Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İspanyol Meyhanesinde bir kadın...

İspanyol Meyhanesinde bir kadın...
 

Geleceği olmayan kadınlarla , tanımsız ilişkiler kurulur karanlık ve kuytu köşelerde.
Tehlikesiz ve emeksiz birliktelikler yaşar geleceği olan adamlar, isimsiz kadınlarla, geceyarısından sonra, hamam böcekleri gibi…

İspanyol meyhanesinde bir kadın
Çığlık çığlığa şarkı söylüyor.
Belli yıkılmış bir kadın.
Haylı çirkin, hayli geçkin, ağlamaklı.
Zayıf, incecik elli, kalın dudaklı.
Sesi bir tokat gibi patlıyor kulaklarımızda...

Ucuz aşk pazarlarında beyaz kadın etleri sergilenir.
Sevdalar, yürekler, emekler et lifleri arasında erimiş, yok olmuş.
İlkesiz, sorumsuz, vefasız sözde sevgililer alıcı kılığında . Alıcıların küçücük kuş yürekleri kocaman sevdaların ağırlığı altında ezilmiş ve pazara düşmüş, ucuz aşklar peşinde.
Ucuz aşk pazarlarında ; beyaz kadın etleri ile birlikte satılır ucuz dostluklar . Kalleşlik ve ihanetin pis kokuları beyaz kadın etlerinin kokusunu bastırırken...
Bir ucuz aşk alana, bir ucuz dostluk bedava !

Yüzümüz al al oluyor.
İçimiz hüzün dolu, kahır dolu,
Gözlerimiz kanlı.
İspanyol meyhanesinde bir gece
Seninle başbaşayız
Üstelik sarhoşuz adamakıllı.
Daha içelim, daha içelim…

Koskoca bir ömrü , kaybedeceklerini bile bile o küçücük ana sığdıran, geleceği olmayan isimsiz kadınlar…

Kocaman sevdalarının bedelini, vurgun yemiş yürekleri ile ödeyen kadınların etleridir sergilenen…

Başını dizlerime daya gözlerin kapalı
Ağla biraz,
Bak ben de ağlıyorum.
Ocakta odunlar sönüyor
Görüyor musun?
Çığlık çığlığa bir kadın
Duyuyor musun?
Ah ölelim artık;
Bitsin bu delicesine koşu,
İspanyol meyhanesi yerin dibine batsın.
Yeter! yeter!
Öleceksek ölelim.
Hadi vur kendini şaraba
Kedere ve aşka vur.
Daha içelim, daha içelim...

Kara çarşambaların yağmursuz ve ayaz havalarında birbirini ısıtamadan bitiverir sıradan ve küçük sevişmeler karanlık izbe odalarda.
Hikayenin sonu, başından bellidir.
Vedasız ve sessiz…

Alkol duvarını geçelim artık;
Damarlarımızdan ispirto akmalı.
Hey garson!
Sustur şu çığlık sesli kadını.
Söyle masamıza gelsin, içelim.
Hey garson!
Bütün hesaplar benden bu gece sen de iç.
Kapat kapıları;
Yabancı gelmesin.
İspanyol meyhanesinde öldüğümüzü
Kimse bilmesin.
Daha içelim, daha içelim...

Zifiri karanlıktır geceler ve ayaz. İsimsiz kadınların çığlığı bütün şehri sarar.
Aynalar kırılır, sırları yere dökülür.
Ayazda kalan öcüler sağa sola kaçışırken , hayli geçkin, hayli çirkin, zayıf, incecik elli, kalın dudaklı kadınlar her keresinde daha iyi yenilerek, yeniden yola koyulur…

Kararmış tahta masamızda bir şişe şarap,
Gecelerden bir gece bezginiz.
Üstelik adamakıllı sarhoşuz.
Ellerin, ellerimde...






Şiir: Ümit Yaşar oğuzcan
Beste : Timur Selçuk

 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..