Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '16

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

İspanya gezi notları (2)

İspanya gezi notları (2)
 

İspanya’da sürücüler bizim sürücülerden çok farklı. Trafik kurallarına çok iyi uyuyorlar. En çok dikkatimi çeken sağdaki bir yola girecek araçların birkaç kilometre önce sağ tarafta kuyruk oluşturmaları. Yani bizdeki gibi kaynak yok. Bu nedenle trafik ne kadar yoğun olursa olsun gayet güzel akıyor. Biz ise sağ taraftaki yola gireceksek, neredeyse sapak ağzında ikinci, üçüncü, hatta dördüncü sıraları yapıyoruz ve yollarına devam edecek olan araçlara ancak, bir veya iki şerit bırakıyoruz. Haliç köprüsü çıkışından Okmeydanı sapağına bir bakın, orada her zaman  bir çok aracın kümelenmiş olduğunu görürsünüz.

Trafikte dikkatimi çeken diğer bir husus da araç plakalarında şehir ismi olmaması. Plakalar dört rakam, üç harften oluşuyor. Bunun nedenini sorduğumda özerk bölgeler arasında, ayrıcalık olmaması içinmiş. Özellikle Katalanlarla, İspanyolların birbirlerinden hoşlanmadıklarını düşünürsek…

 

Belli bir yaşa gelmiş olanlar hatırlarlar, ülkemizde de iki şehrin takımı arasında maçlarda çıkan olaylar sonucunda, bazı şehirlerde rakip takım kentinin plaka numaralarını tanıyan araçlar taşlanırdı. Diğer taraftan 34 plakayla Şırnak’a gittiğinizde her halde oradaki halk başka bir gözle bakar.. Hele benim aracımın arkasında  Türk bayrağı çıkartması ile, Atatürk’ün imzasını taşıyan bir çıkartma olduğunu düşünürsek….

İkinci gün Barcelona’nın 35 km güney batısındaki popüler bir sayfiye kenti olan Sitges kasabasına uğradık. Burası Barcelona da yaşayanların yazlık yeriymiş. Film Festivali ve karnavalı ile dünyada yaygın bir ünü varmış. Oraya erken saatlerde gittiğimiz için oldukça sakindi.

 

Ünlü mimar Gaudi’nin dini eğitimini almış olduğu ve kendi eseri olan Barcelona’daki La Sagrada Familia Kilisesi’nin yapımında kendisine ilham kaynağı olan, kutsal “Siyah Meryem”ikonunun dünya üzerinde tek olarak görülebileceği deniz seviyesinden 1200 metre yükseklikteki Büyük Montserrat Manastırı’nın bulunduğu bölge de görülmeye değerdi.  Volkanik kayaların arasında gayet güzel bir manzara vardı. Burası Barcelona’nın 40 metre kuzeybatısında bulunuyor.

 

 

Hristiyanlıkta birbirine benzeyen ilginç  hikayeler var. Bu Manastırın hikayesi de ilginç. Daha önce Karadağ gezimizde anlattığım hikayeye benziyor. Karadağ’da denizin ortasında balıkçılar bir Meryem ana heykeli bulmuşlar  ve heykelin bulunduğu yeri kayalarla doldurup, denizin ortasına bir kilise yapmışlardı.

Burada da MS 52 yıllarında iki çocuk Meryem ana heykeli buluyor ve bu heykelin etrafında meleklerin dans ettiğini söylüyorlar. Bunun üzerine de burada bir Manastır yapılıyor. Manastır da 600 kişi barınıp, ayin yapabiliyorlarmış. Siyah Meryem ana heykeli de kilisenin özel bir yerinde bulunuyor.

 

Aynı gün Fransa ile İspanya arasına sıkışmış Pirene dağlarındaki dünyanın en küçük ülkesi olan Andorra’ya gittik. Andorra 7 kilometrelik bir caddeye sahip bir vadi. Etrafı dağlarla çevrili. Bu ülkede vergi yok. Türkiye’de satılan bir içkiyi burada dörtte bir fiyatına alabiliyorsunuz. Telefonlar da yarı fiyatına alınabiliyor. Andorra dış işlerinde Fransa, iç içlerinde İspanya’ya bağlı. Burada çalışanların çoğu göçmen. Bu göçmenler de Portekizlilerden oluşuyor. Fransa ve İspanya sınırına yakın olanlar alış verişlerini buradan vergisiz olarak  yapıyorlar. Şimdilerde  Fransa tarafında bir tünel açılmış ve yol oldukça kısalmış. 

Devamı bir sonraki yazıda...

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..