Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

İşsizlik kader değildir

İşsizlik kader değildir
 

İşsizlik, Türkiye’nin en büyük sorunu. Oysa Türkiye üç yanı denizlerle çevrili, günde dört mevsim yaşanan, akarsuları, gölleri, toprakları geniş olan bir ülke. Avrupa, Rusya, Afrika, Arabistan yarımadası, Kafkasya kolayca ulaşılabilir uzaklıklarda. Bir tarafta çöl var ot bitmez, bir tarafta kar var yaz gelmez. Türkiye tam onların ortasında uygun iklimiyle, yetişmiş insan kaynağıyla işsizlikle, sefaletle, yoksullukla boğuşuyor. Adana işsizlikte Türkiye birincisi. Hangi Adana? Bitek, bereketli toprakları olan Adana. Bir tarafı Akdeniz’e, bir tarafı Toros Dağları’na, Amanos’lara dayanan Adana. Ovasından Ceyhan ve Seyhan gibi iki coşkun nehir uzanan Adana. Uygarlık kalıntılarıyla bezenen Adana. Dağında kış, ovasında bahar yaşanan Adana. Göçerleri, konarları, göçmenleri kucaklayan Adana. Ağalarıyla, pamuğuyla, ırgatlarıyla, fabrikalarıyla, pavyonlarıyla romanlara, filmlere konu, Yaşar Kemal’lere, Orhan Kemal’lere, Yılmaz Güney’lere, Demirtaş Ceyhun’lara ilham kaynağı olmuş Adana. 

Şimdi kadınları dertli, babaları kahırlı, gençleri gergin, emeklileri yorgun bu kentin. Kentimizde huzur var deyiversin valimiz, emniyet müdürümüz. Alacağını alamayan, vereceğini veremeyen, yek ekmeğe muhtaç olanların yüz binlerce olduğu bir kentte elbet doğrudur söyledikleri. Ama bu sorun o kadar büyüktür ki valiyi de emniyet müdürünü de aşar. Bu o kadar büyük bir sorundur ki ne işsiz gencin, ne esnafın, ne çiftçinin, ne sanayicinin, ne emeklinin, ne çalışanın sorunudur tek başına. Bu sorun herkesin, her kesimin sorunudur. Kesimlerin görülmeyen, çözülmeyen sorunlarının onlarca yıl sonraki doğurgusudur. Nasıl mı diyeceksiniz? Kesimlerin son yıllarda yaşadığı süreçlere kısaca bir göz attığımızda siz de hak vereceksiniz. 

Çiftçiler: Çoğu küçük ölçekliydi işletmelerin. Aile birlikte üretiyor, birlikte yaşıyordu. Topraklar miras yoluyla bölündü. Küçülen parçalar maliyeti kurtarmaz, aileleri geçindirmez oldu. Çiftçi çocukları düştü kent yollarına. İktidarların uyguladığı politika sonucu ülkemiz çiftçisi dünyanın en pahalı mazotunu, en pahalı elektriğini, en pahalı gübresini, en pahalı tohumunu, en pahalı yemini kullanmak zorunda kaldı. Bir taraftan pancar, tütün, haşhaş ekimini sınırladılar. Dünyada rakipsiz olduğumuz çay ve fındığa bile alan sınırlaması getirdiler. Adım adım hayvancılığımızın çöküşüne seyirci kaldılar. Pamukta ve tekstilde çöküş herkesin gözü önünde gerçekleşti. Tarım Bakanlığı tohum üretmez, damızlık dağıtmaz, araştırma yapmaz oldu. Uzmanlar memur yapıldılar. İşsiz ziraat mühendisleri öğretmen olarak devlete kapaklanmak zorunda kaldılar. Kendine yeten tarım ülkesi yağı, şekeri, eti dışarıdan alır hale geldi. Küresel ısınma yağış rejimini etkiledi ama topraklar suyla bir türlü buluşturulamadı. 

Esnaflar: Bir zamanların orta sınıfıydılar, çocukların bakkal amcası, tuhafiyeci teyzesiydiler. Kentin göbeğinde dev süper marketler açıldı. Esnaftan alış-veriş kredi kartı bile olmayanlara kaldı. Çalışanda, emeklide, işsizde para yoktu. Küçük esnaf alacağını alamaz, vereceğini veremez, işini tasfiye bile edemez hale geldi. Çocuklarına bu işin sonu yok, kendinizi bari kurtarın demeye başladı. İşsizler ordusu arttı. 

Sanayiciler: Üretim sektöründen çıkıp hizmet sektörüne yöneldiler. İthal edilen mallar onların üretim maliyetinden bile ucuza satıldı. Adana başta olmak üzere kentler fabrika çöplüğü haline geldi. İş için müracaat edenler geri çevrildiler. İşçi servisleri tedavülden kalktı. 

Emekliler: Büyük hayallerle emekli oldular, gezecekler, yatacaklar, ertelediklerini yerine getireceklerdi. Ama olmadı. İşsiz çocuklarına ekmek, aç torunlarına mama temin etmek onlara kaldılar. Üniversitede okuyan, dershaneye giden, yuva kuracak çocuklarına yardımcı olabilmek için iş piyasasına çıktılar. Asgari ücretin altında emeklerini satmaya başladılar. Bu acı gerçeğin canlı tanığı Çukurova İlçesi’nin CHP’li Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan. Daha geçen hafta “Belediyemize iş için on binlerce kişi başvurdu. İş için başvuranların neredeyse yarısı emekli” diye açıkladı. Bir tarafta öğretmen açığı var diğer tarafta 200 binden fazla öğretmen yıllardır atanmayı bekliyor. Memlekette hekim eksiği var, 8 yıldır iktidarda olan hükümet yabancı doktor çalıştırmayı düşünüyor. Bu memlekette yanlış giden bir şeyler var. Yanlışlar memleketin her kesimine yapılmıştır. Yanlışları düzeltmek için ise ortak bir tavır almak, dayanışmak, mensubu olduğumuz kesimin hak ve çıkarlarını savunmak gerekiyor. Sanayicilerin, esnafların, emeklilerin, işsizlerin, çalışanların, ev kadınlarının, gençlerin çıkarları ilk defa bu denli örtüşüyor. Sanayiciler, esnaflar, emekliler, işsizler, çalışanlar, ev kadınları, gençler durumu muhakeme etmek size düşer. Ya tilkiye aldanarak yeniden aslana yem olacaksınız. Ya da işsizliği kader olmaktan çıkaracaksınız. Unutmayın, bu iş siyasete müdahalesiz olmaz. Siyasetçilere güvenmiyoruz diyorsanız, güvenilir adamları siyasete sokmak, siyasete yeniden şekil vermek de sizin işiniz. Ne demişti rahmetli İnönü. “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.” 

 
Toplam blog
: 114
: 860
Kayıt tarihi
: 29.12.06
 
 

Osmaniye Düziçi doğumluyum. Sınıf öğretmenliği, ilköğretim müfettişliği, il milli eğitim müdürlüğ..