Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '08

 
Kategori
Sinema
 

Issız adamı seyretmeyen birinden film yorumları...

Issız adamı seyretmeyen birinden film yorumları...
 

Issız adam film müziği görseli ...


Son haftalarda bir "Issız Adam" muhabetti aldı başını gidiyor.

Herkesin konuştuğu filmler ve kitaplardan tepkisel olarak kaçan ben, filmi seyretmediğim için konuşmaları derinlemesine anlayamıyorum.Ama tepkiler o kadar enterasan ve profil ne kadar farklı olursa olsun konu bir şekilde filme geliyor ve içinden çıkılamaz şekilde hayata derin dokundurmalar yaşanıyor...

Önce yanlış anlaşılmalardan kurtulmak isterim. Herkesin seyrettiğini seyretmem, okuduğunu okumam gibi bir tavrım yok aslında. Sadece çok fazla duyduğum konular nedense bende merak değil, tepki uyandırıyor. Konu ilgimi çekeceğine duymaya tahammülümün bile olmadığı bir nesne haline geliyor. Enterasan aslında popüler kültüre bayılırım normalde :)


Neyse çok uzatmayayım, kulaktan dolma yorumlarımı paylaşayım;

Herkes aşk acısı çekmiş. Hem de öyle böyle değil ... Hoş "Babam ve Oğlum" daki kadar ağlanmamış ama ortak karar Çağan Irmak'ın bu işi çok iyi yaptığı görüşünde...

Bu vedalaşma sahnesinde kızın sonradan koşmasını da ne kadar çok insan yaşamış meğersem hayatında. Herkesler eteklerini silkelese nice Hollywood filmlerine değme senaryolar çıkabilir...

Eskiler çok doğru demiş, keramet eskide diye. Elimizdeki ne kadar iyi olursa olsun, ulaşamadığımızın değeri daha bir yüksek. Filmle beraber eski sevgililerini ve onlarla benzer yaşadıklarını hatırlayan, anlatan, ahh ahh diyenler çoğunlukta...

Arabesk'den bu film sayesinde kurtulabiliriz. "Issız adam'ın müzikleri" film sohbetine noktayı vuruyor...

Beyoğlu pek bir gündemde. Haftasonu Atlas Pasajının önünden geçerken arkadaşım bak burası işte Issız Adam'ın çekildiği yer dedi. İstediğin kadar meşhur ol, kendi çapında tanın, neler neler yaşa, işte bir popüler kültür aracı seni "yeniden" gündeme getirebiliyor.

Benim yorumlarım mı ?
Galiba bu bayram tatilinde inadımı kırıp seyredeceğim, blog'un altına eklerim sizin için.

-

(14.12.2008)

Sonunda gidebildim...
Bu hayat o kadar boş ki, insanoğlu ne bulabilirse onunla dolduruyor hayatı.
Kimi zaman işe yarıyor kime zaman yaramıyor...
Bir de unutmamak lazım ki, kimse anasının karnından çıktığı gibi gezmiyor bu dünyada, yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar size ışık tutuyor...

Neler mi en çok etkiledi filme dair...
Alper'in annesi ile olan diyoloğu, "çok zor be anne". Çook zor hakikaten :(
Şef garsonun patronun restauranta kız arkadaşını getirmesinden dolayı kal gelmiş kızlara, "Tamam, izlediniz bitti, hadi çalışın" demesi. Gülmekten öldüm bittim :)
Ada'nın tam aileye girdim, oldu bu aşk diyehissettiği anda terkedilmesi. Bu kadar içine girmese bence bu kadar çabuk da terkedilmezdi, ama işte ancak yaşanacak şeyi geciktirmeye yarardı...
Alper'in 5 yıl sonraki karşılaşma sahnesinden sonra bir oraya bir buraya savrulan halleri. Bitirdi beni...
Ama en çok da Ada'nın bu kadar deneyimine karşın, bile bile bu adama takılabilmesi, kendini kurturamaması, hala aşka olan inancı, tutunmak istemesi etkiledi sanırım.

Güzel filmdi, izlemeye değer, sağol Çağan :)

 
Toplam blog
: 32
: 10302
Kayıt tarihi
: 21.05.07
 
 

Istanbulluyum.. Haftasonu caddeye çıkmadan haftasonunun geldiğini anlamayanlardanım. Alışverişe, gez..