye iyilik yapıyor bana.

Belki on defa ricada bulundum.

''- Yenge Hanım, lütfen bağırıp durmayın. Mahallenin dar sokağında eko yapıyor, zaten gür olan sesiniz gürgür oluyor.'' şeklindeki ifadelerle yalvardım. Her defasında güldü.

''Eh artık bağırmaz'' düşüncesiyle gidiyorum. Kısa bir süre sonra yine bağırıyor. Bağırdıktan sonra da talimatlar veriyor, ''Orada oynama! Burada oyna! Çok koşma! Üstünü kirletme!'' Sanki uzman başçavuş da küçük oğlunu eğitime tabi tutuyor sokakta.

Bir gün yine kapısının eşiğinde otururken yaklaştım yanına,

'' - Yenge Hanım, sizi hep kapı eşiğinde otururken, Mustafa'ya bağırırken görüyorum. Bildiğim kadarıyla 6 çocuğunuz var. Bu ev işlerini ne zaman yapıyorsunuz? Maşallah ya, eliniz çabuk galiba'' diye de gaz verdim.

''- Elim çabuktur, yapıyorum hepsini.'' dedi.

''- Ama ne olur artık Mustafa diye bağırmayın, vallahi ismimden nefret ettirdiniz beni'' diye gülümseyerek ricamı yineledim.

Ama ne gezer, Derikli Ömer kardeşimizin eşi kimseyi tınlamıyor. Aynı sıklıkta, vallahi günde en az 50-60 kere ''Mustafaaaaa!'' diye bağırıyor. Benim ''Efendiiiim'' çağrılarıma da cevap vermiyor. Gülüp geçiyor.

Ben artık dayanamıyorum, ismimi değiştirmek istiyorum. Yukarıdaki komik isimlere benzeyip de değiştirdiğime bin pişman olmayayım. Sevgiili Milliyet BLOG dostlarım, lütfen bana bir isim önerin. UĞUR, DOĞUŞ ve SAMET de olmasın. Onların anneleri de aynı hızla bağırıyorlar.

Şöyle soyadıma uygun bir isim... Önerilerinizi bekliyorum. İlyas Bayram önermesin lütfen! O işin ciddiyetini anlayamamıştır:)) Uyduruk bir isim önerir.
Bekliyorum. Bu yazıyı okuyan, ''Mustafa'' isimliler de alınmasınlar ama!

Benim problemim ''Mustafa'' ismiyle değil kendi ismimle.

Benim problemim aslında kendinden başkalarını düşünemeyecek kadar zavallı olanlarla. Evlerinin pencerelerinden sokaklara yankı yapacak şekilde bağıranlarla. Komşularını hiç düşünmeden, tüm özgürlüklerin sadece kendileri için var olduğunu düşünenlerle.

Benim problemim sokakları evlerinin bir bölümüymüş gibi kullananlarla.

Benim problemim aslında şehir yaşamına ayak uyduramamakta da, şehirde yaşamakta da ısrar edenlerle. Benim problemim aslında şehir yaşamını ilkelleştirenlerle.

Hepinize saygı ve sevgiler.
Mustafa Mumcu 11. 07. 2007 / 14:05

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..