İşsizlik, alıp verip ekonomiye can vermekle çözülmüyor

Ekonominin hızla büyüdüğü dönemlerde bile Türkiye’nin en önemli sorunu işsizlikti…

İşsizlik, bizim yapısal sorunumuzdur, geçici ve sıradan bir sorun değildir. Büyüsek de küçülsek de ekonomideki bu zafiyetten kurtulamıyoruz.

Neden?... Çünkü 1980 yılından beri uygulanan yanlış, kısa vadeli ve günü geçiştirmeye yönelik ekonomik politikalar, şehirlerin demografik özellikleri ve bölgesel ihtiyaçlar göz önünden bulundurulmadan, oy kapmaya yönelik olarak verilen teşviklerin dengesiz dağılımı ve hiçbir işe yaramaması, işsizlik sorununu iyice kronik hale getirmiştir.

TUİK, şehirlere göre işsizlik oranlarını açıkladı…zeten bilineni, rakamlarla onayladı. Adana, Şırnak, Hakkari, Siirt, Tunceli başta olmak kaydı ile doğudaki pek çok ilimiz , işsizlik oranının en yüksek çıktığı iller. Bu illerin diğer ortak özellikleri, 1990 dan beri köylerden, mezralardan göç alan iller olması, OHAL gereğince doğuda boşaltılan köylerin nüfusunun bu illere göçmesi ve 20 yaş altı nüfusun yoğun olmasıdır. Bu şehirlerde tarımsal üretim alanları hızla azalmış, diğer sektörlerle birlikte yıllardır sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma sağlanamamıştır.

Neden sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma sağlanamadı? Nedeni çok açık… terörle birlikte bu şehirlerde işsizlik hızla artmış. Diyarbakır en gelişmiş 6. şehir iken, en yoksul 21 il içine girmiş. Doğu ve güneydoğu illerinin hemen hemen tamamı, terör sebebiyle ekonomik kalkınmadan yeterince pay alamamış, sanayi gelişememiş, tarıma dayalı üretim yetersiz kalmış.

Türkiyenin terör haritası ile işsizlik haritası bire bir örtüşüyor…“Terör mü işsizliği üretti, işsizlik mi terörü?” diye sorsak, her ikisinin de doğru argümanlar olduğu ve birbirini tetiklediği çok aşikar. Ve kara kara düşünüyoruz “ terörün önüne nasıl geçeriz, işsizliği nasıl çözeriz?” diye.

Yani kısaca, “biz alıp verip, ekonomiye can verdikçe” çözülecek bir sorun değil bu işsizlik. Yatırım, üretim, istihdam ve terör dörtlemesine eş anlı ve uzun vadeli çözümler üretmek gerekiyor. Yıllardır yapılamayan da budur ve sonuç, şu an Türkiye’de her dört insandan biri işsizdir.

İktidarların “zaten yıllardır özellikle doğunun kalkınması için uygulamalar yapıyoruz” söylemi boşadır, demek ki bu uygulamaların hiç birisi bugüne kadar işe yaramamış.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, “Ulusal İstihdam Stratejisi Çalıştayları” adı altında bir seri toplantılar organize ediyor. Amaç; küresel ekonomik krizle birlikte Türkiye'nin yanı sıra tüm dünyanın en önemli problemi haline gelen işsizlikle mücadele etmek için kapsamlı bir stratejinin saptanması ve hayata geçirilmesi. Bu toplantıların ilki, tüm ilgili kuruluşların katılımı ile 18-20 Aralık 2009 da Antalya’da yapıldı. 19-21 Şubat 2010 tarihlerinde de iki çalıştay planlandı. İşsizliğe çözüm için şimdiye kadar yapılan en ciddi ve en yoğun katılımlı çalışma denilebilir. Tabi ki çalıştaylar sonucunda alınacak kararların ciddi ve ivedi adımlarla hayata geçirilmesi şart.

İşsizlik, son 30 yıldır Türkiye gündeminin en önemli sorunlardan birisidir, en az terör kadar, en az demokratik hak ve özgürlükler kadar.

Yineliyorum; aç karınlar ne yazık ki demokrasi ile doymuyor.