Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '09

 
Kategori
Sinema
 

Issız Adam

Issız Adam
 

Issız adalara ulaşmak zordur ama olanaksız değildir.


Günümüzün modern yaşamında, ikili ilişkilerin nasıl bir çizgi takip ettiği hakkında düşündüren; eskiyle , kendimizle , yakın çevremizle karşılaştırmalar yaptıran bir Çağan Irmak çalışması: Issız Adam .

Türk toplumunun geleneksel değerleri ile , modern yaşamın sentezini yapmış bu filminde de Çağan Irmak.

Sanırım ,psikiyatride sapkınlık sınıfında olan ,günümüzde ise "fantaziler" olarak adlandırılan cinsel sapmalar ile ; özündeki insancıl duygular arasında bocalayan, kentli bir gencin yaşamından kesitler vardı filmde.

Alper karakteri, genç yaşlarda tahsil amacıyla ailesinden ayrılarak İstanbul'a gelmiş, babasının gönderdiği yüklüce parayı, lokanta açarak değerlendirmiş Tarsuslu bir gençtir. Zamanla büyük kentin ; değerlerin yitip gittiği modern yaşamın içinde ,insana özgü ne kadar iyi ,güzel duygu varsa onları "beklemeye almış" bir genç adam. Zaman zaman bu duyguların, nüksettiği de olur. Arada bir annesini arayıp ona para gönderir, yanında çalışanlara arkadaşı gibi davranır, kendisi de mutfağa girerek onlar gibi çalışır. Ama geceleri ,adeta bu insan gider ,yerine seks delisi bir adam gelir, değişik fantezileri için çirkin ilişkiler yaşar.

Ama içindeki "temiz" "doğru" olana meyli nedeni ile "Ada" ya aşık olur. Onun; dürüst , ayakları yere basan, bataklıktaki nilüfer gibi, çirkinlikler içindeki güzelliği, bir müdet bu yaşamdan uzaklaştırır onu.

Tarsus'tan gelen annesi ile Ada'nın kaynaşması, onun gelecekleri ile ilgili, bir karar vermesine neden olur.Yaşadığı sefil ilişkilerden kopamama, bu yüzden de Ada'yı mutsuz etme korkusundan dolayı ,annesi gittikten sonra ondan ayrılacağını söyler Ada'ya.

Filmi izlemeyen, izlemeyi düşünenler için filmin sonunda olanların yorumunu yapmayacağım.Ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim.İkili ilişkilerde, devam mı tamam mı kararı alırken, kendi duygularımızı doğru tanımlarsak, gelecekte ölünceye kadar pişmanlık içinde yanmaktan kendimizi koruyabiliriz diye düşünüyorum.

Kalabalıklar içinde, yitip giden değerlerimiz , duygularımız... Onlara sahip çıkabilmeyi başarabildiğimiz oranda mutluluğu yakalama şansımız da artacaktır.

Bizim kuşağın, yani 70'li yılların şarkıları, şarkıcılarından da çok güzel örnekler seslendirilmiş filmde. Ayten Alpman , Nil Burak şarkıları ayrı bir dünyadan sesleniyorlardı bize. Filmdeki Alper karakteri de, plaktan dinlediği şarkıların özgünlüğünü, verdiği etkiyi, bilgisayar veya CD de bulamadığını söylüyordu.

Sanki bir el yaşamımızı kolaylaştırıyor başka bir el de kolaylaşan yaşamlardaki anlamı , duyguyu, güzellikleri alıp götürüyor.

İnsanın; bulaşığı elde yıkayalım ama içtiğimiz dost çayları çoğalsın , cep telefonlarını koyalım bir kenara ,duygularımızı yansıttığımız o güzelim mektupları yazalım diyesi geliyor. Sihirli bir değnekle yeniden eski güzellikler canlanacakmış gibi.

Filmin sonunda ışıklar yanınca yanımızdaki, biz yaşlarda yanında eşi olan bir bey "bizim zamanımızdaki Türk filmleri daha güzeldi, onların mesajları da daha güzeldi" diye fikrini beyan etti.

Bence Issız Adam, günümüzün kalabalıklar içindeki yalnız insanlarının sorunlarını sağlam bir gözlemle aktarmış. Film; sevginin, insanlığın, doğruluğun henüz yeryüzünden yok olmadığını, ancak onların değerini bilen, farkında olanların, onları yaşamaya layık olduklarını anlatıyordu izleyenlere.

Doğru insanlarla, pişmanlık duymayacağınız birliktelikler dileklerimle...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..