Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

İsrail Belçika'ya nasıl müdahale etmişti?

İsrail Belçika'ya nasıl müdahale etmişti?
 

NATO'nun merkez karargahı Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunuyor.


“Evrensel Yargı Yetkisi” ya da “Evrensel Yetki İlkesi” ilkesi uzmanlar tarafından uluslar arası hukukun en tartışmaları konularından biri olarak kabul edilir. Bu ilkeye göre, işlenen suçun türü itibariyle her devletin kendi sınırları dışında, başka bir ülke vatandaşının kendi vatandaşına ya da başka bir ülkenin vatandaşına karşı işlemiş olduğu suçları yargılama yetkisi vardır. Savaş suçları, Soykırım, Esir Ticareti ve Korsanlık gibi suçlar Evrensel Yetki İlkesi’nin kapsamına giren suçlardan bazıları… Bu suçlar işlendiği takdirde; suç yeri, mağdur ya da failin milliyeti ya da bunların yargılamayı yapacak devletle doğrudan bağlantısının olup olmaması önemli değildir. Devlet bu ilkeden hareketle soruşturma başlatıp yargılama yapabilir. Hukuk tarihçileri, bu ilkenin kaynağını Roma hukukuna kadar götürür.

Bu yetki uluslararası hukuk pratiğinde çok geniş bir uygulama alanı bulamasa da BM üyesi birçok ülkenin yargı sistemindeki yerini almıştır.

İsrail, bu ilkeye dayanarak 2. Dünya Savaşı sırasındaki Yahudi katliamından sorumlu olan birçok Nazi subayını yargılamış ve cezalandırmıştır.

Belçika ise bu ilkeyi en etkili ve geniş biçimde kullanan ülkeydi. 1993 yılında çıkarılan “Uluslararası İnsani Hukukun Ağır İhlallerinin Cezalandırılması Yasası” gereğince “evrensel yetki ilkesi” kullanarak birçok yargılama yaptı. Bunlardan birisi de eski İsrail Başbakanı Ariel Sharon ve General Amos Yaron’un yargılandığı dava…

Beyrut’taki Sabra ve Şatilla sığınma kamplarında 1982’de yapılan katliamdan sağ kurtulan 23 Filistinli ve Lübnanlı mağdur 18 Haziran 2001’de, katliamı yapan birliklerin komutanları Sharon ve Yaron hakkında Belçika’ya şikâyette bulunurlar. Başlatılan soruşturma neticesinde açılan dava iki yıl sürer. Bu süreçte ABD ve İsrail, Belçika’ya büyük baskı uygular. ABD, yargılamaya dayanak olan yasanın kaldırılmaması halinde NATO karargâhının Belçika’dan Polonya’ya taşınacağı tehdidini savurur. Belçika finans piyasasını ellerinde tutan Yahudi lobilerinin de baskısıyla Belçika daha fazla direnemez ve bu 2003 yılında bu yasada köklü değişiklikler yapar. Değişikliklerle, yetkinin kullanılması failin ya da mağdurun Belçikalı olmasına veya failin suçun işlendiği tarihten önce en az üç yıl Belçika’da ikamet etmiş olması şartına bağlanır. Yani Nasrettin Hoca’nın deyimiyle “leylek, kuşa döner”… Bu değişiklikler sonucunda, yasa işlevini büyük ölçüde yitirir ve Sharon hakkındaki dava düşer.

Görüldüğü gibi uluslar arası hukukun uygulanması, ilgili devletlerin uluslar arası gücünden ve diplomatik etkinliğinden bağımsız değil. Mavi Marmara saldırısı ve ardından gelişen olaylar eğer bir takım siyasi hatalar zincirinin ürünü değil de arka planında büyük hesapların döndüğü bir satranç ise her hamleyi çok hesaplı bir şekilde yapmak gerekir. Siyasetçiler ya da diplomatlar bu oyunun kurallarını zaten bilirler de vatandaşların da bu konuda şuurlu hareket etmelerinde fayda var. Lirik ve hamasi söylemlerden etkilenmeden soğukkanlı bir şekilde süreci takip etmek en doğru yol. Acele etmek hatalara yol açabilir. Zaten meşhur Amerikalı stratejist Brzezinski’nin “Büyük Satranç Tahtası” olarak sıfatlandırdığı Ortadoğu’daki böylesi bir oyunda kimsenin acelesi yoktur sanırım. Nasılsa satranç tahtası yeterince büyük…

 
Toplam blog
: 32
: 1375
Kayıt tarihi
: 19.11.08
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 2004 yılında bitirdi. 2006 – 2008 yılları arasında Ame..