Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

İşsizliğe iktidar nasıl çare bulur?

Ülkemizdeki işsizlik oranını en iyimser açıdan da yaklaşıp değerlendirseniz büyüktür. Sorun bu oranın kalıcı bir biçimde nasıl düşürülebileceğidir. Çünkü her ekonomide çeşitli dönemlerde mutlaka işsizlik oranında sıçramalar olabilir. Önemli nokta bu yüksek oranın ne kadar ve neden kalıcı olacağıdır. Ayrıca bu konu tartışılırken detay uygulamaları kuşkusuzki son derece tartışmaya açık olmakla beraber kapitalist bir ekonomide ve demokratik bir sistemde yaşadığımızı ve ilerde de bu şekilde yaşamayı hedeflediğimizi kabul etmek zorundayız. Veri durum bu iken şimdi hükümet/lerin işsizliği kanun vb çeşitli uygulamalar ile nasıl düşüreceğini çok merak ediyorum. Üstüne üstlük hükümet/lerden nasıl böyle bir beklentide bulunulabilir onu da anlamıyorum. Eğer işsizlik sorunu salt hükümetin mikro ekonomik önlemleri ile çözülebilir olarak düşünülüyor ise herkes bir kişiyi işe alsın önerisi de asla yabana atılamaz. 

Sayın okurlar işsizlik bana göre bir hükümetin güncel ekonomik sorunu değildir kapitalist ekonomilerde. Çünkü hükümet normalde minimalde tutmak zorunda olduğu kamu çalışanları dışında -ki onların maaşlarıda bizden çıkar- eleman istihdam etmez. Bir başka deyişle işveren değildir. İşveren olmayan bir gerçek ve/veya tüzel kişiliğin işsizlik sorununa doğrudan çare olmasını düşünmek / beklemek abesle iştigaldir. 

Bir iktidar ancak makroları saptar. Bu ülkenin geleceği ne olacak ? Hangi nitelikte, hangi nicelikte insanı yaşatmayı planlıyoruz. Bu insanları nerelerde yaşatıp, hangi sektörlere öncelik vermek istiyoruz. Tarım / sanayi / hizmetler sektörleri ne yönde gelişmeli. Yatırımlar yapılırken (kamu-özel) çevre, doğa, tarihi/kültürel miras nasıl korunacak? Tüm dünyada küresel ısınma ve bağlı birçok sorun yaşanırken biz ülkemizi bu sorunlardan olası ölçüde uzak tutabilmek için ne yapmalıyız. Bir iktidar (ve aslında tüm iktidar adayları) bu ve benzeri kavramları saptar. Bu kavramlar içerisinde yatırım yapmak ve/veya yapmamak, yatırımlarında emek yoğun veya teknoloji yoğun çalışmak özel sektörün karar vereceği bir konudur. Mantıken özel sektör teknoloji yoğun çalışmayı seçmek durumundadır. Teknoloji yoğun çalışmalarda insan niteliği yükselirken gereksinim duyulan nicelik azalır. 

Olaylara bu açıdan bakarsanız ülkemizdeki hangi sağ iktidarın (ki solu yok ve olmayacak da) böylesi bir öngörü ve planlama ile hareket ettiğini varsayabilirsiniz. Bizler gelişme olarak her türlü fiziksel yatırımın her ne pahasına olursa olsun yapılmasını, güçlenme olarak insan sayımızın artmasını algıladık. Bunun sonucunda ömrü sınırlı barajlar yaptık yapıyoruz ama susuzluk içindeyiz, enerji için nükleer enerji düşünmeye başladık. Konya havzası bile neredeyse kurudu. Tüm dengeleri değiştirdik değiştiriyoruz. Bu kadar yol yaptık ama bir araba içine koltuk sayısı kadar binmediğimiz için yine ölüyoruz. Bu kadar inşaat faaliyeti ile inanılmaz bir işgücü kullanılmasına rağmen işsiz sayısı bu noktada. 

O zaman bu fiziksel ilişkiler değiştirilmeden işsiz sayısını nasıl olupda düşürebileceğimizi düşünüyoruz. Her yıl iş piyasasına yüzbinler akarken ve akacak yüzbinlerin de temeli atılırken, teknolojinin baş döndürücü boyutlarda gelişip fiziksel iş gücünü minimale çektiği bir ortamda, bizde gelişme anlayışımızı tarımdan sanayiye kaydırmayı hedefliyorsak eğer nasıl çözeceğiz bu sorunu. Çünkü tüm dünyada iş arzı insan arzından daha fazla. Tüm dünya fiziksel sınırlarının sonuna gelindiğinin farkına varmaya başladı. 

Sayın okurlar bu bir matematik sorundur. Bizlere adeta ilk okullarda anlatılan bir havuz problemidir. Değişemeyecek fiziksel sınırlar içerisinde sorunu yaratan kavramı (insanı) sürekli artırırsanız nasıl olurda bu işsizilik problemini çözersiniz. 

Sayın okurlar asıl sorun işsizlik değildir. Bakın Kızılırmak deltasında kumullar kıyıdan içeri girdi. Neden ? Delta barajlar nedeni ile yeteri kadar su alamadı. Bu kez barajları yapan biz denizin ilerlemesini durdurmak için setler yapmaya başladık. Sulama ve enerji için baraj yaptık. Şimdi ikisi de yok oluyor. Suyu ve tarımı kaybedersek Allah aşkına ne yiyip ne içmeyi düşünüyoruz. Yoksa henüz dünyada benim bildiğim keşfedilmemiş bir başka formda yaşama modelini bizim bilim insanlarımız mı buldu da şu anda gizli tutuluyor? 

Nasıl olur hayatımızı sadece meşhur iş aş ikilemesi üzerine kurar ve sonucu yaratan temel sorunları göz ardı ederiz. Bilmiyorum, bilemiyorum. 

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..